Bence Temporary Fix harika olabilir...
Kuş cıvıltıları daha önce kulağıma hiç bu kadar güzel gelmemişti. Ve daha öncehiç bu kadar huzurlu uyuduğumu hatırlamıyordum. Güneş ışığı ve etraftaki insan sesler bile beni rahatsız etmiyordu. Bilincim biraz daha yerine geldiğinde hemen yanımda uyuyan Niall ın kollarının beni kavramış olduğunu fark ettim. Sıkıca hemde. Ve bu açıklayamadığım bir şekilde harika hissettiriyordu. Karnımın üzerine olan eline yönelttim elini. Neden yaptığımı bilmiyordum. Yalnızca tenini hissetmek istemiştim.Ve elim eline temas ettiğinde ister istemez gülümsedim. Bir süre sonra Niall ın elinin de hareket ettiğini hissettim. Parmakları yavaşça parmaklarımın üzerinde dolandı. Avuç içlerimiz karşılıklı iken parmaklarını parmaklarımın arasına yerleştirmeye başladı yavaşça. Boynumun hemen arkasında soluğunu hissedebiliyordum ve bu beni ürpertmiyor değildi.
Ama neredeyse birbirine kenetlenmek üzere olan ellerimizin verdiği his beni ölesiye mutlu ediyordu. Ve birden koluma damayan birkaç damla su ile kaşlarımı çattım. Ardından bikaç damla daha damladı. Birkaç damla da yüzüme, anlıma.
Ve saniyeler içinde şiddetli bir yağmur indiğinde gözlerimi açtım. Hızla doldurdum. Uyuyor taklidi yapan ve bunu kesinlikle beceremeyen Niall a baktım. Gözlerimi devirdim. Cidden mi? Neden uyuyor taklidi yapıyordu ki?
"Niall! Niall uyan yağmur!"dedim yüksek sesle ve bir yandan da onu sarsarak. Niall panikle gözlerini 'açtı'. Ve benim gibi doğruldu. Dudaklarından bir "siktir" döküldükten hemen sonra ikimizde kasadan inip yorganlarımızı ve yastıklarımızı toplamaya çalıştık. Ama şiddetle yağmaya devam eden yağmur kaz tüyü olan yastık ve yorganları ağırlaştırmıştı. Yinede başardık.
"Onları kulübelere götüremeyiz. Sudan dolayı parkeler kavlar"dedim telaşla. Bu sırada daha fazla ıslanmamak için -ki sırıl sıklam olmuştum bile- yorganı başımın üzerinde tutuyordum. En azından ondan damlayan sular daha azdı.
"O halde barakaya asarız. Yağmur eninde sonunda dinecek"dedi Niall.
Beraber kulübelerin barakasına geçip yorganları astıktan sonra bir süre orada kalıp kurumaya karar vermiştik. Tanrım! Bana sarılıp elimi tutmuştu! Belki de bunu konuşmalıydık. Ya da konuşmamalıydık. Yani konuşmamız gereken bir şeydi ama benim buna cesaretim yoktu. Tabi mantıklı bir sebep bulana kadar bana sarılarak uymasının ve elimi tutmasının sebebini kendime sorup duracaktım ve büyük ihtimalle de kafayı yiyecektim.
"Şunlar bizimkiler mi?"diye sorarak bütün dikkatimi dağıttı Niall.
Bakmakta olduğu yere yönelttim bakışlarımı. Ve Zayn, Avery ve Louis in bu soğuğun altında göle girmiş olduklarını görünce gözlerimi pörtlettim.
Liam ve Harry ise göle atlamak için iskelede hazır bekliyorlardı. Tabi etrafta yağmurun altında kalmayıgöze almış onların çılgınlıklarını izleyen birkaç kişi vardı. Sırıttım.
"Hadi onlara katılalım"diye bir teklif sundu Niall ve bana açıkça yavru köpek yüzü yaptı. O yüz yüzünden burkulmuş kalbim ile iç çektim.
"Tamam ama üşütürsem sorumlusu sensin"dedim işaret parmağımı havaya kaldırarak. Bunu hiç sorun etmeyerek başını aşağı yukarı salladı. Ve beraber yağmurun altına tekrardan çıkmayı göze aldık. Düşünüyordum da baştaki kadar soğuk değildi artık.
Yağmuru severdim. Ben Londra da yaşıyordum sevmeme gibi bir şansım yoktu gerçi. Ama yağmur beni her zaman iyi hissettirmişti. annem eskiden, ölmeden önce bana yağmurla beraber bütün hüzünlerimizin aktığını söylerdi. Yağmurun altında ıslanmayı hiçbir zaman dert etmezdim çünkü bana hep annemi hatırlatırdı. Ama artık yağmurla ilgili yeni anılar bulmam gerektiğini düşünmeye başlamıştım. Nede olsa bu beni bir süre sonra hüzünlendirmeye başlayabilirdi.
