GİRİŞ

9.4K 331 31
                                    

Terk edilmiş sanayinin arka cephesinde kalan küçük bürodan taşan sesler, dışarıdakiler tarafından net bir şekilde duyuluyordu. Kapılı olan kapı iki kişinin hararetli konuşmasının seslerini hapsetmeye yetmemişti. Dışarıda herhangi bir emri bekleyen takım elbiseli adamlar, sessizce konuşmalara kulak kabartıyordu. Peki içeride ne mi oluyordu? Cevabı basit. İçerideki iki kişi, birçok kişinin hayatına dokunacak kararları alırken anlaşmalarını ve kendi çıkarlarını öne sürerek ortak bir yola girmeye çalışıyordu. Tartışmanın sonucu ise tartışmadaki baskın kişi tarafından belli olacaktı. Belli olması ise an meselesiydi.

"Seni hayata döndüren kişi benim. Bu bile bana bir ömür hizmet etmen anlamına gelir." Dedi orta yaşlarında olan adam. Tartışmanın gidişatından hoşlanmamış, kendi isteklerinin baskın çıkması için son kozlarını oynamaya başlamıştı. Hakimiyetini kaybetme niyetinde değildi.

Yüzünün sağ tarafında dudak kenarının biraz yukarısından başlayıp elmacık kemiğine kadar uzanan bir bıçak izi taşıyordu. Seyrek olan saçlarını geriye doğru yapıştırmıştı. Sakalı ve bıyığı birbirine girmiş haldeydi. Kilolu ve kısa biriydi. Bu görüntüsü ile takım elbisesinin içinde biraz sırıtıyordu.

"Beni, bensiz bu işi başaramayacağın için buraya getirttin. Bu da bana muhtaç olduğunu gösterir. Sana hizmet etmemi istiyorsan öncelikle benim istediklerimi yapacaksın."

Bu sefer konuşan, daha genç olandı. Tam olarak karşısındaki adamın zıttı özelliklere sahipti. Uzun bir boya ve atletik bir vücuda sahipti. Tam elmacık kemiğinin üzerinde, belli harfleri vurgularken oluşan küçük bir gamze taşıyordu. Kirli sakalıyla giydiği beyaz T-shirt ve siyah pantolonun içinde hiç sırıtmıyordu.

Yaşlı olan bıkkınlık ve pes ettiğini belli eden bir sesle homurdandıktan sonra ellerini masanın üzerinde birleştirdi. Vücudu öne doğru seğirilirken bakışlarını karşısındaki gencin üzerine dikti.

"Pekala, ne istiyorsun? Kızı söylüyorsan eğer, o iş tamam. İstediğini geri alacaksın." Dedi. Genç, bu cevaptan bir hayli memnun olduğunu belli edercesine gülümseyip arkasına yaslandı.

"Kızı saymıyorum bile. Öncelikle size işinize yaracak birkaç bilgi getireceğim, istediğiniz gibi. Karşılığında kızı bana vereceksiniz zaten. İşin geri kalanını yapmam için farklı bir şeyler isteyeceğim. Eğer istekler olmazsa, senin işin de olmayacak."

Yaşlı adam ani bir parlama ile sandalyesinden ayağa fırladı. İşaret parmağını karşısındaki adama doğru sallarken tükürürcesine konuştu.

"Adi piç! Bununla yetinmeyeceğini biliyordum! Neyine güvenerek benimle oynuyorsun ha!? Seni o bok çukurunda öldürmeliydim!"

"Ama öldürmedin." Dedi cevap olarak genç olan. Sesindeki alaylı ton karşı tarafı daha da rahatsız etmişti fakat o adamın kendisine muhtaç olduğunu bildiği için rahat hareketlerine devam ediyordu. Tek güvencesi buydu. Normal şartlar altındayken değil onunla karşı karşıya konuşmak, bulunduğu mekandan dahi geçmezdi.

Sinirle kalktığı gibi geri oturdu adam. Karşısındaki adamı şu an öldürmek, hatta yakarak kül haline getirmek istese de bu defa ona gerçekten muhtaçtı. Boynundaki kravatı gevşetirken düz bir ifadeyle onun yüzüne baktı.

"Pekala. Ne istiyorsan o olacak. Eğer olur da bu işi halledemezsen seni kendi ellerimle öldüreceğim."

İkinci kez memnuniyetle gülümsedi genç adam. Duruşunu dikleştirirken ciddileşti ve yüzündeki gülümsemesi de silikleşti.

"O konuda şüphen olmasın. Şimdi... Benim isteklerime geçelim..."

+++++++++++

Hayatı berbat bir çukurun içindeyken önüne gelen fırsatı değerlendirerek eski hayatına dönmeyi hedefleyen bir adam...

Bu hedef doğrultusunda giderken değişen hayatlar ve hedefe ulaşmasını zorlaştıracak olaylar.

Gerçek, her zaman peşinden acıyı da sürükler. Kimi bu acıyı bilerek kabullenip gerçek ile yüzleşir, kimiyse karşılaşacağı acıdan habersiz, gerçeğe açar kollarını...

Düş RengiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin