BİR TEL SAÇ

39 7 10
                                    

Jameela;
Hep beraber sofraya geçtik. Kahvaltıya başladık. Tabiki her zamanki gibi Rahul ve Raj abinin şakalarıyla ve atışmalarıyla dolu bir kahvaltı.
Rahul abi "Evet güzel ekibim hepinizi bu güzel çalışmaları sayesinde açılışımızı 1 hafta erkene alıyoruz.Yani önümüzde tam olarak 2 haftamız var. Sidhart setlerde bir sıkıntı çıkmıyor değil mi?" Dedi
Sidhart "Her şey yolunda abi."
"Güzel. Jameela senin için sete gitmek sıkıntı olmuyor değil mi?"
"Tabiki olmuyor Rahul abi bu benim görevim."
"İşte ikinizi bu yüzden çok seviyorum verilen işleri eksiksiz layıkıyla yapıyorsunuz. Peki Rohini dosya evrak belge ne alemde?"
Rohini abla "Hepsi mükemmel gidiyor patron. 1 haftaya kalmaz tüm belge işlerimiz hallolur."
"İşte sanada bu yüzden çok aşığ- iyiki bu işlerle ilgileniyorsun karıcım."
Rahul abi Ibraheem amcaya baktı. Sofrada herkes gülmeye başladı.
"Yani ekibim hepiniz mükemmelsiniz. Haftaya hepinizle tekrar böyle bir toplantı yapmalıyız. Teşekkür ediyorum ve herkes işine lütfen."
Farha abla "Kovmanında en nazik hali bu olsa gerek."
Sidhart'la sete gitmek için çıktık. Ben nasıl saç alıcam bundan. Normal sessizliģinden daha bi sessiz bugün.
"4 gün sonra benden kurtuluyorsun benden senden." Dedim.
Sidhart birden kafasını bana çevirdi.
"What the! Gidiyor musun yoksa!?"
"10 gün doluyor Yuvraj kendi işime dönücem."
"Haa evet doğru. Evet senden kurtuluyorum beni başka bir şey bu kadar mutlu edemezdi."
Demekki benden kurtulması onu bu kadar mutlu ediyor.
"Evet belki.... her neyse."
"Belki?"
"Boşver."
"Bir şeye başladın devamını getir."
"Saçında! Saçında bir şey var! Yapışmış! Dur kıpırdama zaten kıpırdarsan kaza yaparız."
"Lafı uzatacağına alsana Dojeks."
Bu oyun işe yarayabilir belki saçından bir tel alabilirim.
Sidhart'ın saçından bir tel çektim.
"Aaahhhh! Ne yapıyorsun yavaş olsana biraz!"
"Are alamadım."
"Ne hâlâ orda mı?"
"Ney!"
"Böcek!"
"Haa yok onu aldım."
"Alamadıģın şey ne?"
"Ne?"
"Dojeks demin dedin ya!"
"Ben mi are Yuvraj sen delirdin galiba ben öyle bir şey demedim."
"Asıl deliren sensin bence."
"Yola bakıcak mısın sen"
Ucuz atlattım yâr.
Beş dakika sonra setin olduğu yere geldik. Arabayı park edip indik. Her zamanki sıcak karşılamalar ve soģuk Sidhart.
"Günaydın Sid. Günaydın Jameela." Dedi Zain
Sidhart "Günaydın" diyip hızla yürümeye devam etti.
"Günaydın Zain naber nasılsın?" Dedim gülümseyerek.
"Sende olmasan kimse halimizi hatrımızı sormıyıcak Jameela bu adama nasıl katlanıyorsun."
"Ne sen sor ne ben söyliyim." Dedim gülerek.
Sidhart arkasını döndü
"Jameela! Geliyor musun artık!"
"Kolay gelsin Zain."
"Asıl sana kolay gelsin." dedi Zain gülerek.
Sidhart'ın arkasından koştum. Buna bugün ne oldu böyle. Yüzüme doğru düzgün bakmıyor bile. Sadece benden kurtulucaksın dediģimde baktı. Direk kameranın başına oturdu. Ve çekime başladık. O kadar sinirli gözüküyorki oyuncuların en ufak hatasını affetmiyor.
"HAYIR HARSHAD! Böyle deģil! Şu cümleyi daha içten söylesenize olmuyor tekrar!"
Bunun derdi ne.
"İkinizde bırakın! Biraz daha çalışın ve şunu hissederek yapın! Ben Rahul abiye ne diyicem böyle çekersek!"
Yanına gittim.
"Yuvraj abartıyorsun ikiside çok güzel oynuyorlar."
"Sadece oynuyorlar hissetmeleride lazım hem sen nerden anlayabilirsin"
"Ben izleyici gözüyle bakıyorum Yuvraj ve bu film senin için değil bizler için yapılıyor ve benim gibi birçok kişide bu sahneyi beğenicek!"
"Bu cümleyi tekrar çalışıp hissederek söyliyicekler."
Acaba kendisi bunu hiç söylemiş midir?
Aradan 5 dakika geçtikten sonrs tekrar çekime geçtik.
Fakat Sidhart'ın siniri devam ediyor.
"Kestikkk!! Harshad içten!"
"Sidhart o zaman gelde sen göster nasıl söyliyeceğimizi! O olmuyor bu olmuyor diyorsun bakalım nasıl deniliyormuş."
Are Harshad-ji mükemmelsin. Bunun anlayacağı dil budur. Onu yap bunu yapma nedir arkadaş kolaysa sen yap.
"Peki!"
Hadi bakalım Sidhart bey oyunculuģunuzuda görelim. Sidhart'ın kurbanı kim olucak merak ediyorum derken Sidhart kolumdan tutup beni çektiğimiz yere götürdü.
"Are ne yapıyorsun"
"Nasıl söylenirmiş onu gösteriyorum."
Harshad-ji kamera karşına geçti.
"Hadi bakalım Sidhart 3-2-1 kayıt!"
"Main pagaal hoon, main awaara hoon, main becakoop hoon lekin main tumse pyaar kharta hoon. Bohut love you..." (Ben deliyim, ben avareyim, ben aptalım fakat seni seviyorum. Seni çok seviyorum.)
Birden alkış koptu ben ise buz kesmiştim bile. Hareket dahi edemiyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Sadece boşboş Sidhart'ın yüzüne bakıyorum..