"Selam çocuklar!"dediğimde hepsi dikkatlerini bize yöneltti. Onlara kocaman gülümsedim. Nasıl olmuştu bilmiyprum ama bu çocuklara çok çabuk kanım ısınmıştı. "Selam Angel!"dedi Avery ve Louis aynı anda neşeyle.
"Hey Liam. Ellerini çember yap. Atlayacağım."dediğimde Liam bana tek kaşını kaldırarak baktı. "Yapamazsın ki"
"Görürüz"dedim kararlılıkla. Ve Liam dik duran bir çember yaptığında geri bastım. Koşmaya başladım ve çemberin arasından geçip göle atlamak yerine onu ittim. Buna yarım akıllı biri bile kanmazdı. Harry bir kahkaha patlattı ve bizde ona katılarak Liam ın haline güldük.
"Buna kandığına inanmıyorum.."derken ve devam edecekken Niall birden beni kucakladı ve ben çığlık atarken bizde gölün dibini boyladık.
***
"Ondan hoşlanıyorsu değil mi?"diye sordu yanımda benimle beraber yürüyen Avery. Gölden çıkıp kurulanmıştık ve yağmur tamamen dinmişti. Kaşlarımı kaldırdım. "Kimden?"diye sordum sanki anlamamışım ayağına yatarak. Bana ilginç bir ifade ile baktı Avery.
"Hadi ama. Niall dan". Yutkundum. Çap bir sırıtma yerleştirdim yüzüme. "Peh tabi ki hayır"diyerek yalan söyledim.
Bunu sorması bile tuhaftı. Yani kızlar her zaman diğer kızların duygularını çözer, kolayca anlardı. Biz böyleydik. Ama şu var ki hoşlanıp hoşlanmadığımdan emin değildim. Henüz 16 yaşındaydım. Tam olarak aşık olmuş bile sayılmazdım. Hepsi küçük hoşlantılardı. Yani bilmiyordum. Ama bana ilginç duygular yaşattığı kesindi.
"Hakkında bir şey daha öğrendim Angel. Berbat bir yalancısın"dediğinde onun gibi kendime engel olamayarak hafifçe gülümsedim. Omuz silktim. "Tamam belki biraz hoşlanıyor olabilirim"diyerek dürüst davrandım. Evet yalan söyleyemeyen biriydim.
"Sanırım oda öyle". Duraksadım. Şey bu durumda ne yapılması gerektiğini bilmiyordum. Yani daha önce yalnızca bir kişiyle çıkmıştım ve o da sekizinci sınıftaykendi. Çok salakça bir şeydi. Ciddi, gerçek bir ilişki
nasıl yürürdü, bilmiyordum."Peki bu fikre nereden vardın?"diye sordum ona merakla. Bir yandan üşümemek için havluma daha da sarıldım. "Niall ı uzun zamandır hiç bu kadar mutlu görmemiştim. Ona baksana"dedi ve başıyla işaret ettiği yöne döndüm.
Saçlarını kurulamaya çalışan ve bir yandan çocuklarla konuşan ıslak vücutlu Niall dayanılmaz derecede seksi görünüyordu. Ve de oldukça mutlu. Yani belki de Avery haklıydı. Göz göze geldiğimizde gülümsedi. Ve bende tebessümümle karşılık verdim.
"Avery!"diye seslendiğinde kulübelerin yakınında olan Zayn bütün dikkatim dağılmıştı. "Hemen dönerim"dedi Avery ve Zayn e doğru koştu.
"Hey!"diye seslenen bu kez bana doğru yürümekte olan Liam oldu. Hemen yanında da Louis, Harry ve Niall. Ellerini çırptı Louis.
"Pekala. Öpücük zamanı. İlk hanginiz kalktı?"diye sorduğunda Niall a göz ucuyla baktım. Derin bir nefes alan Niall kendisinin kalktığını söyleyecekti ki atıldım.
"Aslına bakarsan yağmur yüzünden ikimizde aynı anda uyandık"
"Yani kimse Harry i öpmeyecek"dedi Niall zafer dolu bir tonla. Harry rahatlamış bir ifade ile sessizce "evet"dedi.
"Çocuklar."dedi yanımıza gelen Zayn. "İlk kalkan demiştik. İkinizde aynı anda kalktıysanız bence siz öpüşmelisiniz"
Sabrediiin asıl bölümlere geliyoruz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANGEL //horan + 18 {bitti}
Fanfic"Evet seni yatağımın kenarında soluğu kesilmiş görüyorum Arabamın arka koltuğunda, kafamın arkasında Sesini duyduğumda gülmeden edemiyorum Bu güzel bir ses, güzel bir ses Hey Angel, hey angel Gökyüzüne bakıyor musun?" Her Şarkının Bir Hikayesi Vardır