6. Bölüm- Tuzak

278 18 5
                                    

Yine merhaba :) Dediğim gibi hikayenin dönüm noktasına çok az kaldı. Normalde o dönüm noktasını önümüzdeki bölümde yapacaktım fakat bir bölüm daha erteledim.

Bence yazfığım en güzel bölüm oldu umarım beğenirsiniz size iyi okumalar...

"Hazır mısın" dedi Doruk. Evet anlamında başımı salladım ve bana uzattığı elini tuttum. Artık kaçmak yoktu. Artık korkmak yoktu. Gerçekler vardı. Şu an korkmuyordum hatta Melisa'nın yüzünde oluşacak o ifadeyi görmek için can atıyordum.

Doruk'un elini  tutarak kurs binasından içeri girdim. Sınıfa doğru yürüdük ve ardından sınıfa girdik. Melisa tam karşımızda duruyordu. İşte beklediğim an gelmişti.

Önce Doruk'a bakıp gülümsedi ardından bakışları bana döndü. Sonra bir anda gözleri ellerimize kaydı ve yüzündeki o gülümsemenin anbean soluşunu izledim. İçimdeki galibiyet duygusu gitgide artarken iç sesim " işte zafer" diyordu.

Yavaş adımlarla arkadaki boş sıraya doğru yürüdük. Tam yanından geçerken Doruk'la aynı anda "Selam" dedik. Belli belirsiz mırıltı gibi duyulan cevabına aldırış etmeden sıraya oturdum. Sıraya oturduktan sonra bile bize kocaman açtığı gözlerle bakmaya devam etti. Şoku atlatamamıştı anlaşılan. Biraz sonra yanımıza geldi ve

"Siz... Şimdi?" diye lafları geveleyince Doruk

" Sevgiliyiz" dedi. Melisa bir şey demek için ağzını açtı ancak sonra vazgeçti ve hızlıca sırasına geri döndü.

Ders başlamıştı. Tabi yanımda o varken pek fazla dersi dinlediğim de söylenemezdi. Doruk öğretmeni dinliyordu. Bense onu izliyordum. Onun o kusursuz bembeyaz tenini, tenine zıt bir şekilde olan simsiyah saçlarını ve bu siyah beyaz uyumunu bambaşka bir boyuta taşıyan deniz mavisi gözlerini... Bir insanın yüzü bu kadar kusursuz olabilir miydi? Doruk'un güzelliğini kıskanmamak elde değildi. Onun kusursuz güzelliğinin yanında benimkiyle, ben acaba insan mıyım diye düşündüğüm olmuştu.

Ben onu izlerken bir an beni fark etti ve gözleri bana kaydı. Göz göze geldiğimiz an sanki kalbim duracak gibi olmuştu. Onunla her göz göze gelişimde sanki onu ilk kez görüyormuş gibi heyecanlanıyordum. Doruk bana baktı ve gülümsedi. İlk defa gamzesi olduğunu fark ettim. Sadece bir küçücük bir çukur beni nasıl bu kadar etkiledi anlamadım. O kadar güzeldi ki... Ben onun gamzesine odaklanmışken Doruk tekrar hocaya bakmaya başladı ve bende o anda ne kadardır bana dik dik baktığını bilmediğim Melisa'yla göz göze geldim. Resmen döver gibi bakıyordu. Kabul etmeliyim ki biraz ürkmüştüm fakat artık bunu düşünmemem gerektiği kararına varıp önüme döndüm.

Ders boyunca birkaç defa daha Melisa'nın pis bakışlarına maruz kaldım. Biraz düşündüm ve kendimi Melisa'nın yerine koydum. Doruk'u ne kadar sevdiğimi düşündüm. Melisa gibi Doruk'la aynı sınıfta olduğumu ve ona aşıkken onu her gün sınıfta gördüğümü... Sonra kurstan bir kızın bir anda gelip onu hemen etkilediğini ve elimden aldığını düşündüm. Üstelik bunun olmasını engellemek için yaptığım onca çabaya rağmen... İşte o an Melisa'ya hak verdim ve kendimden nefret ettim.

 Melisa ben Doruk'u tanımadan önceden beri seviyordu. Onu her gün okulda görüyordu. Ben onu kursta haftada bir görünce bile ondan vazgeçemeyeceğimi anlamışken o her gün görüyordu. Sonra bir anda ben geldim ve onun tüm çabalarına rağmen elde edemediği Doruk'u elde ettim. Melisa'nın bana yaptığı şeylere olan kızgınlığım bile gitmişti. O  haklıydı. Onun yerinde olsam bende bunları yapabilirdim. Kendimi şu an çok kötü hissediyorum.

Hocadan izin alıp yüzümü yıkamaya gittim. Aslında amacım biraz olsun Doruk'un yanından ayrılıp yalnız kalıp düşünmekti. Sınıftan çıktım ve yavaş adımlarla koridorda ilerledim. Attığım her adımda vicdan azabı beni biraz daha parçalıyordu. Bir başkasının mutsuzluğu üzerine bir mutluluk kuruyordum ben... Peki birinin mutsuzluğu üzerine kurulan bir mutluluk ne kadar yürürdü?

KARANLIKLAR  ALTINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin