"Şu müziğin sesini kısar mısın? Ayrıca hala nereye gittiğimizi de söylemedin..."Yaklaşık yarım saattir yoldaydık. Arden arabaya bindiğinden beri tek kelime bile etmeyerek sadece müziğin sesini açmıştı. Ara sıra çalan şarkıya eşlik edip ben yokmuşum gibi davranıyordu. Sorduğum her soru havada kalıyordu. Bir an ben de kendi varlığımı sorgulayacak kadar olmuştum.
En sonunda yeni bir şarkı başlamadan ortamdaki sessizlikten yararlanıp yeniden ona soru sormuştum ama Arden'den yine bir cevap vermek için bir girişim göremedim.
Klimadan vuran sıcaklık beni boğacak duruma geldiğinde az da olsa temiz hava alabilmek için camımı hafiften açtım. Müziğin yeniden daha yüksek bir halde çıkan sesine daha fazla dayanamayarak doğrulup müziğin sesini kıstım. Bu hamlemle Arden sonunda benimde arabada olduğumu hatırlayıp kafasını bana çevirdi. Müziğin sesini kısmamdan hoşlanmamıştı.
"Heey! Sana müziği kıs diyen oldu mu?"
Arden tekrar sesi açmaya yeltendiğinde elini tutarak ittirdim. Bu hareketimle keskin bir nefes alırken sinirli bakışlarını hızla benim üzerime çevirdi.
"Kaç kere söylemem gerekiyor? Böyle ani hareketler yaparak bana karşı gelme! En nefret ettiğim şey."
Sinirli gözlerine aldırmadan rahat bir şekilde tekrar sese uzanan elini ittirdim.
"Nefret ettiğin şeyleri yapmakta sakınca görmüyorum, artık."
Havada kalan elini direksiyona sert bir şekilde geçirdiğinde nefesimi tuttum.
"Tam da sana yakışan bir hareket! Bir insan ancak salak birisiyse beni kızdırmaktan zevk alır. Arabamı çizmen yetmedi galiba."
Gözlerimi kocaman açarak ona baktım.
"Hakaretlere mi başlıyoruz!? Ayrıca arabanı da bilerek çizmedim, sen dibime park etmiştin."
Arden tekrar bir nefes alışverişi yaparken kafasını sallayarak silkelenip tekrar yola odaklandı. Bu sessizliğini bir pes ediş olarak kabul edip koltuğuma iyice yayıldım ve daha önce sorduğum soruyu tekrar sordum.
"Nereye gidiyoruz?"
"Şehir dışına çıkıyoruz. Gittiğimizde görürsün," diyerek beni kısaca cevapladı. Cevabı doğrulamak için kelimeleri yavaşça tekrar ettim. "Şehir dışına mı?"
"Evet," dedi.
"Ben daha yakınlara bir yere gideriz diye düşünmüştüm," diye mırıldandım. Arden homurdanır gibi gülerek bana kısa bir bakış attı.
"Seni gezmeye götürmüyorum Mila. Sana sıkıntı oluyorsa bunu binmeden önce sorsaydın. Fakat kafanı o kadar çok bir noktaya takmışsın ki ne yaptığının farkında değilsin."
"Hatırlatman iyi oldu," dedim sert bir ses tonuyla. "Anlat."
Tek dirseğimi camın kenarına yerleştirerek Arden'e bakmak yerine yola diktim gözlerimi. Işıklara geldiğimizde duraksadı. Yan gözle baktığımda bakışlarını üzerimde görebiliyordum. Kısık bir sesle güldü. Daha sonra boşluktan fırsat bularak müziğin sesini açtı. Şaşırarak ona doğru döndüğümde tekrar bir hamle yapmamı engellemek için işaret parmağını havaya kaldırarak uyarıcı bir şekilde bana baktı.
"Sakın," dedi gözlerine destek veren emredici sesiyle. "Yol daha uzun ve ben şu an senin sesinden çok Michael'ı dinlemek istiyorum," dedi. Hiçbir tepki vermeden yavaşça koltuğuma geri yaslandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düş Rengi
Mystery / ThrillerHer şey, ikizlerden birinin bir bara girmesi ve bu bardan çıktıktan sonra hayatlarının değişmesiyle başlıyor. Birbirinin zıttı ikiz kardeşler...Hayatları dışardan mükemmel gibi dursa da içe girdikçe zorlaşan bir yaşamın hikayesi. Bağlantılı...