A DEAL

1.6K 59 32
                                        

"Benim olmaya ne dersin?"

Soluğumu tutmuştum. Oldukça yavaş bir şekilde geri çekilirken bana bi bakış attı. Yumuşak bir bakış. Ve ben neler olup bittiğini anlayamadan beni kucaklayıp aynı saniyede tezgaha  oturttu sertçe. Yutkundum. 'Onun olmak'. Tanrım bu kulağa çok hoş geliyordu.

Kendimi her an bayılacakmış gibi hissediyordum. Fena haldeydim. Dudakları hemen önündeydi ve ben kendimi onları öpmemek için zor tutuyordum. Ama onunla bir ilişkim olamayacağını biliyordum. Olmamalıydı. Bu kariyeri için iyi değildi.

Bunu ölesiye istesemde yapamazdım. Benim Niall ile çıkmam yalnızca insanların onun üzerine yürümesine sebep olurdu ve zaten grubta en çok üzerine gidilen kişi de oydu. Yani onu kibarca reddetmeliydim. Bir şeyler düşünmeden, oluruna bırakarak dudaklarımı açmıştım ki telefonumun çalması ile irkildim.

Tezgahta, hemen yanımızda olan telefona baktım. Ve arayanın Stella olduğunu görünce atıldım. "Bakmam lazım"diye mırıldanıp Niall ın herhangi bir şey demesini beklemeden açtım telefonu. Ve açar açmaz Stella sinirli tonu ile konuştu.

"Neredesin sen?!". Deri bir soluk verdim. "Affedersin Stella ben...beni idare edemez misin?"diye sordum. Çünkü açıklama yapamayacağımı biliyordum. Yapsam da bana inanmazdı ki. Ona daha önce hiç Niall dan bahsetmemiştim.

O an birden bire Niall ın dudaklarını boynumda hissetmem ile ürperdim. Öyle ki sanki bi hisse çok alışkınmışım gibi başımı geriye yatırırken ve parmaklarımı Niall ın saçları arasından geçirirken buldum kendimi. Ağzımdan minik bir 'ah' kaçmasına da engel olamamıştım.

"E-edebilirim ama sen...iyi misin?"diye sordu yeniden Stella çıkardığım sesin üzerine. Kendimi toparlamaya kalksam da Niall ın yeniden kondurduğu o uzun öpücük buna engel oluyordu. "E-evet ben...kapatmam lazım Stella"dedim ve ondan herhangi bir cevap beklemeden telefonu kapadım. Aynı anda istemeye istemeye Niall ın başını ittirdim.

"Niall, dur"dedim bir yandan. Ah tadını çıkaramamış olmam bir yana beni daha çok öpmesini istiyordum çünkü bu gerçekten inanılmazdı. Dört yılın ardından sonunda ona kavuşmuştum. Ve bunu en az onun kadar istiyordum ama yanlıştı. Yapamazdık.

"Bunu yapamayız"diyerek düşüncelerimi dile getirip onunla paylaştığımda gözlerini pörtletti şokla. "N-ne? Neden?"diye sordu doğal olarak anlam veremeyerek. Bütün bu olanları ancak idrak edebiliyordum zaten! Bana zaman vermeliydi! Öpücükler vererek kalbimi yerinden sökecekmişçesine çarptırması hiçbir işe yaramıyordu.

"Y-yani bu...bu kariyerin için tehlikeli biliyorsun. Biz çıkamayız"diye açıklamada bulundum. Omuzunu silkti. "Çıkmayalım. Yani nede olsa ikimizde birbirimize aşık falan değiliz değil mi?"diye sordu tereddütle. Evet sanırım az önce kalbime bir ok yemiştim. Tam on ikiden.

Aşık değiliz. Hissettiği şey bu muydu yani? Aşktan tamamen yoksun normal bir arkadaşlık mı? Dört yıl önce yaşadığımız o şeylerden sonra üstelik! Bu..agh çok tuhaf ve bir o kadar da can sıkıcıydı. Herşeyi yıkabileceği düşüncesini gözönünde bulundurarak ona hislerimi söylememeye karar verdim.

Ama yalan söyleyemeyecek kadar da çekingendim. İyi bir yalancı olmadığımı o da biliyordu nede olsa bu yüzden yalnızca başımı aşağı-yukarı sallayarak onayladım. Yüzünde hafif, öncekilerden çok daha farklı bir gülümseme oluşurken eli bacağıma ilerledi ve tuttu. Yeniden yutkundum.

"O halde bizde yalnızca bunu yapabiliriz değil mi?"dedi ve bunu yine fısıldayarak yaptı. Dudakları tekrar boynuma doğru gelirken ben alt dudağımı ısırdım. Ve dudaklarının temas ettiği farklı bir noktadan başlayarak alev aldım. Elektrik verilmiş gibi hissetmiştim kendimi. Bütün tüycüklerim diken diken olmuştu. Ama duraksayarak yeniden onu ittirdim.

Bu güzel, alışabileceğim bir fikir olsa da o kadar kolay değildi. B-ben Niall a aşık olmuş olmanın yanlış olduğunu biliyordum. Ama belki bu şey hislerimi engelleyebilirdi.

"B-bana kalırsa kurallar koymalıyız"dedim gözlerine bakarak. Tek kaşını kaldırıp dudağını büktü. "Pekala ne gibi?"

Aramızda bir tür...duygunun oluşmasını engellemek için belli başlı şeyleri aradan çıkarmalıydım. Böylece dert, tasa, kavgalar olamayacaktı. Beklentisiz ve koşulsuz bir yaşam.

"Mesela birbirimize yalan söylemeyeceğiz tamam mı? Yani zaten birbirimizi bu konuda yargılayacak bir ilişki yok aramızda"

"Tamam"dedi Niall ama fazla ikna olmuş bir biçimde söylememişti bunu. "Tamam umm...başka biri yok tamam mı? Yani fanteziler falan"

"Pekala"diyerek bunu da kabul etti Niall. "Kıskançlık da yok"

"Anlaştık". Hepsine bu kadar kolay bir biçimde razı olması beni sinir ediyordu açıkçası. Birine de hayır dese olmaz mıydı sanki? En azından biraz olsun beni...sevgili olarak görebileceğini gösterse. Bu fikir hoşuma gitmiyor değildi yalnızca aramızda farklı bir ilişki olmasını da istiyordum. Sadece sinir olması içi hepsini sıralamaya başladım.

"Karışık kaset yapmak yok. Giyinik bir şekilde sarılarak yatakta uyumak yok. Bağlılık yok. Özlediğini söylemek yok. Beraber kahvaltı yapmak yok. Yapışık lakaplar yok."

"Ben 'bebeğim' ve 'babacık' ın güzel olabileceğini düşünmüştüm"dedi Niall gülerek. Kollarımı göğsünde doladıktan hemen sonra Göz devirdim. "Hadi"diye itiraz etti.

"Sana babacık falan demem"diye karşı çıktım ona. Bu çok...tuhaf olurdu. Yani bir fantezide normaldi ama iş arkadaşlarından birine bütün grup babacık dediğinde senin birine daha demenle değişiyordu. O lakap Liam a aitti ve eğer Niall a 'babacık' dersem Liam a bir daha demeyeceğimi çünkü tiksineceğimi ve ya fesat düşüncelere dalacağımı biliyordum.

"Tamam en azından ben bebeğim diyim"

"Püfff pekala"dedim sanki isteksizmişim gibi. "ve seni seviyorum demek yok. En önemlisi de bu"

Derin bir nefes aldı ve soluğunu sesli bir şekilde de verdi. Tanrım son maddeye itiraz etmesi için canımı bile verirdim ama o kabul etmeyi seçmişti.

"Pekala."dedi kendinden emin ve halinden memnun bir şekilde. "Ah ve öpüşmekte yok"demeye karar verip bunu yapmıştım. Çünkü biliyordum ki dudaklarımız temas ettiği an pes eder ve bütün kuralları çiğnerdim.

Gözlerini kısarak bana baktı. Bu iyiye işaret miydi acaba? Uzun süren ve oldukça rahatsız edici bir hal almaya başlamış olan sessizliği bozdum.

"Bir sorun mu var?". Bu kez sinsi bir bakış atmayı tercih etti. "Hayır. Senin için?"

Dudaklarımı büzüp başımı iki yana sallayarak kesinlikle yalan söyledim. Ama..bunu başarabilirdim değil mi? Yani en azından onu tümüyle kaybetmemiş olacaktım.

"Peki ya birimiz aşık olursa, o zaman ne yapacağız?"diye sordu yalnızca. Omuz silktim. "Diğerine söyler ve bunu bırakırız. Bu yüzden cazibeme dayanmaya çalışsan iyi olur İrlandalı"diyerek işi şakaya vurdum çünkü Niall hislerimi anlayabilecek kadar iyi tanıyordu beni. Sanırım.

"Tamam ve son bir soru, bakire misin?". Duraksadım. Bunu beklemiyordum. Ah ona evet diyemeyecek kadar gururulu ama bir yandanda hayır diyemeyecek kadar aşıktım. Gözlerimi kaçırdım.

"Bu soruya cevap vermeyeceğim"dedim kaçmaya çalışarak. Elbette ki bakire olduğumu anlado ve lanet olsun ki aşırı seksi olan bir kahkaha attı. Gözlerimi devirdim.

"Bu düşündüğümden daha zevkli olacak"dedi gülmeye devam ederken ve ben ikinci kez gözlerimi devirdim. Boğazını temizleyip ciddileşmeye çalıştı. Bir elini bana uzatırken diğer elini de sırtına koydu ve sanki beni dansa kaldırırmışçasına sordu.

"Başlamaya ne dersiniz bayan?"

ANGEL //horan + 18 {bitti}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin