Arkadaşlar genelde bölüm başında yazar notu yazmam ancak bu bölümde benim yazarken dinlediğim ADELE- Set Fire To The Rain şarkısını dinlemenizi onermek istedim. Arada böyle yapmayı düşünüyorum.
İyi okumalar!Arabaya binip James'ın arkasindan hastaneye doğru yola çiktilar.
James hasteneye ulaşır ulaşmaz koşarak Angelica'nin odasina gitti. Ancak oda o kadar kalabalikti ki ne olduğunu anlamadı. Onu fark eden hemşireler odadan çıkarttı. Baş hekimin odasına gitti.James korkmuş, endişeli ve üzüntülü bir şekilde koltuğa çoktü. İlk konuşan başhekim oldu.
—Aslına bakarsanız buraya ilk getirildiği günden beri hiç bir değişiklik gözlemliyemedik hastada. Ancak bugün birden kalp atışı hizlandi. Ve aniden durdu. Hastanemizin tüm doktorları bu seçkin hastamız için seferber oluyor gördüğünüz gibi. Umarım onu geri döndürebiliriz.
James tam cevap verecekken içeri bir doktor girdi.
—Üzgünüm bayım. Onu kurtaramadık.
Duyduklarını sindiremiyordu James, inanmak istemiyordu. Kötü bir rüya olmalıydı bu. En kötü kabusu.
Birazdan tatlı sesiyle güzel Angelica onu kurtaracakti tüm bunlardan. Buna inanarak kapattı gözlerini. Derin bir nefes aldı. Hayir! Tum bunlar gerçek olamazdi. Gözlerini açmak istemiyordu. Olmasın istediği hayalin gerçekleşmeyeceğini görmek istemiyordu. Aradan belli bir zaman geçtiğinde gözlerini açti. Tam ağzını açıp konuşacakken dehşetengiz bir çığlık duyuldu. Karısının kaldığı olduğu odadan korku dolu bağırışlar geliyordu.
İçinden geçen düşüncelerin gerçek olmamasını dileyerek başhekimin ile odaya yöneldi. Dondu. Gördüğü manzara karşısında koşarak kaçmak istiyor ancak yerinden kıpırdayamıyordu. Kendini toparlamaya çalırken tepeden bir şey başhekimin üstüne atladı. Boğumaya başladılar. Çıgğliklar atıyordu başhekim. Belli bir süre sonra korku dolu çığlıkların yerini hırıltılar aldi sonra da sessizlik. Beyni durmuştu sanki. Ne yapacağını bilmiyordu James. Düşünemiyor, kalbi kederden sıkışıyordu. Ceset ve kan dolu odadan kaçmaya yeltelendi sonunda ama sonra onu gördü . Uzun siyah saçları, kar beyazı teni, kan akan kırmızı dudakları ve eski orman yeşili gözlerine hiç benzemeyen açlık, öfke ve tanimlayamadiğı başka duygularla parlayan sarı gözleriyle karısını; Angelica'yı. Ne kaçtı ne de saldırdi vampir. Sadece gözlerine baktı James'ın. Eskiden ona aşkla bakan ela gözlere baktı sarı gözleriyle. Daha sonra sanki bir rüyadan uyanmış gibi irkildi. Pencereye yöneldi ve gecenin karanlığında kayboldu. Öylece kalakaldı James. Gözyaşları gözlerinden akarken boş boş parıldayan aya baktı,bakti ve bakti...Merhaba arkadaşlar biliyorum bu bölüm acayip kısa ancak bunu bir bölüm olarak düşünmeyin. Sadece beni oldukça etkileyen bir sahne. Bundan sonra bölümler en az 700 kelime olacak. Ayrica dun kapak yaparken tesekkur ettigim arkadasim ervanin nick name'sini yanliş yazmisim :)))))). Dogrusu @ervaobrien24 olmaliydi. Pardon canim. Yani bilirsin beni. Böyle akilim hep bir karış havada! Neyse cok konustum. Votelemeyi unutmayin. Hoşcakalın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Prensesi 1- Vahşet Tacı
VampirosSakin ve güzel bir hayatı olan KATHLEEN hep heyecanlı ve tehlikeli bir macera hayal eder. Böyle bir macerada kahraman olmak ister. Ne yazik ki hayalleri gerçek olur. Ancak başından geçen olaylar ve verdiği onca kayıptan sonra bunu yapıp yapamayacağı...