Bu bölüm de bir diğer canıma gelsiin. O bana desteğini hiç eksik etmedi @umutsunn bölüm senindir ;)
Etrafa bakındığımda her yerde ağaç görüyordum. Kafamı çevirdiğimde ağaçların arasında küçük, iki katlı bir ahşap ev gördüm.
Doruk kapımı açtı. Keskin soğuk içeri girerken üstündeki paltosunu çıkardı ve bana giydirdi.
Ellerimi çözüp beni kaldırmaya çalıştığında var gücümle çırpındım. Fakat o kadar güçlüydü ki onun gücünün yanında benim çırpınışlarımın bir değeri kalmıyordu.
"Artık çırpınmanın bir fydası yok. Bir ormanın ortasındayız vurada kaçabileceğin bir yer yok" dedi.
"Senden nefret ediyorum" dedim hala akmakta olan gözyaşlarımla ona vurarak.
CevP vermekdi ve beni kucağına alıp kaldırdı. Gözyaşlarım onun omzunu ıslatıyordu.
ArdındN yanıma bıraktığı poşeti alıp koluna taktı ve eve doğru yürümeye başladık.
Eve yaklaştığımızda cebinden anahtarı çıkardı ve kapının kilidini biraz zorlansa da açtı.
Kapı gıcırdayarak açıldı ve içeri girdiğim andan itibaren tozla karışık ahşap kokusunu duydum.
Daha önce hiç bir ahşap eve girmemiştim. Eskimiş ahşap kokusu burun deliklerimden içeri dolarken bu kokunun ne kadar büyüleyici olduğunu fark ettim. Yağmur sonrası olan ıslanmış toprak kokusuna benziyordu ve onun kadar rahatlatıcıydı.
İçerideki havasızlığa bakılırsa uzun süre burada kimse yaşamamıştı.
İçeride az eşya vardı ama her şey oldukça güzeldi. Her ne kadar üstü kalın bir toz tabakasıyla kaplı olsa da iyi bir temizlikten sonra burası harika bir yer olabilirdi.
Doruk elindeki poşeti kenara bıraktı ve uzun süre eve baktı. Sadece öylece durup evi inceliyordu. Bu evle ilgili anıları olduğu belliydi ama ne olduğunu bilmiyordum.
Uzun süre üst kata uzanan tırabzanlara baktı ve sonunda gözlerinin dolduğunu gördüm.
Aniden kafasını bana çevirdiğinde göz göze geldik. Gözlerinde acıyı gördüm. Çok derin bir acıyı...
Ne olduğunu bilmiyordum ama burada kötü bir anısı olmalıydı. Acısnı deniz mavisi gözlerinin derinliklerinde hissetmiştim.
Hemen gözlerimi kaçırdım.
Ben hala kucağındayken poşeti eline aldı merdivenleri çıkmaya başladı. Üst katta üç kapı vardı ve beni en sondaki kapıya götürüp kapıyı açtı.
Kapı gıcırdayarak açılırken eski, tozlarla kaplı eşyaları olan bir odayla karşılaştım. Titreyen bedenimle beni kenara bıraktı ve bıraktığı yerde öylece çöküp kaldım. Hıçkırıklarım titreyen bedenimi daha da sarsıyordu.
Poşedi açtı ve içinden spor çantam çıktı. Kurs çıkışı taktığım çanta... Beni hastaneye götürürken onu da almış olmalıydı.
Çantamdan eşofman takımını çıkardı ve sonra çantanın kalanını sırtına astı.
Kıyafetlerimi bana uzattı.
"Şimdi bunları giy. İçerisi çok soğuk" dedi
Bana uzattığı kıyafetleri ittim ve yere düştüler.
"Sakın bana yaklaşma"
Derin derin aldığı nefeslerden sinirlendiğini anlamıştım.
"Beni buraya hapsetmeye hakkın yok" diye bağırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIKLAR ALTINDA
Rastgele-UNUTMA Kİ KARANLIĞIN İÇİNDEYSEN HER RENK SİYAH GÖRÜNÜR "Her şey sıradan bir şekilde başlamıştı oysaki... Kimse sonunun böyle olabileceğini tahmin edemezdi." O derinlerde çok derinlerde kimsenin tahmin edemeyeceği kadar iyi... Yalnızca küçükken yaşa...