*** Y.b. zamanıı ! Bu bölüm nasıl ? Bence hoştu. :) Sizce yakışıyorlar mı ? Haru'nun şarkısı nasıl ? Metallica - Die Die My Darling ! Yorumlar ve votelarınızı istiyorum ! Bölüm şarkısı ile iyi okumalar ! :))
Yugin, şaşkınca bana bakıyordu. Anlaşılan burada beni beklemiyordu. İçeri girdi ve Haru kapıyı kapattı. Yugin elindekileri bıraktıktan sonra, koltuğa yayıldı.
Haru " Bak, benim Aimi'm pardon sizin tabirinizle Jade burada ! Çok iyi anlaştık, Yugin-sama ( sama = saygı ifadesi ) . "
" Ya ne büyük sürpriz oldu. Yugin, sen bir hainsin ! " dedim.
Yugin " Ekselansları lütfen açıklamama izin verin. "
" Hainliğinin neresi affedilir ? " dedim.
Haru " Ah, Jade-chan. Yugin'e kızmamalısın. "
" Nasıl kızmamalıyım ? Bana söyleyebilirdi ve bende belki bir şey ayarlardım. Şimdi vatan hainliği damgan var."
Yugin " Unuttuğunuz bir şey var. Sizin durumunuzu Haru çözebilir ve ben bunu Haru sayesinde öğrendim. Bu yüzden yaptım. Sizin iyiliğiniz için yaptığım, vatan haini değilim. "
" O kadar karmaşık duygular içindeyim ki, Yugin. Ayrıca saraydan haberleri söyle. "
" Aranıyorsunuz. General hemen bulunmanız emrini verdi. Luis insanların Dünyası'na gitti ve orada bulamayınca, Jack deliye döndü. Arama ekiplerine katıldı. Hatta Luis de katıldı. Saraya ne zaman geleceksiniz ? "
" Aslında sonsuza kadar burada kalasım var. " dedim ve Yugin tek kaşını kaldırdı.
Bu bakışı biliyordum. Haru ile birlikte mi ? diye soran bakışlara hınzırca evet bakışı çaktım. Evet, bir hizmetçiye ihtiyacım vardı ve Haru bu iş için mükemmeldi.
Yugin " Bu yerinizi asla söylemeyeceğim. Bana müsaade. İki eski düşmanlar ! " dedi ve çıkıp, gitti.
Haru " Romeo ve Juliet izlemeye devam mı Kraliçe'm, yoksa kapının önüne mi geçelim ? "
" Kapı önünde ne yapacağız ki ? " dedim.
" Beraber bir içki masası oluşturalım. İki insanın en iyi uyumu, içki masasında görülür derler. Bakalım uyumumuz nasıl ? Bu arada odanda yeni birkaç kıyafet var. Onları giyeceksin. "
" Yardım edebileceğim, bir şey var mı ? "
" Hayır, sen sadece yukarıda hazırlan. Makyaj malzemeleri var birkaç tane. Sırf sen seversin diye aldırdım. "
" Peki. Ben yukarı çıkıyorum o zaman." dedim ve yukarı çıktım.
Odamda baktığım zaman, yatağıma serilmişti. Hemen giydim ve baktım. Siyah dizlerime kadar olan bu eteğin uçları, gümüş ile eşlenmişti. Sanki çiçekler açıyordu. Üstüm ise siyah askılıydı. Askı kısımları gümüş yerleri ile parlıyordu. Siyah şallım ise, ip kısımları gümüş idi. Siyah topuklularımı giydim. Tam Haru'nun zevkine giyinmiştim. Bir adam ne kadar siyah rengine aşık olabilirdi ki ? Hemen aynayı aldım ve maşa yaptım. Anlaşılan maşa alındığına göre, Haru da benim gibi maşalı saçlarımı çok beğeniyordu. Siyah göz kalemimi kullandım ve rimelimi kullandım. Ruj olarak kırmızı vardı. Kendi kendime güldüm ve kırmızı rujumu sürdüm. Bu kırmızı rujun rengi sanki, daha farklıydı ve bir mesajı vardı. Mesajı şuydu. " Gel beni öp ! " Ne mesajdı ama. Şalımı da omuzlarıma sardıktan sonra aşağı indim. Haru'yu karşımda buldum. Siyahlar içinde çok iyiydi. Gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyanış
FantasyKleopatra: Pekala, madem gerçekten aşıksın, o zaman, ne kadar, onu söyle! Antonius: Ölçülebilen aşk zavallı bir aşktır. Kleopatra: Peki, ya ben ölçmeye kalkarsam? Antonius: O zaman kendine yeni bir dünya bulacaksın. -William Shakespeare Antonius & K...