2.Bölüm: Tanışma

37 8 0
                                    

Sabah sırtımın ağrısıyla kalktım. Koltukta uyuyakalmışım. Kucağımdaki albümü bakmadan çekmeceye koydum. Yukarıya çıkıp banyoya girdim. Kısa bir duş aldım. Siyah pantolon ve siyah tişört giydim. Deri ceketimi alıp indim. Canım bişey istemiyordu. Restoranda atıştırırım diye bişey yemedim. Botlarımı giyip evden çıktım. Motoruma binip restorana sürdüm.

Bugün perşembeydi. Ve yarın boks maçım vardı. Restorana gelince motorumu park edip içeri girdim. Ayça yine kasadaydı. Kapı sesiyle bana baktı. Hemen kalkıp yanıma geldi. Endişeli gibiydi.
"Günaydın. İyi misin? Hasta mısın? İstersen eve gidip dinlenebilirsin. Niye konuşmuyorsun? Konuşsana kızımm."diye sıralamaya başladı.
"Kızım motor gibi konuştun bi sus da cevap veriyim demi. Iyiyim ayrıca bişeyim yok."
"Solgun görünüyorsun. Gözlerinin altı mosmor. Ayrıca dün telefonlarımı açmadın. Merak ettik."
"Sorun yok. Telefonumun şarjı bitmişti. Gecede uyuyamadım gözlerim o yüzden böyle."
"Dün olanlar için annem Özür dilememi söyledi. Sen gittikten sonra çok üzüldü."
"Özür dilenecek bişey yok. Benim hatam kendimi tutamadım. Ben Ayşe teyzeyle konuşurum. Sen merak etme."
"Seni anlıyorum. Sen de bizi anla Melek. Yalnız değilsin. Sen bize değer vermesende biz sana değer veriyoruz. Biz senin yanındayız. Sana acımıyoruz. Yanında durmak istediğimiz için yanındayız."
"Bende size değer veriyorum." Bunu söyleyince Ayça'nın gözleri parladı. Sözlerime devam ettim.
"Hayatta değer verdiğim nerdeyse sizden başka kimsem kalmadı Ayça. Yanımda olmanız kendimi yeniden bir insanmışım gibi hissettiriyor. Size değer veriyorum. Hatta sizi seviyorum." Bunu Ayça ağlayarak bana sarıldı. Duygusal biriydi Ayça.
"Bende seni seviyorum Melek. Bizde seni seviyoruz." Yanımda sallanan kollarımı Ayça'ya sardım. Sarılışımızı Mert'in cıvık sesi böldü.

"Bensiz nasıl sarılırsınız?"diyip o da bize sarıldı. Biraz böyle kaldık.
"Aa yeter be nefes alamıyorum. Çekilin."diyip sarılışımızı bozdum. Hemen arkaya geçip önlüğümü taktım. Gözlerimi kurulayıp tekrar içeri geçtim. Herkes yerine geçmişti. Masaları temizlemeye başladım. Müşteriler gelmeye başladı. Her masaya menüleri dağıtıp siparişleri aldım.

Öğlen sabahki müşteriden daha fazla müşteri doldurdu restoranı. Öğle molasında çalışanlarla yarım saat lik değişiklikle yemek yiyorduk. 5 kişi yemek yerken diğer 5 kişi çalışıyordu. Sonra yemek yiyenler geliyo yemeyenler gidiyordu. Akşama doğru iş yerlerinden toplantı için gelenler vardı. Onlara özel bi ilgi gösterilirdi. Bence bu saçmaydı. Bu yüzden ben bu kurala uymuyordum. Herkes aynı ilgiyi hak ediyordu. Akşam kasaya hesabı bırakmaya gitmişken restoranın önünden bağırış sesleri gelmeye başladı. Hemen dışarı çıktım. Müşterilerde meraktan camdan bakıyorlardı. Üstü başı düzgün zengin olduğu belli olan bir adam
Kumral ufak tefek bir kızın kolundan tutup sürüklüyordu. Kız kafasını çevirip arkasındaki kız arkadaşlarına bakarken göz göze
geldik.
Işte o zaman benim için dünya durdu. Bedenimi hissedemiyordum. Gözlerim yanmaya başlamıştı. Başım dönmeye başlamıştı. Yalpaladım. Kız hala bana bakıyordu. Sonra arkadaşlarına bakıp yardım istedi. Sonra tekrar bana baktı. Bu kız Gökçe'ye benziyordu. Gözleri saçları herşeyiyle Gökçe'nin ikizi gibiydi. İçimde oluşan öfkeyle adamın yanına gitmeye başladım. Benim gittiğimi gören Ayça yanıma gelmeye başladı ama Mert onu tuttu. Mert anlamıştı. Benim geldiğimi görenler kenara çekilmeye başladı. Adam da geldiğimi görünce bir iki saniye durdu. Sonra kızı çekmeye başladı. Kız direniyordu.

Yanlarına varınca elimi adamın kızı tutan kolunun üzerine koydum. Herkes şaşkınca bana bakıyordu. Sanırım birazdan bu adamı döveceğimi bilen Mert ve Ayça vardı. Adam elime bakıp sırıtmaya başladı.
"Elini kızdan çek."dedim.Adam sırıtmaya devam ediyordu.
"Çekmezsem nolur elimimi törpülersin?"adam kahkaha atmaya başladı.
"Hayır elini önce kırarım sonra götüne sokarım."dedim. Adamın sırıtması soldu.
"Bana bak sürtük şuanda meşgulüm yoksa sana o lafları yedirirdim. Ayrıca işime karışma." Tekrar kızı sürükleyecekken adamın kolunu kızdan ayırdım. Mete işaret verince kızı uzaklaştırmaya başladı. Adama baktım şaşkındı ve birazdan daha çok şaşıracktı. Kolunu bıraktım tam bişey diyecekti ki adama kafayı gömdüm. Burnu kanıyordu. Sanırım kırılmıştı. Herkesten gelen şaşkınlık nidalarını boşverip yerde duran adama sayısız yumruk indirmeye başladım. O kız Gökçe gibiydi. Korunmasızdı. Ve bu adamı dövme isteğimi daha da arttırıyordu.
İnsanlar beni ayırmaya çalışıyorlardı. Kollarımı tutanlardan silkelenip. Durdum. Son bir işim vardı. Adamın dağılan yüzüne bakmadan kolunu tutup ters çevirdim. Ve tekme bastım. Çıkan çıt sesiyle baygın adam bağırmaya başladı. Adamı orda bırakıp kızın yanına gittim.

Siyah MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin