"Evet seni yatağımın kenarında soluğu kesilmiş görüyorum
Arabamın arka koltuğunda, kafamın arkasında
Sesini duyduğumda gülmeden edemiyorum
Bu güzel bir ses, güzel bir ses
Hey Angel, hey angel
Gökyüzüne bakıyor musun?"
Her Şarkının Bir Hikayesi Vardır
Yine multideki şarkıyla okumanızı öneririm. Bana güvenin gençler.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Bu yanlış"dedi yeniden Niall. Gözlerimi devirdim. Harry gideli iki dakika olmuştu ve o iki dakikada aynı şeyi bana yüzlerce kere söylemişti. İç çektim.
"Nedenmiş?"diye sordum ona. Sanırım planım işe yarıyordu. Yani sanırım Niall beni yavaş yavaş kıskanmaya başlamıştı. Aksi halde Harold ın ailesine sevgiliymişiz gibi rol yapmamın ne sakıncası vardı ki sanki?
Merdivenleri çıkmaya başladım. Akşam için hazırlanacaktım. Ve Niall da peşimdeydi.
"Eğer medyaya yakalanırsanız neler olacağını biliyorsun"
Açıkçası bu konuya hakim değildim. Nede olsa medyada dört yıldır takip ettiğim şeyler yalnızca onlardan ibaretti. Bir süre sonra kendimi Stalker gibi hissetmeye başlamıştım açıkçası.
"Hayır bilmiyorum"diyerek dürüstçe cevap verdim ona. Ve dışarıya bıkkın, derin bir nefes verdiğini duydum. "Bir daha kimseyle çıkma şansın olmaz. Üzerine yürürler. Angel yapma"dedi yeniden.
Banyonun kapısının önünde durdum. Ona döndüm. Bu dedikleri...olanak şeylerdi ama alt tarafı onunla bir gece beraber olacaktım. Kimsenin bizi görmeyeceğinden, sorun çıkmayacağından emindim. Bu konuda Harry e güveniyordum. Başımı yan yatırdım.
"Pekala Niall, eğer benimle banyoya girmek istemiyorsan kapının dışında durup bana bunun yanlış olduğunu söylemeye devam edebilirsin"dedim sinsiliğimi ona belli etmemeye çalışarak. Gözlerini kıstı ve kaşlarını çattı.
"Zayıf noktamı biliyor olman beni delirtiyor"dediğinde güldüm ve onu tişörtünden tutup banyoya çektim. Güldü ve küveti doldurmak için musluğu açtı.
"Sence buna zamanımız var mı?"diye sordum ona. Dudak büktü. "Altıda geleceğini söyledi ve saat daha dört buçuk"
Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı aşağı yukarı salladım. Niall suyun ısısının uygun olduğundan emin olduktan sonra küveti dolmaya bıraktı. Ve bana doğru yaklaşıp bulizimin üzerinden ellerimi vücudumda dolaştırmaya başladı. Bir yandan da öyle güzel gülümsüyordu ki Londra da bile güneş açtırırdı. Baygın baygın bakarken gözlerine bulizimi sıyırdı. Ve aradan otuz saniye geçmeden bütün giysilerimden kurtulmamı sağladı. Nasıl olduğunu anlayamamıştım bile.
Kendi üzerindekileri de hızla çıkardıktan sonra, dolmuş küvete girdi. Uzattığı elini tutup ona katıldım. Oturdu. Ne yapacağımı bilememiştim. Ama o beni aydınlatmaya karar vererek:
"Otur ve bana yaslan"dedi. Yutkundum. Dediğini yaptım. Bacaklarının arasına oturdum ve ona yaslandım. Başımı omuzuna koydum. Tanrım teninin tenime temasını hissetmek bile o kadar mükemmel bir duyguydu ki.
"Rahat mısın?"diye sordu her zaman çok yumuşak olan güzel sesiyle. Nedenini bilmediğim bir şekilde kendimi yanında aşırı derecede heyecanlı hissediyordum ve bunun sebebiyle de kekeledim.
