7.Bölüm: Gerçekler -Part 2-

25 4 0
                                    

Sabah burnuma gelen güzel kokularla uyandım. Kalkmaya çalıştım ama beceremedim. Çünkü sırtımda feci bir ağrı vardı. Ve kendimi çok halsiz hissediyordum. Birkaç denemeden sonra yavaşça yatakta doğruldum. Ayaklarımı sarkıttım. Yine aynı yavaşlıkla ayağa kalktım. Geriye sendeledim ama düşmedim. Banyoya ilerledim. Aynaya baktım. Yüzüm morluk içindeydi. Sol gözümde, elmacık kemiğimde ve çenemde büyük morluklar vardı. Daha fazla bakmadan çıktım. Ve aşağı inmeye başladım. Kaplumbağa gibi hareket ediyordum. Kokunun sahibini bulmak için mutfağa ilerledim.

Gördüm görüntüyle mest oldum. Burak üstü çıplak altında ise belinden düştü düşecek bir pantolonla ocağımda yumurta pişiriyordu. Ağzım şaşkınlıktan açılmıştı. Daha beni fark edememişti. Bense ağzım açık bir şekilde durmuş sonra yanına ilerlemiştim. Beni fark edince sıcacık bir şekilde gülümsemişti.

"Günaydın Melek. İyimisin? Keşke yatakta kalsaydın. Kahvaltını oraya getirirdim."
"Günaydın. Gerek yok iyiyim."
"İyi o zaman sen otur bende çayları doldurayım."
"Peki."dedim ve mükemmel gözüken masaya oturdum. Hemen ardımdan o da oturdu. Kahvaltı sessiz bir şekilde geçti. Benim ona olan kaçamak bakışlarıma karşı o gülümsemeyle yetindi. Kahvaltı bitince ayaklandım. Tabağı elime almıştım ki güçlü bir kol tarafından durduruldum. Soru soran bakışlarımla ona baktım.
"Sen içeri geç ben bunları hallederim."
"Olmaz. Bende yedim bende toplamalıyım." Tam tekrar tabağı alacaktım ki tekrar durduruldum.
"Olmaz Melek senin ağrın var ve dinlenmelisin. Hadi geç içeri gelicem bende. Hadi."dedi ve beni itekleyerek mutfaktan çıkardı. Bende içeri geçerek koltuğa uzandım.

10 dakika sonra Burak da geldi. Karşımdaki koltuğa oturarak bana bakmaya başladı. Dün ona söylediklerimi hatırlıyordum. Ona geçmişimi anlatacağımı söylemiştim. Bana pansuman yapmıştı. Yanımda kalmıştı. Ona anlatmalıydım. Onu seviyordum. Annesine ve Ayça'ya göre oda bana karşı bişeyler hissediyormuş. Böyle şeylerden pek anlamazdım. Epi topu 2-3 sevgilim olmuştu. Hepside öylesine hoşlanmalardı. Birinin beni sevdiğini anlamazdım yani.

Hala merakla bana bakıyordu. Ama gözlerinde şefkat da vardı. Böyle bakması içimdeki sevgiyi arttırıyordu. Artık bazı şeyleri aşmalıydım. Gökçe ölmüştü. Ailem ölmüştü. Ama ben yaşıyordum. Onlar benim üzülmemi istemezdi. Yattığım yerde doğruldum. Arkama yaslanarak ona bakmaya başladım.
"Hala merak ediyor musun? Geçmişimi,acılarımı,neden böyle olduğumu?"diye sordum.
"Evet. Ama eğer anlatmak istemiyorsan anlatma. Kendini zorunda hissetme. Ben seni beklerim."
"Anlatmalıyım. Eğer şimdi anlatmassam bi daha kendimi toparlayıp anlatamayabilirim. Bu yüzden beni sonuna kadar dinle. Kesmeden. Sonunda istediğin tepkiyi verebilirsin ama bana acımanı istemiyorum." Başıyla onayladı. Derin bir nefes alarak kendimi konuşmaya hazırladım.

"Babam ve annem avukattı. Birbirleriyle aynı davada karşılaşmışlar. Bir boşanma davası. Babam adamı savunurken annem ise kadını savunuyormuş. Adam ve kadın çok basit bir sebep nedeniyle boşanmak istemişler. Annem ve babam bunu fark edince onlara yardım etmişler. Sonra görüşmeye başlamışlar. Ailelerinin izniylede evlenmişler. Sonra ben olmuşum. Doğduğumda ve beni anneme ilk verdiklerinde gülümsemişim. Bu yüzden ismimi Melek koymuşlar. Bana çok iyi baktılar. Sevgilerini birgün bile eksiltmeden büyüttüler beni. Sonra kardeşim oldu. İlk zamanlarda çok kıskanmıştım onu ama sonra birbirimizden hiç ayrılmadık. Ben 18 kardeşim ise 13 yaşında iken annemi ve babamı trafik kazasında kaybettik. Babam bir anda direksiyon hakimiyetini kaybedince şarampole yuvarlanmışlar. O gün onların evlilik yıl dönümüydü. Ve birlikte birşeyler gitmek istemişlerdi. Ama gidemediler. Tek sevindiğim şey ise ölürken bile bir birbirlerine aşıktılar. Doktorlar onları el ele bulmuşlar. O günden sonra hayatımız sarsıntılı geçti. Gökçe ye hem annelik hemde babalık yapmaya çalıştım. Ama annemlerin ölümü onu çok etkilemişti. Sonra toparlandık. Annemlerin ölümünü atlattık. Normal bi şekilde yaşamaya devam ettik. Eğlendik,güldük,coştuk. Annemlerin ölümünden 4 yıl geçmişti. O yıl aramız biraz açılmaya başladı. Bir gün yine eve gelip yemeği hazırladım. Gökçe'nin eve gelmesini bekliyordum. Telefonum çalmaya başladı. Baktığımda Gökçeydi. Hemen açtım. Ağlıyordu ve onu kurtarmamı söylüyordu. Nerde olduğunu sordum. Ve hemen çıktım evden. Üstüme bile bakmadan ona bişey olacak korkusuyla. Söylediği yere geldim. Issız karanlık bir sokaktı. Etrafta kimse yoktu. Sonra inleme sesi duydum."derin nefes alarak sustum.

Siyah MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin