3.Bölüm: Boks Maçı

30 7 0
                                    

Sabah yine alarmın iğrenç sesiyle uyandım. Yatakta biraz gerinerek keyif yaptım. Sonra kalkıp banyoya girdim. Kısa bir duş alıp dolaptan siyah iç çamaşırlarımı giydim. Havalar ısınmaya başlamıştı. Bu yüzden siyah şort ve siyah tişört giydim. Yazlık botlarımı ayağıma geçirdim. Yanıma deri ceket alarak odadan çıktım. Son günlerde ev biraz pislenmişti. Temizlik yapmayı aklıma yazdım. Fazla aç olmadığım için dışarıdan bişeyler almaya karar verdim. Kapıyı kitleyerek garaja girdim. Motoruma bindim. Restorana gitmeye başladım. Yolda bir pastaneden poğaça aldım. Yoluma devam ettim.

Restorana gelince motorumu park edip içeri girdim. Karşımda Merti görmek beni biraz şaşırtmıştı açıkçası. Ben ona bakmaya devam ederken  beni fark etti. 
"Günaydın Melek. Niye kapıda dikiliyorsun. Gelsene."
"Günaydın. Sadece biraz şaşkınım. Seni bu saatte buralarda görünce." Bu dediğimle Ayça kahkaha atmaya başladı. Bende sırıtıyordum.
"Niye şaşırdın anlamadım doğrusu ben zaten hep bu saatte buralarda olurum. Erken gelmek benim doğamda var."bu dediğiyle Ayça daha çok kahkaha atmaya başladı.
"Se ahahahaa sen mi? Ahahahaa güldürme beni Mert. Senin restorana müşterilerden bile sonra geldiğin oldu."
"Of offf tamam ya beni bırakın artık. Melek bugün maçın var. Hazır mısın?"
"Hazırım tabiki. Benden daha çok heyecanlısınız siz. Biraz sakin olun."
"Sen niye bu kadar sakinsin Melek. Sonuçta büyük yara alabilirsin. Seni öyle izlerken bile tüylerim diken diken oluyor."
"Bu yüzden maçlarıma gelmeni istemiyorum. Ayrıca geçen az daha annene ağzından laf kaçırıyordun. Bu yüzden sanki ben maça değil de başka bi yere gidiyormuşum gibi düşün."
"Bu akşam bende gelmek istiyorum."
"Hayır"
"Lütfen Melek valla anneme laf falan kaçırmam. Lütfen"
"Lafla ilgisi yok Ayça. Orası tekin yerler değil. Bu yüzden gelmeni istemiyorum. Orda sana bişey olursa annene ne hesap vericem ben. Hem ayrıca birileri yüzünden başkalarının başı ağrısın istemiyorum."
"Seni anlıyorum. Ama yanımda Mert olucak o korur beni. Bu kasları boşuna yapmadı heralde."diyerek Mertin kaslarını tuttu.
Kararsız kalmıştım. Onların başına bişey gelmesini istemiyordum. Mert yüzümdeki kararsız ifadeye baktı.
"Gelsin Melek. Ben onun yanında dururum. Bişey olmaz. Hem haklı ben bu kasları boşuna yapmadım. Bunları yaparken iki amacım vardı. Birincisi sevdiklerimi korumak. İkincisi ise  tabiki kızları etkilemek."dedi. Ne bekliyordum ki. Mertti işte. Gerizekalı.
"Durmuş insan gibi dinliyoruz. Salaksın oğlum sen. Harbi salak." İçeriye geçmek için hareketlenince Ayça beni durdurdu.
"Cumartesi akşamı Esra ve ailesi gelicek. Unuttuysan diye söyleyeyim dedim."
"Unutmadım. Zaten bi o eksikti. Sahi niye çağırdın sen onları?"
"Ne biliyim aniden çıkıverdi ağzımdan."
"Esra da gelicek değil mi?"diye utanarak soran Merte baktım.
"Esra zaten baş kahraman olduğu için gelicek. Sen niye sordun?" dedi Ayça sırıtarak. Sanırım Mert Esradan hoşlanmıştı. Esra güzel kızdı. Esra diyince aklıma kahverengi gözler geldi. Daha ismini bile bilmiyordum ama dün gece beni uyutmayan şeydi gözleri. Daha fazla düşünmeden Merte baktım.

"Yalnız sen ona 4-5 beden büyüksün. Yaşlısın yani." Dediğim şeyle Mertin yüzü düştü. Gerçekten üzülmüştü. Belkide hoşlantıdan fazlaydı hisleri.
"Ama üzülme yaşın bir önemi yok. Aşk engel tanımaz. O da senden hoşlanıyorsa her koşulda sana gelir."
"Ne üzülmesi? Ne hoşlanması? Yok öyle bişey"diyerek kıvırmaya başladı.
"Seviyorsan git konuş bence."diyerek son noktayı koydum. Aldığım poğaçaları yiyerek işe başladık. Müşterilerle  ilgilenirken gözüm Merte kaydı. Salak salak sırıtyordu. Sanırım Esrayı düşünüyordu. İçimden şeytan gülüşü yaparak gelen yeni müşterilere  menü verdim. Akşam için dinç olmalıydım. Bu yüzden kendimi çok yormamalıydım. Öğle molasında cebimdeki telefon titreme başladı. Telefonu çıkarıp baktığımda arayanın Esra olduğunu gördüm. Mert meraklanmış olacakki telefonuma bakmaya başladı.

"Açsana. Kim o?"
"Esra" Mertin 'Esra mı' diye sormasını duymazdan gelip telefonu açtım.
"Alo"
"Melek Abla ben Esra. Rahatsız etmedim değil mi?"
"Biliyorum telefona kaydetmiştim ve  hayır rahatsız etmedin şuan öğlen molasındayız."
"Tamam biz yarın akşam kesin geliyoruz. Onu haber vereyim dedim." Biz konuşurken Mert de dinliyordu.  Ve yüzünde sanki ninni dinleyen çocuklar gibi ifade vardı. Esrayla biraz daha konuştuk. Öğlen molası bitmişti.
"Esra kapatmak zorundayım. Mola bitti."
"Aa tamam meşgul ettim kusura bakma. Cumartesi akşamı görüşürüz. Ayça ablaya ve şey ıh Merte selam söyle."
"Tamam söylerim. Görüşürüz." Telefonu kapatır kapatmaz Mert sorularını sıralamaya başladı.
"Sonunu duyamadım. Ne dedi? Benim hakkımda bişey dedi mi? İyi mi kötü mü? Yoksa hiç..."
"Mert yeter bi sus. Sadece sana ve Ayça ya selam söyledi. Senin hakkında bişey söylemedi. Amaaaa...."
"Ne? Ama ne? Söylesene kızım."
"Ayça ya abla derken sana sadece Mert dedi. Bence buda bişey."diyerek kıkırdadım.
"Gerçekten mi? Yoksa benimle dalga mı geçiyorsun? "
"Hayır Mert dalga falan geçmiyorum. Neyse işe dönelim hadi." Aptal aptal sırıtarak Merte gülerek işime döndüm. Akşama doğru Ayça çalışmama izin vermedi. Yorulurmuşum ve dayak yermişim. Restoran boşalmıştı ve Ayçaların da  işi bitmişti. Kapıları kitleyerek araçlara bindik.

Siyah MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin