11. Bölüm

57.2K 2.4K 238
                                    

Zamanın, kaderi değiştirebilme gücüne inanırdı. Hayatının ne zaman bu denli karmaşık ve çözümlenmesi zor bir labirente dönüştüğünü bilmiyordu. İçindeki sıkıntıya bir ad bulamıyordu. Yaşamda karşısına çıkan zorluklar ve kayıplar onu olduğundan farklı birine dönüştürmüştü.
Düşüncelerin ihtilâlinden kurtulduğunda, yeşil otları ezen ayak tabanları, önünde yürüyen Rutkay'ın bıraktığı izleri takip ediyordu. Gökyüzünde parlayan güneş, üstlerini çevrelemiş ağaç dallarından üzerlerine serpilmeyi başarmıştı.

"Burada olduklarını nereden biliyorsunuz?" dedi Ceylin kısık sesle.

"Aron yok olduğunda yörüngeye sıkışan çoğu ruh bu civara düştü. Bu yüzden ismi Cesetler Mağarası." dedi Selectra açıklayarak. "Ve korlantisʼin, yaşayan cesetleri senin üzerine yollamadan önce onlarla konuştuğu yer."

"Buraya düşmelerinin bir sebebi olmalı." dedi Ceylin fısıltıyla.

"Var zaten." dedi Ahen lafa girerek. Çalılıkların ardından ileriye doğru kısa bir göz gezdirdi. "Mağaranın kapısında birileri var."

Ceylin, sebebini sormak istedi ama cesaret edemedi.
Rutkay, gri gözlerini etrafta gezdirdikten sonra Ahen'in yanına geçti ve gözlerini mağara girişine doğrulttu.

"Selectra ve Tyler, Ceylin'in yanında durun. Biz kapıdakileri etkisiz hale getireceğiz. " dedi Rutkay temkinli bir edayla. "Biz işaret yapmadan sakın gelmeye kalkmayın."

Yanlarından uzaklaşan 3 bedenin arkasından çaresizlikle baktı Ceylin.
"Ya başlarına bir iş gelirse?" dedi Ceylin korkuyla. "Bizde gidelim."

"Onlar için bir hedefsin. Seni kolaylıkla alt edebilirler." dedi Tyler açık sözlülükle. "Sen varken başlarına bir iş gelmesi daha muhtemel."

Mağaranın ağzında bekleyen adamlara fark edilmeden yaklaşmaları biraz zamanlarını almıştı fakat atağa geçmeleri uzun sürmemişti. Kaya ve Rutkay adamların boş anını hesap etti ve aynı anda afallayan iki bekçinin üzerine çullandılar. Rutkayʼın parmaklarına serpilmiş ölüm tozları adamın boğazına sarıldı. Adamın kafasını bükerek boynunun kırılmasını sağladığında Ceylinʼin bedeni gerildi, toprağa mıhlanan ayakları çözüldü, yere düşmesine ramak kala Selectra, buna mani olmuştu.
Kapıdaki bekçileri etkisiz hale getirdiklerinde Ahen etrafa kısa bir göz gezdirdi ve Ceylinlerin olduğu tarafa döndü. Sol elini kaldırdı, gelmelerini işaret etti. Hepsi mağaranın kapısına toplandıklarında zor olan kısıma gelmişlerdi. Karanlığın ev sahipliği yaptığı mağaraya girmek...
Kapıya yığılmış bekçilerin üzerini arayan Kaya, bekçinin cebinde bulduğu el fenerini Rutkayʼa uzattı ve diğer bekçide olan el fenerini kendine aldı. Ceylin, tedirginlikten kabarmış kalbini rahatlatmak için derin bir nefes aldı. Mağara, sanıldığı kadar karanlık değildi. Duvarlara asılmış, meşaleleri andıran ateşler mağaranın uzun yolunu görmelerini sağlıyordu. Ceylin, birkaç metre ötede mağarayı ikiye ayıran yolda bir gölge fark etti. Parmakları Rutkayʼın koluna saplandığında Rutkayʼın çatık kaşları Ceylinʼe dönmüştü.

"Orada biri var." dedi Ceylin kısık sesle.

Rutkay, Ceylinʼin yeşil gözlerinin ulaştığı yol ayrımına baktı, bedeni gerildi. Herkes, farkındalık kazanarak kenara çekildiğinde birkaç saniye sonra bir kadın ve bir adam gözler önüne çıktı. Yutkundu. Gerginlikle kuruyan dudaklarını birbirine bastırarak boynunu yakan yüzüğü avuç içine hapsetti. Parıldayan taşı yüzünden fark edilmek istemiyordu.

MOR ÇİZGİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin