"Ne yapacağız şimdi?" dedi Heraklion
"Bilmiyorum" dedi Mattheus
"İkzuhïïl"
"O ne alaka şimdi?"
"Sonbahar ovasında anıtı var"
"Eee?"
"İnsanlar deşifre ediyor."
"Öldür o zaman"
"Öldürdüm bile. Bir büyücüydü"
"O anıtları kaldırmalıyız. Bu gece"
"Olur"
Gece olmuştu. Matt ve Hera Sonbahar ovasına gelmişlerdi anıtlara giderken birisini gördüler.
"Kim bu?" dedi Heraklion
"Bilmiyorum.. Öldürelim" dedi Mattheus
Yanına gidip kılıçlarını çektiler.
"Kimsiniz siz?" Okgu'ydu orda duran adam
"Biz urvayız."
Okgu bir an şok oldu, sustu.
"Ne istiyorsunuz?" dedi Okgu
"Anıtları alacağız. Ve ölmelisin"
"İkisine de izin veremem" dedi Okgu kararlı bir şekilde.
"İzin istemedik"
Okgu yavaşça kılıcını çekti. Ayın ışığında parlıyordu. Uzun bir kılıçtı, çift eliyle yukarıda tutuyordu.
"O anıtların devamını deşifre etmeden hiçbiryere gitmeyecekler"
"Demek deşifre ettiğin kısımlar var?"
"Evet"
"Öyleyse ölmene bir sebep daha geldi"
"Başlayalım" dedi Okgu
Matt ve Hera üstüne saldırdılar. Kılıçları çarpışırken çıkan ses kulakları acıtıyordu.
Okgu ikisini de idare edebiliyordu. Buna şaşırmışlardı.Okgu urvaları kılıcıyla itti ve sonra bir hamleyle saldırıp Heraklionun kolunu kesti.
O an Mattheus yandan saldırdı ama Okgu hızlıydı. Eğilip alttan doğru kılıcını Mattheus un karnına geçirdi. Heraklion ise tek koluyla Okguya saldırmaya devam edecekken Okgudan bir tekme yedi."Çok iyi bir savaşçısın.." dedi Mattheus nefes nefese kalmış ve yarasından dolayı bitkin bir şekilde.
"Olabilir. Siz iyi değilsiniz. Daha çok.. Utanç verici.." diye cevap verdi Okgu.
"Komiksin he? Kolumu özleyeceğim.." dedi Heraklion.
"Adın ne senin?" dedi Matt
"Okgu.. Okgu Grauwolf"
"Okgu.. O..O! Sen 'O'sun!!"
"O?"
"Heraklion.. Eve gidiyoruz.. Hedefimize ulaşamadık.. Ama başka bir şey bulduk en azından."
"Tamam"
"Hiçbir yere gitmiyorsunuz. Sizinle işim bitmedi." Okgu sinirliydi
"Görüşeceğiz.. Deşifre olayına devam etmemeni öneririm.. Orda yazanları bilmek istemiyorsun."
"DURUN!!!!!"
Dinlemediler. Okgu oracıkta yalnız kalmıştı.
Urvalar yaralarını iyileştiriyordu. Mattheus şoktaydı.
"O Okgu anlamına geliyormuş." dedi Hera
"Evet" dedi Matt
"Çok iyi bir dövüşçü"
"Eğer Usanın gücünü keşfederse.."
"Yenemeyiz.."
"Zaten yenemedik.. Gördün.."
"..."
Mattheus un yaraları hemen iyileşsede Heraklion kolunu geri getiremeyecekti.
Okgu ikisini de tek bir darbe almadan kolayca yenmişti. Bu urvalar için çok utanç vericiydi. Eğer urva halkı yöneticilerin bir insana karşı yenilgiye uğradığını öğrenirse kötü olaylar olurdu..--- --- ---
"Ne olacak şimdi ??" dedi Heraklion
"Bilmiyorum"
"Okgu yu öldüremeyiz yani o gücü unut. Alamazsın""Biliyorum"
"O zaman onu arkadaş olarak almalıyız."
"Öyle"
"Halka açıklamalıyız"
"Sen içeride kal. Kolunu görmesinler"
"Tamam"
Mattheus açıklama yapmak için halkı toplattırdı
"Halkım! Bugün insanların huzuruna gittim ve konuştum." Matt yalan söylemek zorundaydı "Usan a karşı savaşa giriyoruz."
"Sen utanç verici pislik bir yöneticisin!!!!" bağıran halktan Yiran adlı bir urvaydı.
"Getirin onu buraya"
Yiranı boğazından tutup havaya kaldırdı. Sonra yerden 2 metre civarında havaya uçtu ve gırtlağını patlayasaya sert sıktı. Her yeri kan olmuştu ve sert bir şekilde elindeki cansız bedeni yere vurdu.
"Daha isyan etmek isteyen kaldımı?" dedi Mattheus "Yokmu? Götürün bunu burdan.."
--- --- ---
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grauwolf
FantasyWolfsklippe Kalesinin Lordu olan Roderick ll.'nin Kral Usan'a karşı ettiği bağımsızlık isyanı Averia kıtasını savaş içerisine sokar. Bu savaşla büyüyüp 19 yaşına gelen Okgu çocukluğundan beri askeri eğitim almıştır ve babası Roderick onu Sonbahar ov...