Sidhart;
Harshad "Are tamam kabul ediyorum haklıymışsın." Dedi yanıma gelip kulaģıma
"Ama bunu sadece karşınsındakine kalpten bunları hissedenler bu şekilde söyleyebilir." Dedi.
"Benim duygularım benden gideli yıllar oldu. Kimseye karşı bir şey hissetmem. Her neyse çekime devam edelim." Dedim. Bu sırada Jameela bir köşeye geçip sessizce oturmuş bile.
Çekime devam ettik.

4 saat sonra;
Çekim hâlâ devam ediyor. Biri arkamdan yavaş yavaş bana doğru geliyor ekrana yansıdığı için kim olduğunu tam göremiyorum.
Jameela! Ne yapıyor yine bu. Ekrandan yansımasını gördüğümün farkında değil anlaşılan.
Saçımla ne derdi var. Birden ona döndüm. Donup kaldı.
"Ne yapıyorsun!"
"Kim?"
"Sen Jameela!"
"Hiiiç."
"Sessiz sessiz arkamdan gelip saçıma bir şey yapıcaktın Jameela ekrandan gördüm."
"Haaa...ooo... şeeyy.... çiçek... saçına çiçek düşmüş onu alıyordum."
"Sessizce mi?"
"Çalışırken rahatsız edilmekten hoşlanmazsın."
"Seni anlamak gerçekten zor."
"Çalışmaya devam etsene sen"
Bu kız kesinlikle deli.

Jameela;
Are ne kadar beceriksizim yâr. Yine alamadım. Sadece bir tel saç yâr. Neden alması bu kadar zor.
Sidhart yanıma geldi.
"Hadi bitti set gidelim."
Bugün bana oldukça az eziyet etti. Tamam manasında kafamı sallayıp kalktım. Arabaya bindik.
Sidhart hâlâ yüzüme doğru düzgün bakmıyor ve benimle konuşmuyor.
Yaklaşık yarım saat gittikten sonra Sidhart'a döndüm. Bu sefer saçında gerçekten bir şey var.
"Şey...saçında bir şey var..."
"Nerde?"
"Orda.."
Sidhart eliyle saçını karıştırdı.
"Gitti mi?"
"Hayır."
İyice karıştırdı. Çok komik gözüküyor küçük bi çocuk gibi. Güldüm.
"Neden gülüyorsun?"
"Şey...ben...saçın çok karıştı."
"Komik mi?"
Parmağımla dikiz aynasını gösterdim. Saçına bakınca gülümsedi.
"Hâlâ saçımda mı?"
"Evet."
"Sen al."
Saçından almaya çalıştım ama yapışmış.
"Yapışmış."
"Çek."
"Canın acıyabilir."
"Gerçekten mi? Bugün bunu zaten yaptın."
"Özür dilerim."
Yapışan şeyi çekınce elime bi kaç tel saç geldi.
Are sabahta çekmiştim ama gelmemişti.
"Acımadı mı?"
"Hayır."
Nasıl yâr. Sabah o kadar acıdı ve saç gelmedi. Şimdi acımadı ve bi kaç tel saç geldi. Saçı çaktırmadan yanıma aldığım poşete koydum.
Şimdi içim rahat. Sidhart arabayı durdurdu.
"Geldik."
"Teşekkür ederim." Dedim ve arabadan indim. Sidhart yine yüzüme bakmadan gitti. Eve girdim
"Ablaa ben geldiiim."
"Hoş geldiiinn. Çantanı bırakta sofraya gel."
Odama çıkıp çantamı bıraktım. Hemen Aisha teyzeyi aradım.
"Alo."
"Aisha teyze merhaba."
"Merhaba Jameela."
"Şey... ben.... saç alabildin mi diye aramıştım."
"Aldım kızım. Peki sen senin için pek kolay değildi."
"Aldım. Yarın onları test için götürmeliyim sabah senden alabilir miyim."
"Tabiki. Jameela sen çok iyi birisin sana ne kadar teşekkür etsem az."
"Aisha teyze lütfen deme böyle. Yarın sabah görüşmek üzere Khuda Hafiz."
"Khuda Hafiz kızım."
Şimdi içim daha rahat. Umarım test sonuçları beklediğimiz gibi çıkar...

FİLMİN ÖYKÜSÜ 2: Film Devam EdiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin