Artık dayanamıyordum. Her şeye rağmen onun beni kırmasına incitmesine ve sonra hiçbir şey olmamış gibi davranmasına...
Onun bu dengeslizliklerini artık kaldıramıyordum.
Benim de bir sınırım vardı. Bir kapasitem. Bir dayanıklılığım.
Oysa sınırlarımı çoktan aşmıştı. Bu evde delirmekten korkuyordum.
Sanırım en çok canımı acıtan da bu davranışların ondan gelmesiydi.
Bana yaptıkları canımı acıtıyordu. Fiziksel olarak da ruhsal olarak da...
Gecenin bilmediğim bir saatinde artık aşinası olduğum o kabuslardan birine yine uyanmıştım ve bunlar şu an zihnimde dönen düşüncelerdi.
Yüzümü yıkamak için tuvalete gittim. İşimi bitirip çıktığımda odama giderken bir şey gördüm. Bir ışık...
Belki de o ışık benim kurtuluşum olacaktı.
Doruk'un odasından koridora yansıyan ay ışığı, bir ışık demetinden çok öte bir müjdenin habercisiydi.
Doruk'un odasının kapısı aralık kalmıştı. Bugün kilitlemeyi unutmuştu.
Doruk beni buraya bir arabayla getirmişti. Anahtarı da onun yanında olmalıydı.
Ve şu an odasının kapısı önümde aralık duruyordu.
İçeriden gelen düzenli nefe alış veriş sesleri uyuduğunu gösteriyordu.
Babama bana araba kullanmayı öğrettiği için içimden tekrar teşekkür ettim ve en sakin, en sessiz adımlarımla odasına doğru yol aldım.
Kapıyı girebileceğim kadar aralık olacak şekilde ittirdim.
Yavaşça parmak uçlarımda ilerlerken ahşap zeminden ufak çıtırtılar çıkıyordu ancak bu onu uyandırmaya yetmezdi.
Midemden yukarı yükselen adrenalini hissediyordum. Kalbim adeta kulaklarımda atıyordu.
Eğer beni burada görürse canıma okurdu.
Odanın ortasına gelip kafamı çevirerek odayı taradım.
Komodinin üzerinde araba anahtarını gördüğümde sevinçten çığlık atabilirdim. Eğer yanımda uyuyor olmasaydı...
En sessiz şekilde anahtarı elime aldığımda heyecanla cebime attım ve tam odadan çıkacaktım ki bir eksik olduğunu fark ettim.
Evin kapısı kilitliydi. Ev anahtarı lazımdı. Odaya geri döndüğümde anahtarın Doruk'un cebinde olduğunu gördüm.
Odaya girdiğimden beri ilk defa Doruk'un suratına baktım.
Uyurken bir çocuk gibi masum görünüyordu. O ölümcül bakışlarını atmadığı zamanlarda ince yüz hatları onu ilk tanıdığım zamanları andırıyordu.
Yeniden keşke tüm bunlar hiç olmasaydı diye geçirdim içimden.
Keşke o hala göründüğü kadar masum olabilseydi.
Yavaşça üstüne uzandım ve cebindeki anahtarı tuttum. Önce azıcık çektim. Tepki vermeyince hızlıca çekip hepsini elime aldım.
Fark etmemişti bile. Tam arkamı döndüm gidecektim ki bir anlık fikrimle çok delice bir şey yaptım.
Geri döndüm. Baş ucuna gidip oturdum ve ona son kez baktım.
Eve döndüğümde muhtemelen ya onu bir daha göremeyecektim ya da hapse girecekti.
Bu onu son görüşüm olabilirdi. Ona dokunmak istedim ama uyanırdı. O yüzden bakmakla yetindim.
En sonunda ona öpecekmişçesine yaklaştım ve son kez gözlerimi kapatıp kokusunu içime çektim.
Beni rahatlatan o kokusunu...
Gözümün önüne onunla yaşadığımız anıların gelmesiyle gözleirmi yine açtım.
Gözlerimden istemsizce süzülen bir damla yaş yatağının baş ucuna damlarken daha fazla oyalanmamam gerektiğimi fark ettim ve odasından çıktım.
Evin kapısını açtım ve ardımdan kapattım. Sert rüzgarın azizliğine uğradım ve kapı biraz sesli kapandı.
Uyanmış olabileceği fikriyle hızla arabaya koştum ve açıp şoför koltuğuna oturdum.
Arabanın kontağını çevirip çalıştırdığımda evin kapısı açıldı ve Doruk'u gördüm.
O panikle ilk arabayı stop ettirsem de sonradan çalıştırmayı başardım.
"Eylüüüül" diye arkamdan bağırırken ben çoktan gitmeye başlamıştım bile.
Arkamdan bağırışlarını duydum ama artık çok geçti.
Yolu takip ederken evden oldukça uzaklaştım. Burası bir dağın tepesiydi ve etrafta ne bir ev, ne bir tabela ne de sokak lambası vardı.
Sadece ağaçların olduğu bu ormanın içindeki yolda tek ışık arabanın cılız farlarıydı.
Etraftaki sessizlik beni ürkütürken yolu nasıl bulacağımı düşündüm.
Buaradan nasıl eve dönecektim ?
Özellikle yorumlarınız beni çook mutlu ediyor canlarım :*
Oy ve yorumlarınızı bekliyoruum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKLAR ALTINDA
Random-UNUTMA Kİ KARANLIĞIN İÇİNDEYSEN HER RENK SİYAH GÖRÜNÜR "Her şey sıradan bir şekilde başlamıştı oysaki... Kimse sonunun böyle olabileceğini tahmin edemezdi." O derinlerde çok derinlerde kimsenin tahmin edemeyeceği kadar iyi... Yalnızca küçükken yaşa...