⭐JM-8.Bölüm:'Ay Derin bebeğim. Tansiyonum var benim. Ne bağırıyorsun.'⭐

19K 1K 506
                                    


Medyada:Doğa👽

*Düzenlendi*


"Derin'le yakınlaştınız yani?" dedi imayla sırıtarak. "Hayır ya. Koskoca cümleden bunu mu çıkarttın Azra?" dedim kollarımı göğsümde birleştirerek. Kafasını olumlu anlamda sallayıp güldü. Gözlerimi devirip koltuğa oturdum.

"Derin'den hoşlanıyor olabilir misin?" deyince ayağa kalkıp ellerimi birbirine vurdum. "Yok öyle bir şey. Aklının ucundan bile geçirme." dedim hafif yüksek çıkan sesimle. Kafasını sallayıp sırıttı. "Peki."

"Ya Azra. Bak bu yüz ifadesi hiç hoşuma gitmedi. Haberin olsun." diyerek merdivenlere yöneldiğim de peşimden gelmeye başladı. Güldüğünü duyabiliyordum. Gözlerimi devirdim. Azra bu sonuçta. Her an her şey olabilir di. Bokta çıkabilirdi yani.

İmayla sırıttım. "Peki sen?" kaşlarını çattı ve anlamamış gibi, "Ne ben?" dedi. Daha çok sırıttım bende. "Çağrı ve sen." derken merdivenlere oturdum. Azra ise ayakta dikilmiş bir şekilde bana bakıyordu. "Çağrı ve ben ne alaka canım?"

"Öyle öyle. Haftasonu boyunca görüştünüz demek." yanakları kızarmaya başladı. İnsanlar utanınca yanakları kızarıyordu. Benim niye kızarmıyordu ki? Bu tespitler insan olmadığımı mı gösteriyordu? Ah. Vazgeçtim, unutun şunu.

"Şirkette. Markette. Sinemada." kaşlarını çatıp, "Sen nereden biliyorsun ya?" diye sordu kafasını kaşırken. "Benim ajanlarım var." gözlerini devirdi. "Arel dimi?" Kafamı sallayıp güldüm. Bu sefer o merdivenlerden çıkmaya başladı. Gülerek ayağa kalktım ve peşinden gittim.

Bugün çarşambaydı. Pazar akşamı gelmiştik. O son sözünden sonra 'İyi geceler' diyerek kalkmıştı. İçim bir tuhaf olmuştu sanki. Öyle bir yüz ifadesi vardı ki. Annesinden ilgi görmeyen küçük bir çocuk gibi. Ondan özür dilemiştim. Ama özür dilememin gerekmediğini söylemişti.

Pazartesi çok konuşmamıştık. Salı ve bugün ise aramız baya iyiydi. Eh Allah bozmasın diyelim. Bugün ise film gecesi yapacaktık. Azra ve ben erkenden çıkmıştık işten. Derin'den izin almak Azra için çocuk oyuncağıydı. Tabi benim için ise tam bir kabus.

Alışveriş diye de tutturmuştu. Ne yalan söyleyim kollarım kopmuştu. İşin özeti Azra bize gelmişti. Derin akşama gelecekti. Petek duymamıştı allahtan. Yoksa tuttururdu illa bende geleceğim diye. Kimse onu çekmek istemezdi değil mi?

Azra bir odanın kapısını açmak için kulpuna uzandı. Dudağımı ısırarak olacakları izledim. Gülmemek için büyük uğraşlar veriyordum. Azra kapıyı açınca içeriye adımını atacakken kafasını kaldırıp içeriye baktı. Bakmasıyla çığlık atıp gözlerini kapatması bir oldu.

Çağrı'nın odası olduğunu söylememiş olabilirdim. "Ya Doğa. Sen niye söylemiyorsun bu uyuzun odası olduğunu. Hem giyinsene be sende!" diye bağırdı. Dudaklarımı birbirine bastırıp içeriye baktım. Çağrı altına siyah diz altı bir short. Üsten ise bir şey giymemişti. Gözlerimi Azra'ya çevirdim.

"Uyuz mu? Alınıyorum ama. Hem benim bir suçum yok. Kendi evimde, kendi odamda giyiniyorum. Sen niye kapıyı çat diye açıyorsun?" dedi Çağrı. "Sanki bilerek açtık. Sen de bir giyineceğini önceden haber verseydin keşke."

Gülerek ikisinin atışmalarını dinlemeye devam ettim. Aklıma gelen fikirle geriye doğru birkaç adım attım. Cebimden telefonu çıkartıp videoya girdim. Videoyu başlatıp izlemeye devam ettim.

"Hı tabi. Bayılıyorsun bana bahane arıyorsun odama girmek için. Söylemen yeter be güzelim." dedi ve sırıttı Çağrı. Azra ayaklarını yere vurarak, "Uyuz!" diye bağırdı. "Yakışıklı bir uyuz!" dedi sırıtarak.
"Hayır. Ayı bir uyuz." dayanamayıp kahkaha atınca ikisinin de bakışları bana döndü.

JELİBONLU MUHALLEBİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin