24. Bölüm - Gerçekler

161 5 14
                                    

Öncelikle bugün çok sevdiğim okuyucum İlksen'in doğum günü. Doğum günün kutlu olsun. Bana göre hikayenin en güzel bölümü olan bu bölümü de doğum günü hediyesi kabul et : )
Kıyafetimden sertçe tutup beni hızla sürüklemeye başladı. Kapıdan çıktıktan sonra alt katı gören tırabzanlara doğru beni fırlattı. O hızla dengemi korumayıp yere düştüm. Öyle bir durumdayım ki toplarlanmaya bile tenezzül etmedim. Yerde düştüğüm pozisyonda kaldım.
"Tam şu an durduğun nokta" dedi her bir kelimesine bastıra bastıra.
Gözlerini kapattı. Sanki anılarını gözünün önüne getirmeye çalışıyordu.
"Aşağı bak" diye bağırdı. Baktım
"İşte annem tam o baktığın yerde babamı öldürürken, ben de senin şu an olduğun yerde izliyordum." Dediğinde kanımım donduğunu hissettim. Gözlerim yaşlarla dolmaya başladığında dönüp ona baktım.
Artık o da gözlerini açmıştı. Gözlerinden yaşlar gelmeye başladığını gördüm.
"5 yaşındaydım" dedi ağlamaktan tizleşmiş sesiyle.
"Annemin ne yaptığının farkında bile değildim ve babamı öldürdüğünü anlamam çok uzun zaman aldı"
Ardından bedeninden sesli bir hıçkırık yükselirken tüm bedeninin titreyişini anbean gördüm.
Dizlerinin üstüne çöktü. Aşağıya o noktaya bakıyordu. Yüzü ifadesizdi ve hala gelmeye devam eden gözyaşlarıyla ıslanıyordu.
Ve ben gitgide ona daha çok acıyordum.
"Ne olduğunu bile bilmeden annemin onu öldürülüşünü izledim. Katil bir anne, ne kadar hoş değil mi?" Deyip güldü
"Her anını her saniyesini hatırlıyorum." Dedi hala o noktaya bakarken.
"Her lanet olasıca saniyeyi hatırlıyorum ve onu öylece izlerken elimden hiçbir şey gelmedi" derken sona doğru sesi yükseldi.
"Neler oluyor anne demiştim. Bana babanla oynuyoruz demişti. Bıçaklar oyuncaklar mıydı?" Deyip elindeki bıçağı yüzünün önüne getirip inceledi.
"Bana babamın bir süre dinlenmesi gerektiğini, yorulduğunu söyledi."
Hıçkırıklarından neredeyse nefessiz kalmıştı.
"Doruk tamam bu kadarı yeter" dedim
"Babamın yanina gidip ona dokunduğumu hatırlıyorum"
"Anlatmak zorunda değilsin" beni dinlemiyordu.
"Elime kanı bulaşmıştı" deyip titreyen ellerine baktı. Dediklerimi önemsemeden anlatmaya devam etti.
"Babamın kanı... Annemse hala beni kandırmaya devam ediyordu. Bunun şakacıktan olduğunu söylüyor ve masallarına devam ediyordu."
"Çocuktum. Beni kandırması.çok kolaydı."
"Babamın dinlenmesi için gitmemiz gerektiğini söyledi ve evden ayrıldık."
"Beni şehirdeki evimize bıraktı ve ardından da terk edip gitti."
"İşte esas acı verici kısım bundan sonra başladı. Her şey o kadar ağırdı ki o küçük bedenim bunları kaldıramadı."
"Babamın öldüğünü günler sonra gelen polislerden anladım. Bana gördüğüm her şeyi anlatmamı istediler. Bense tıpkı zannettiğim gibi oyun sandığım her şeyi anlattım."
"Polislerin bana olan bakışları hala zihnimde. Bana acıyorlardı. Haklılar tabi. 5 yaşında.bir çocuğa annesinin babasının katili olduğunu nasıl söyleyebilirsin."
"Her şey çok kötüydü. Bu kötü yanlardan biri de artık bir ailemin olmamasıydı. Babam öldüğü ve annem beni terk ettiği, aynı zamanda bana bakacak bir akrabam olmadığı için beni çocuk esirgeme kurumuna verdiler."
"Her hafta belki bu hafta beni evlat edinirler diye yıllar yılı bekleyen bir ton umutsuz çocukla dolu bir yer... O zamanları anımsamak dahi istemiyorum. Neyseki şanslıydım da birkaç yıl geçmeden bir aile beni evlat edindi ve orada daha fazla kalmadım."
"Beni seçen aileye acıyorum" deyip güldü.
"Onca çocuğun içinde sen git psikopatı bul. Onlar için gerçekten üzülüyorum çünkü bana o kadar iyi baktılar ki. Böyle bir çocuğa sahip olmayı asla hak etmediler. Böyle olmam onların suçu değildi. "
"Her neyse" dedi.
"Babam" deyip bir süre sustu.
"Annemi çok severdi. Çılgınca severdi. Anneminse onu sevdiğini sanırdım."
"O kadın, hepimizi kandırdı. Babamı, beni ve hatta belki bilmediğimiz onlarca insanı da."
"Ve işin seni de alakadar eden kısmına gelince" deyip elindeki bıçakla beni işaret etti.
"Ben o günden beri hiçbir kadına güvenemedim. Onlar aldatır. Yalancıdırlar. Onlar birer haindirler. " diye bağırdı.
Bir anda bağırışı ürküp sıçramama neden olmuştu.
"Hayatımdaki her kadına bu gözle yaklaştım. Ve haklıydım da." Deyip yaklaştı. Yanıma gelip bana doğru eğildi.
"Hepiniz birer hainsiniz. Tıpkı onun gibisiniz."
"O listede gördüğün tüm kızlar, hepsi öyle."
"İlki ortaokulda oldu. İlk kez bir kızdan hoşlanmıştım. Onu sevdim. Ona güvendim ve daha hala bir çocuktum.
Bunları yaşadıktan sonra karşı cinsten birine ilk defa güvenmek nasıl bir his biliyor musun?" Diye bağırdı
"Onu sevdim. O da beni sevdiğini söyledi. Tam ona güvenip önceki düşüncemin yanlış olduğunu düşünecektim ki o ne yaptı biliyor musun?" Deyip benden cevap bekledi. O kadar korkuyordum ki bir şey diyemedim.
"Cevap versene" diye bağırdı.
"Bi... Bilmiyorum "
"Beni terk edip ertesi gün başka birinle çıkmaya başladı ve bana dediklerinin aynılarını ona da söylemiş."
"Sonrasında gelen her kız, hepsi aynıydı. Hepsi bir şekilde yalanlar söylüyor. Sözlerinden dönüyor. Beni kandırıyordu. Hepsi tıpkı onun gibiydi."
"Peki ya Melisa?" diye sordum.
"O sana ne yaptı"
"Bana yapmadı." Deyip bir sure sustuktan sonra konuştu.
"Sana yaptı." Dedi ve arkasını dönüp benden birkaç adim uzaklaştı.
"Bana mı?" Dedim. Anlam veremiyordum.
Uzun bir sure cevap vermedi. Neredeyse cevap vereceğinden ümidi kesmiştim.
"Seni seviyordum ve o sana zarar vermişti. Sevdiğim birine zarar gelmesine göz yumamazdım. " dedi.
Sanki hissedebileceğim bütün duygular birbirinin içine girmişti. Ne hissedeceğimi ne diyeceğimi, ne yapacagimi hiçbir şeyi bilmiyordum.
"Peki ya ben" dedim sadece
"Ben sana ne yaptım"
Bana döndü. Yaklaştı. Yaklaştı. Gözlerini gözlerime kenetledi.
"Sana verdirdiğim sözü hatırlamıyor musun yoksa" demesiyle anlamıştım
"Ne olursa olsun seni seveceğime söz veriyorum" diye mırıldandım hatırlarken sesli.bir şekilde.
"Sen o sözü tutmadın" dedi ve devam etti.
"Benimle ilgili öğrenmemen gereken bir takim şeyleri öğrendin ve ne yaptın? Hemen beni terk ettin. Oysaki bana bir sözün vardı. Beni çok sevdiğini söylemiştin." Deyip sustu.
"Senin farklı olduğunu sanmıştım."
Elini bana uzatırken korkup kendimi geri çektim.
Durdu.
"Üzgünüm, sen de bir hainsin" dedi sakince.
Ardından ne olduğunu anlayamayacağım bir hızla tokadı suratıma geçirdi.
Şok etkisiyle beraber saçlarım savrulurken ben daha kendime gelemeden bir tane daha.
Tırabzanlara tutunup yerimde durmaya çalıştım.
Tutunan elime geçirdiği bıçak darbesiyle elimin kesildiğini hissederken ayni şeyi diğer elime de yaptı. Ben çığlığı basarken eliyle ağzımı kapattı.
"Sen de onun gibisin. Beni.kandırdın. Onun gibisin" dedi.
Elindeki bıçakla üstümde çok derin olmayan ama can yakan çizikler atarken o kadar çok canım yanıyordu ki ağlarkenki hıçkırıklarım kesikli çığlıklarıma karışıyordu.
"Doruk dur" dedim nefes alabildiğim bir sıra. Durmuyordu. Gözü dönmüştü.
Elindeki bıçaktan kurtulmak için tutmaya çalıştıkça elimi çiziyor bir yandan canım yanıyor bir yandan durdurmaya çalışıyordum. Artık o kadar çok çiziğim vardı ki her yerimden kanlar akıyordu. Daha fazla mücadele edemeyeceğimi anlayınca kendimi yere bıraktım. Boylu boyunca yere yattım. Bitmiştim.
Darbelerinden boşluk bulabildiğim bir ara sırtımı döndüm. Yüzümü tırabzanlara yaslayıp elimle ordaki tahtayı sıkıca kavradım. İçimden bu anın bir an evvel geçmesi için dualar ediyordum.
Canım yandıkça daha da çok sıkıyordum avucumdaki tahtayı. Artık ellerim sıkmaktan mosmor olmuştu.
"Lütfen dur artık lütfen" diye bağırıyordum bağırabildiğim kadar.
Bir an durdu. Bitti mi diye düşündüm içimden. Gerçekten bitti mi.
Ardından sırtıma inen kemer darbesiyle bitmediğini anladım.
İlk darbe ile sırtımdaki acıdan ciyaklarken ardından ikinci üçüncü dördüncü geldi.
Artık saymayı bıraktıktan sonraki bilmem kaçıncı darbesini yaparken bilincimin yavaşça elimden kayıp gittiğini hissediyordum.
Artık bağırmıyordum. Bir şey demiyordum. Karşı koymuyorum.
Bitmiştim. Tamamen bitmiştim. Her yer etrafımda dönmeye başlarken duyduğum tek ses kulaklarımdan gelen belli belirsiz çınlamalardı.
Anlamsızca mırıldanmaya başladığımda iyi olmadığımı anladım.
Sırtım ise çoktan hissizleşmişti.
Yarı kapali bilincimle normal ses tonunda sadece tek bir cümle çıktı ağzımdan. Tek bir cümle.
"Sana verdiğim o sözü" deyip sustum. Kelimeler sanki bir ton ağırlığındaymış gibi zor çıkıyordu dudaklarımdan.
"Tutmadığımı nereden biliyorsun"
Ve bu cümlenin ardından bitmek bilemeyen o darbeler bir anda kesiliverdi.

KARANLIKLAR  ALTINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin