SENİNLE BİR SABAH

25 2 10
                                    

Jameela; 
Parktan sonra yemek yiyip eve gittik. Bu akşamda Rohini ablalara rahatsızlık vermek istemediğimden ablama gittim. Onlat uzun süredir Lucknow'daki evlerinde kaldıkları için bu akşam tekim. Kıyafetlerimi değiştirip koltuğa uzandım.

Neler yaşadım... Neler oldu... Neler değişti... Şimdi tam 1 sene öncesine gidelim...
Sidhart'la yolda ilk karşılaşmamız.. Çarpışıp tartışmamız geçti gözümün önünden geçti. Sonra aynı evin farklı kapılarından girip tekrar tartışmamız... Birbirimizin uyuduğunu sanıp konuşmalarımız... Odada kilitli kaldığımda kurtulduğum zaman hiç düşünmeden boynuna atlamam... Yağmurda korktuğum zaman onu arayıp yardım istemem ve onun ıslanmayı hatta sırılsıklam olmayı göze alarak eve kadar yürümesi... İlk dans ettiği zamanı hatırlıyorumda yakışmaz dediğim adama hayran kalmıştım... İlk gülüşü... Sete gittiğimiz gün ıslandığımda bana kızışı... Ailesini buluşumuz... Onu sevdiğimi farkedişim... Bana sevdiğini söyleyişi... Ve aşkımızı güçlendiren ayrılık... Bizi tekrar karşılaştıran nişan... Beni dinlemeyişi... Kaderin tekrar bizi birleştirmesi... Ve, şimdi... Düşünüyorumda ben farketmeden Sidhart'tan nefret ettiğimi sandığım zamanlarda bile ona bağlıymışım.. 1 senedir onu düşünmeden geçirdiğim gün olmamış.. Bazen sinirli, bazen nefret dolu, bazen aşklı, bazen özlemli ve en güzelide mutlu..

~SABAH~
Sidhart;
"Jameelaa! Jameeelaaa! Daravaaja khola (dervaza kola) (kapıyı aç) Are yâr. Nerdesin. Jameela."

Neden açmıyor! Kaç kere zile bastım!
"Jameela! DOJEKS!"

İçersen sesler gelmeye başladı.
"Didiii! Didii! Are didi daravaaja khola (ablaaa ablaaa are abla kapıyı açsana.) Hay Rabba nerde bu."

Ses kesildi kapı açıldı. Jameela gözleri yarı açık yarı kapalı bi şekilde kapıyı açıp
"Hoşgeldin." Dedi ve tekrat odasına geçip yattı.
2 dakika sonra gözlerini kocaman açtı ve yavaşça kafasını yastığından kaldırıp şaşkın bir şekilde bana baktı.
"Yuvraj?!"

Gülerek; "Dojeks"  dedim.
"Are Rabba... sen... are....ben.... uyk- are ne gülüyorsun ýar."
"Ne mi gülüyorum. Ablan haftalardır hatta aylardır burda yok ve sen didi kapıyı aç diye bağırdın. Açan biri olmayınca ki bu mümkün değil evde tek sen varsın sinirlenip kim olduğuna bile bakmadan gözlerin yarı açık yarı kapalı kapıyı açtın ve hoşgeldin diyip tekrar yattın?"
"Uyku sersemi."
"Seninle çok işimiz var Dojeks."
"Sen niye geldin."
"Are yâr sen iyi misin? Benimle tartışıyorsun? Bu normal bir şey olabilir ama şu sıralar pekte didişmiyorduk? Hafızanı mı kaybettin? Ben senin se-....."
"Se? Devamını bekliyorum yâr?"
"Devamını biliyorsun."

Jameela bağdaş kurup yatağına oturdu.
"Hm peki.."
"Neden gülüyorsun?"
"Neden gülmiyim senin bu utangaç hallerin beni mutlu ediyor."
"Sen her sabah böyle uyanıcaksan ben yandım demektir."
"Are öyle mi!?"
"Evet!. Öyle!."
"Peki. Evlenme o zaman benimle bende gider başk-"
"Sakına! O cümleyi tamamlama."
"Ben...şaka...yapıyordum... Sid?"
"Biz az kalsın böyle bir şey yaşıyorduk Jameela şakasını bile yapma."

Jameela gülümsedi.
"Hm. Peki. Sabahın köründe neden burdasın."
"Yarın trenin olduğunu biliyorsun değil mi?"
"Evet?"
"Eşyalarını hazırladın mı?"
"Are!!! Hayır!!"
"İşte bu yüzden."

Jameela güldü.
"Bir dakika ama neden bu saatte?"
"Çok soru soruyorsun Dojeks."
"?"
"Yarın gittiğine göre bende bugünümü seninle geçirmek istiyorum?"
"Hm.. Bunu sevdim.."

Bende seni..
"Hı?"
"Kuch nahin (kuçnahi) (yok bir şey) "

Bir dakika ben onu sesli mi söyledim? Hayır? Jameela düşüncelerimi okuyabiliyor sanırım.

"Are Yuvraj? Yine nereye daldın?"
"Hiç..hiçbir şeye.."
"Peki."
"Jameela."
"Oradan kalkıcak mısın? Ben kahvaltı etmedim de."
"Ne! Buraya aç aç mı geldin!"
"Evet?"
"O kadar yolu! Ya açlıktan tansiyonun düşseydi? Ya bayılsaydın? Ya gözlerin kararıp kaza yapsaydın?"
"Jameela? O kadar yol? Buraya gelmem sadece 10 dakika."
"İnsanlarda saniyeler içinde ölüyor."
"Ha? Ölmek? Jameela sadece kahvaltı etmedim? Bir hafta boyunca aç kalmadım ya? Seninle beraber etmek istedim."
"Ben hemen kahvaltı hazılıyım."
"Are yâr seninle işimiz. Ben buraya neden geldim?"
"Bavul hazırlamak için."
"Dojeks!?"
"Benimle bi gün geçirmek için."
"Evet doğru cevap. Yani bugün seninle her şeyi beraber yapmak için."

Jameela gülümseyerek
"Kahvaltıyı hazırlayalım o zaman." Dedi.

Beraber kahvaltıyı hazırlayıp oturduk.

"Dojeks?"
"Efendim?"
"Bana biraz ailenden bahsetsene."
"Neden?"
"Neden? Kızlarıyla evlenmek istiyorum ve onlar hakkında hiçbir şey bilmiyorum?"
"Hm. Peki başlıyorum."

Jameela sandalyede bağdaş kurdu. Eğer önemli ve uzun bir şey anlatıcaksa bu pozisyona geçiyor ha birde şeytanlık peşindeyken neyseki onu gerektiricek bi konu yok.

Jameela;
"Dinliyorum."
"Ablamı biliyorsun zaten."
"Evet."
"O zaman annemden başlıyım. Annem dünyaaa tatlısı bir kadındır."
"Hm güzel."
"Taaaki benimle evlenicek biri çıkana kadar."
"Hı!?"
"Evet. Ablam evlenirken böyle değildi ama en küçük kızı ben olduğum için öyle olmayacağını söylemişti. Hatta bana seninle evlenicek adam testlerimi geçmeli ancak öyle evlenebilir demişti."
"Jameela?"
"Are yâr korkma dedim ya o dünya tatlısıdır ama-"
"Ben çıkana kadar."
"Hm...yani..."
"Peki baban?"
"Babam..."
"Neden bunu korkarak söyledin yâr?"
"Korkma ama babam serttir. En ufak hatanda seni silip atabilir. Bir keresinde çatalla bıçağı yanlış elimde tuttuğum için beni bir gün boyunca odaya kitlemişti. Ve oda karanlıktı.. Ama hata yapmadığın sürece sorun yok."
"Hata yapmayacağım varsada yapacağım bu gidişle."
"Are yâr rahat ol. Gelelim abime."
"Abim dün yadaki en iyi insandır. Ama onunda sevmediği hatta nefret ettiği  bir şey var. Beni seven erkekler."
"Yani ben."
"Yani... evet... ama ona kendinini sevdirebileceğini düşünüyorum...yani... umarım..."
"Peki bir şey sorabilir miyim?"
"Tabiki."
"Sen ve ablan bu aileden nasıl bu kadar sevgi dolu çıktınız?"
"Are yâr onlarda sevgi dolu ama hepsinin ufak bi takıntısı var. Ha birde küçük kardeşim var. Ona sinema okuduğunu söyleme çünkü o sinemacılardan nefret eder."
"Hâ? Neden?"
"Bilmiyorum bize hiç söylemedi biraz değişiktir."
"Hepsinin ortak nefret noktası benmişim gibi hissediyorum."
"Are yâr rahat ol. Ailem seni çok sevicek. Hadi yemeğini ye."
"İştahım kaçtı."
"Are yâr yüzün bembeyaz olmuş korktun mu sen?"
"Ben? Korktum mu? Yok canım?"
"Emin misin?"
"Hayır. Ailen benden nefret edicek."
"Hayır Yuvraj onlar seni çok ama çok sevicek geldiğin gün bunu görüceksin."
"Umarım.."

Sanırım Sidhart korktu.. Ona bunu neden yaptım bilmiyorum ama o gün fazla eğleneceğime eminim. Biliyorum bu acımasızlık ama korktuğunu görünce daha çok yapasım geldi. Affet beni Sidhart...

____________

Ah Jameela ah ne şeytanlıklar peşindesin. Sidhart dedi ama değil mi bağdaş kurduğunda şeytanlık peşinde oluyor diye. Onun gibi bizde ihtimal vermedik. 😄 bu kızın hayat enerjisini seviyorum 😋 yine yazarınızdan geç gelen bir bölüm. Olsundu 😋 inşaAllah beğenirsiniz 😙😘
(Dün akşam paylaştığımı sanmışım diyorum neden bildirim gelmiyor sorry canlar 😂😂)

FİLMİN ÖYKÜSÜ 2: Film Devam EdiyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin