O gün gecenin karanlığı etrafı kapladığında vadiden hızla birşey geçti. Geçen şeyin olusturduğu rüzgarın sesiyle uyanan genç bir kız vardı. Korkuyla pencereye yaklaştı. Gördüğü rüyanın etkisinden hala çıkamamıştı.
Gece sakin gorünüyordu. Ancak hala korkuyordu. Korkmakta hakliydi. Kasabada anormal olaylar baş gösteriyordu. Kısa zaman önce 8 kisi hicbir iz birakmadan kaybolmuş. 3 kisi kanlar içinde vadide bulunmuştu. Sanki buradaki insanlar gitmiş yerlerine onlarin görünüşüne sahip başka insanlar gelmişti. İnsanlar içinde kötü bir ruh dolaşıyordu. Kasaba lanetlenmişti. Ve Lanet kendini gösteriyordu. Asırlar once yazilan kaderini yaşıyordu. Genç kız kalktı. Adı Kathleen'di ancak yoklama dışında herkes ona Katy derdi. Her zaman tehlikeli bir maceraya atılıp kahraman olmayı isterdi. Büyük yeşil gözleri ve simsiyah saçları vardı. 15 yaşında tek çocuktu. Annesinin bir tanesi ,babasının gözdesiydi. Fakat onun için endişeleniyorlardı. Kasabada bir sürü insan kaybolmuştu. Ayrıca bir macera arıyan Katy başına iş açabilirdi. Ee dikkatli olmalılardı. Kızının kalktiğini goren anne yanına gitti.
- İyi misin tatlım eğer istersen yanında kalabilirim.
- Teşekkürler anne. Ama artık çocuk degilim değil mi? Sanırım bununla baş edebilirim.
-Nasıl istersen. İyi geceler.
-İyi geceler.
------------------------------------------------------
Ertesi gün güneş doğarken kalktı Katy. Hazırlanıp sessizce bahçeye indi. Yanına Koton'u almak istiyordu. Köpeği Koton onu korur ayrıca arkadaş olurdu. Katy'nin geldiğini goren köpek etrafında dönmeye başladı.
-Şşş sessiz ol Koton bütün evi ayağa kaldırdın. Bu gidişle başlamadan bitecek maceramız. Hadi bakalım hedefimiz vadinin yanındaki göl!
Vadinin diğer tarafında ise korkunç bir orman vardı. Katy orada hep gizemli bir şeyler olduğunu düşünürdü. Ancak ailesi şimdiye kadar ona izin vermemişlerdi. Buna çok ısrar etmemişti. Çünkü o da bu ormandan pek haz etmiyordu. Göle ulaştıklarında oturup bir taşa soluklandı. Bir ses duyduğunda korktu. Ancak sesin geldiği yönden bir tavşan çıkınca rahatlayabildi.
-Ah küçük yaramaz korkuttun beni. Sanırim yeteri kadar dinlendik. Haydi maş maş!
Patikayı takip ederek yollarına devam ettiler. Etrafta ayak seslerinden başka ses yoktu. Her şey yolundaydı. Ancak Koton huzursuzlanmıştı. Kulaklarını dikiyor,kesik kesik uluyordu. Sonra bir anda durdu ve ters yöne koşmaya başladı. Arada durup arkasına dönüyor ve hala yerinden kıpırdamamış olan Katy'e doğru havlıyordu. Ne olduğunu anlamayan Katy kendine gelip Koton'un peşinden koşmaya başladı. Uzunca bir süre koştuktan sonra Katy Koton'u durdurdu.
-Bu kadar yeter Koton. Bizi nereye getirdin böyle? Hem ne oldu orada?
Koton bu sorulara kısa havlamalarla karşılık verdi.
Katy Koton'nun durup dururken huzursuzlanmayacağını biliyordu. Bir şeyler hissetmiş olmaliydi. O bunları düşünürken Koton yerde toprağı kazıyordu. Bir ara Katy'nin paçasını çekiştirdi.
-Ne yapıyorsun Koton? Şimdi oyun zamanı değil. Bir dakika o da ne?
Eğilip yerde parildayan taşi aldi. Bu neredeyse bozuk para büyüklüğünde kan kırmızısı bir taştı. Arkeleojiden iyi anlamasa da şimdiye dek bu bölgede böyle bir taş görmemişti Kathleen. Nereden gelmişti bu boyle? Burada ne işi vardi?Tüm bu bilinmezliklerin dışında taşı gizemli kılan şey rengiydi. Kırmızısı size huzursuz hissettiriyordu. Kana rahatsız edecek derecede çok benziyordu. Tüm bunlari düşürken yakında bir yerde
adını duydu. Ailesini onu arıyor olmalıydı koşarak annesinin yanına gitti.
-İnanmıyorum Katy! Nerelerdeydin? Neden haber vermedin? Babanla sana çok kızdık . Bunun için ceza alacaksın.
-Ama anne söyleseydim asla izin vermezdin ki!
-Sanırım bunları evde konuşsak daha iyi olur Angelica. Burası pek hoş değil.
Eve vardıklarında kapıya bırakılmış bir not vardı.
"Sayın James FLORS gölde bulunan bir cesetten dolayı kaymakamlıkta bir toplantı yapılacaktır. Hemen gelmeniz rica edilir."
-Aman Tanrım!
-Ne oldu James?
- Bir saldırı daha olmuş. Gölün oralarda bir ceset bulmuşlar.Hemen gitmem lazım. Sen ne yapacağını biliyorsun. Güvende olduğunuzdan emin olun.
Babası gittikten sonra Katy konuşmaya başladı;
-Anne ben oradaydım. Yani Koton koşmasaydı. Bu olamaz...
- Sakinleş Katy ve düzgünce anlat.
Katy tüm olanlari anlatti. Ancak tastan soz etmedi. İçinden bir ses taştan bahsetmemesinin daha iyi olduğunu söylüyordu.
-Hepsi bu mu? Atladığın bir şey yok değil mi Katy?
Olumsuz anlamda başını salladı Katy. Annesi koşarak tüm camları ve kapıyı kapattı. Sonra sanki kendi kendine konuşur gibi:
- Olabilir mi acaba? Doğru olabilir mi?Yine de tedbir tedbirdir. Bunlar yeterli olmaz.
En sonda Katy'E döndü.
- Tatlım çantanı hazırla. Yer odasına ineceğiz.
Ne olduğunu anlamasada Katy olayın ciddiyetini fark etmişti. Ailesi yer odasını çok önemli bir durum olduğunda açarlardı. Durum sandığından da ciddiydi. Annesine baktı. Annesi ona sarılmış bir şeyler mırıldanıyordu.Evet arkadaşlar bu benim ilk kitabım ve ilk bölüm baya kısa oldu biliyorum ancak ben bu hikayeyi cok once yazmistim o yuzden seri bir şekilde devam edeceğiz. Yazim hatalarimi affedin. Acemiyiz sonuçta :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Prensesi 1- Vahşet Tacı
VampireSakin ve güzel bir hayatı olan KATHLEEN hep heyecanlı ve tehlikeli bir macera hayal eder. Böyle bir macerada kahraman olmak ister. Ne yazik ki hayalleri gerçek olur. Ancak başından geçen olaylar ve verdiği onca kayıptan sonra bunu yapıp yapamayacağı...