Çok dikkatli okuyun bu bölüm bir geçiş bölümü. Önümüzdeki bölüm o "dönüm noktası" dediğim yer olacak ;)
Bu bölüm @Sorunsal için :) Tavsiyelerini dinleyip ona göre bölümü düzenledim canım umarım beğenirsin. O da benim gibi bir yazar hikayelerine bakın derim.
Doruk'a sinirliydim. Nasıl olur da bana güvenmek yerine daha önceden yalancı olduğunu bildiği bir kıza güvenirdi? Nasıl olur da beni yarı yolda bırakırdı?
Ne olursa olsun, ona ne kadar kızgın olsam da onu hala seviyordum. O olmadığı için acı çekiyordum.
Bir yanım onunla tekrar konuşup onu ikna etmek istiyordu. Melisa'nın ne kadar hain biri olduğunu ona anlatmak, tüm gerçekleri yüzüne vurup haklılığımı ortaya çıkarmak istiyordu.
Diğer yanımsa gururuna yenik düşüyordu. Bana inanmadığı için kızgındı ve "bırak" diyordu. "Bırak ne hali varsa görsün. İnceldiği yerden kopsun. Bu iş burada bitsin "diyordu. Fakat hiçbir zaman bu kadar kolay değildi. O olmadığı zaman hep acı çekiyordum.
Sonunda gururumu bir kenara itip onunla konuşmaya karar verdim. O olmadığında yaşadığım o acıyı çekmektense gururumdan taviz vermeyi tercih ettim.
Çarşamba gününe kadar saatlerce düşündüm. Dans kursunda onun karşısına çıkacak ve konuşmamı yapacaktım.
Kursa vardığımda henüz gelmediğini gördüm. Kurs başladı. Hala gelmedi. Bekledim, bekledim ve bekledim... Doruk kursa gelmemişti. Nihayet gerçeği kabullendiğimde içimdeki kırgınlık hissiyle eve geri dönüyordum. Yine de bir şekilde ona ulaşacak, onunla konuşacaktım.
Kurs binasından çıktığımda Doruk'u orda beni beklerken gördüm. Yüzümde istemsiz bir şekilde bir gülümseme oluşurken dans etmekten yorulmuş bacaklarımla koşabildiğim en hızlı şekilde ona koştum. Elindeki kurutulmuş gülü gördüğümde gülümsemem iki katına çıkmıştı.
Biliyordum. Pişman olup geri döneceğini biliyordum.
Aramızda birkaç adım kalana kadar koştum. Yanına vardığımda yüzünü yerden kaldırdı ve o beni delip geçen bakışları bana döndü. Yüzündeki ciddi ifade beni ürkütürken yavaşça kaşlarım çatıldı.
"Eylül" dedi Doruk. Ne olduğunu anlamak istercesine mavi gözlerine kenetlenirken durumun benim düşündüğümün aksine olduğunu tahmin etmem zor olmadı. Gelirken yüzümde olan gülümseme kaybolup yerini üzgün bir surata bırakırken Doruk konuşmaya başladı.
"Eylül, olmuyor"
"Ne olmuyor ha ne? İnanmıyorum nasıl bu kadar bencil olabiliyorsun. Ne kadar kolay ümit verip yarı yolda bırakıyorsun. Sen benim ne kadar canımın acıdığını biliyor musun?" Daha söyleyeceklerim vardı ama Doruk beni susturup lafa daldı.
"Acı çekmek mi? Benim için olanların kolay olduğunu mu sanıyorsun? Sen yanımda olmadığın her an acı çekerken, gitar bana seni hatırlattığı için gitar çalmayı bile bırakmışken bana acıdan mı bahsediyorsun?" dedi.
"Öyleyse neden ayrılalım diyorsun lanet olası" diye bağırdım. Gözyaşlarımı çok zor tutuyordum. Onun karşısında ağlamayacaktım. Ağladığımı görmesini istemiyordum.
"Çünkü sana zarar vermekten korkuyorum."
"Ne zararı ne? Şu ana kadar bana hiç zarar vermedin ki sen neyden bahsediyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKLAR ALTINDA
Ngẫu nhiên-UNUTMA Kİ KARANLIĞIN İÇİNDEYSEN HER RENK SİYAH GÖRÜNÜR "Her şey sıradan bir şekilde başlamıştı oysaki... Kimse sonunun böyle olabileceğini tahmin edemezdi." O derinlerde çok derinlerde kimsenin tahmin edemeyeceği kadar iyi... Yalnızca küçükken yaşa...