Yorumlarınızı lütfen yazın. Amber, multimedya da. Bölüm şarkısıyla iyi okumalar !
Serumun bitmesini bekliyordum. Duyduklarım karşısında dayanamamıştım ve yığılmıştım. Delilah'ın erken doğumuna dayanamamıştım. Marcus'un adamlarının, ben kaçtıktan sonra, evi basmalarına dayanamamıştım. Benim için yaptıkları zehrin, Delilah'a gelmesine ve bunun sonucu doğumun başlamasına dayanamamıştım. Şimdi ise, Delilah ve bebeğini kurtarmaya çalışıyorlardı. Yugin, çaresizdi. İlk defa onun yıkıldığını görüyordum. Benim durumumda, ondan farklı değildi. Bende yıkılmıştım. Luis, sağlam durmamı söylüyordu. Bebeğimi düşünmemi ve güçlü durmamı söylüyordu. Serum bitti ve hemşire kolumdaki serumu çıkardı. Amber, yanımdaydı. Serum boyunca, onun hikayesini dinlemiştim. Sam'in güzel sevgilisi, Delilah'ın biricik ikiziydi. Delilah'ın kaybolmuş ikiziydi. İkizlerin hikayesi şöyleydi. Doğan ikizlerden birisi lanetliydi. Lanete göre lanetli ikiz, kan içinde ölecekti. Geriye ondan sadece bir parça kalacaktı. Eğer ikizlerden biri ölürse, lanet bozulurdu. En azından aile büyükleri böyle düşünmüştü. Delilah'ın babası da, Amber'ı öldürememiş ve dünyadaki bir aileye vermişti. Amber, güçlerini keşfettikten sonra ailesini araştırmıştı. Fakat onların yanına gitmemişti. Çünkü kızgındı. Kızgın olduğu kişiler, ailesiydi. İkizine asla kızamamıştı. Onu, gizlice takip etmişti. Benim gerçek kimliğimi her zaman bilmiş fakat saklamıştı. Şimdi burada olmasının tek sebebi, ikiziydi. Onun için gelmişti. Diğer yarısı için. Gerçek sırrını, Yugin biliyordu. Bir de Sam'e demişti. Yataktan kalktım ve saçımı düzelttim. Amber, üşümemem için şal verdi.
Amber " Hikayemi dinlediğin için, teşekkür ederim."
" Önemli değil. Ben bu lanet olayına inanmıyorum. İkinizde de lanet falan yok ! " dedim ve acı bir şekilde güldük.
Koridora geldik. Yugin'in omzuna dokundum. Gözleri yaşla dolu bir şekilde bana baktı. Ne diyebilirdim ki ? Ameliyathaneden doktor çıktı ve hepimizin yüzüne baktı. Üstü, tamamen kan içindeydi. Bu kan, Del'in kanıydı. Amber'ın anlattığı hikaye. Kanlar içinde ölen lanetli ikiz ! Kan içinde ölecek ! Geriye sadece bir parçasını bırakacak olan ikiz ! Delilah ! Hayır, o lanetli olamazdı. Kan içinde ölemezdi.
Doktor " Bebek sağlıklı bir şekilde doğdu. Fakat anneyi ne yazık ki, kaybettik. Çok fazla kan kaybetti. İlk defa, bu kadar çok kan kaybeden hasta gördüm." dedi ve aramızdan geçip, gitti.
Yaşlarım, yanağımı ıslatıyorlardı. Hayata ışıltıyla bakan Delilah, bir yıldız gibi kayıp gitmişti. Arkasından sadece minik kızını bırakmıştı. O, ölemezdi. Neden şimdi ölmüştü ? Ona daha çok ihtiyaçım vardı. Beni geçtim, neden Yugin ve kızını terk etmişti ? Zamansız bir ayrılıktı bu ! Yaşlı kadınlar olduğumuzda, ikimizde torunlarımız için kekler yapma hayalleri kurmuştuk ve şimdi gerçekleşemeyecek miydi ? Ölüm ! Karşı koyamadığım tek şeydi.
" Bu doğru değil ! Delilah, beni bırakamaz ! O, beni bırakamaz ! Asla yapamaz bunu ! Yapamaz ! " diye bağırdım.
Haru, yanıma geldi ve bana sarıldı.
" Haru, şaka bu değil mi ? Şaka ! Lütfen, Delilah'ın yaşadığını söyle. Lütfen, söyle ! Yaşadığını söyle ! Bana yaşadığını söyle ! Söyle bunu ! Ölmediğini söyle, kalbinin donmadığını söyle ! Lütfen, söyle ! " dedim omzunda hıçkırarak ağladım.
Haru " Ağlarsan, Delilah'ı daha çok üzersin." dedi ve yüzüne baktım.
O da ağlıyordu. Ona sarılmayı bıraktım ve koşarak ameliyathaneye girdim. İçerideki hemşireler beni görünce, şaşırdılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uyanış
FantasyKleopatra: Pekala, madem gerçekten aşıksın, o zaman, ne kadar, onu söyle! Antonius: Ölçülebilen aşk zavallı bir aşktır. Kleopatra: Peki, ya ben ölçmeye kalkarsam? Antonius: O zaman kendine yeni bir dünya bulacaksın. -William Shakespeare Antonius & K...