Ölüm Meleği

282 33 11
                                    

Finale son 2 bölüm :) veya 1 :) Lütfen Katy Perry - Thinking  Of You şarkısı ile okuyun :)

Dün, hayatımın en sıkıntılı zamanlarından biriydi. Luis'ten sonra, bütün günümü Haru'nun kucağında yatarak geçirmiştim. Şimdi daha iyiydim. En azından bana öyle geliyordu. Şimdi akşam üstüydü. Kızımla beraber fotoğraflara bakıyorduk. Jadia, çok zekiydi. Benim 10 yaşımdaki, kısa saçlı halime bakıyor ve bana gülümsüyordu.

" Evet, meleğim. O, senin annen." dedim.

Kızım kıkırdadı. Saçlarını öptüm. İçeriye Haru gelmişti. Oğlumuzu uyutmuştu. Yanımıza oturdu ve o da resimlere bakmaya başladı. Lise mezuniyet balomdaki, Sam ile dans fotoğrafımıza baktı.

Haru " Sam. Sana aşık, sessiz çocuk."

" Evet, öyle oldu." dedim ve sayfaları çevirdim.

Sıra, Jack ile tango yaptığımız geceden bir fotoğrafta vardı. Haru, bu fotoğrafa baktı ve gülümsedi. Gülüşü, acıydı.

" Niye güldün ? " dedim.

Haru " Jack'in kendisi için istediği Jade, Haru'nun oldu. Bu yüzden güldüm."

" Haklısın. Son zamanlarda hiç görüşemedik."

" Neden görüşemediğinizi söyleyeyim mi ? "

" Söyle. Kötü bir şey mi var ? "

"  Telefondan öğrendim. Luis'in abisinden. Jack, hastane de. Seni görmek istiyormuş. Son dileğiymiş."

" Ne hastanesi ? Neler oluyor, Haru ! "

" Jack, kanser tedavisi görüyor. Hastanede olmasının sebebi bu. Bu yüzden, seninle görüşemedi. Doktorlar ile uğraşıyormuş. Hastalık hızla yayılmış. Hiçbir şey etki etmemiş. Kısacası son zamanlarında seni yanında istiyor."

" Hayır ! Hayır ! Hemen gitmeliyiz, hemen ! " dedim ve kızımı kucağına verdim.

Jet hızıyla üstümü değiştirdim. Haru, uyuyan oğlumuzu kucağına almıştı. Kızım ise, bana bakıyordu.

Haru " Bebekleri, Yugin'e bırakacağız. Sonra hastaneye gideriz. " dedi ve bebekleri aldığımız gibi çıktık.

Arabayı hızlı sürdüğü için, bebekleri hemen bıraktık ve hastaneye geldik. Sekretere hızlıca koştum. Bana baktı.

Sekreter " Bay Collin'in beklediği misafirler sizsiniz. Oda numarası 305. Asansörden 3'e basın." dedi ve koşarak asansöre bindik. Sonunda 305 numaralı odaya gelmiştik. Kapının önünde durdum. Birazdan göreceğim manzaraya hazır olmalıydım. Kesinlikle, hazır olmalıydım. Yanıma bir doktor geldi.

" Bakar mısınız ? Siz, Bay Collin'in doktoru  musunuz ? " dedim.

Doktor " Evet, niçin sordunuz ? Hastanın neyisiniz ? "

" Yakın dostuyum. Durumu ne ? "

" Hasta son saatlerini yaşıyor, diyebilirim. Vücudu, hiçbir şeyi kabul etmiyor. Kanser hücreleri hızla yayıldı ve vücudunu sardı. Ne kötü bir durum ! "

" Neden hızla ilerlemiş olabilir ? "

" Çünkü hastanın psikolojisi darmadağın. Psikolojikmen bitik birisini, nasıl iyileştirebiliriz ki ? "

UyanışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin