Gözlerimi açsam da yorgun bedenimi yatakdan kaldıramıyordum. Bugün evdekilere taşınmamı söylemem gerekliydi. Zorlukla yatakdan kalktım ve dolabın arkasından büyük bir kutu çıkardım. Burada kıyafetlerim haricinde pek eşyam olduğu sayılmazdı. Zaten yeni evdimde yeni bir dolap ve yatak beni bekliyordu. Kutuyu eşyalarımla doldurmaya başladım. Kıyafetleri de valizlere..
Odamdan çıkıp salona geçtim herkesi de oraya çağırdım. Hızla konuşmaya geçip bitirmek istiyordum. Çünkü bu haber sonrası Jimin'den büyük bir azar ve evdekilerin beni vazgeçirme faslına geçecektik.
-yaklaşık 5 aydır sizinleyim ve bu sürede bana aile olduğunuz için teşekkür ederim. Her konuda yanımda oldunuz ve beni sevdiniz ama artık bu evden ayrılıyorum bir kaç sokak ötede bir ev arkadaşı buldum buraya çok yakın hiçbirşey değişmeyecek sadece uyuduğum yer değişmiş olacak yine sizinle olacağım.
Tek nefesde hepsini anlattım. Hepsi gitemem için birşeyler söylerken Jimin konuşmuyordu. Digerleriyle sarıldım göz yaşlarımı tutmaya çalışıyordum ve bu gözlerimi acıtıyordu.
- Ah birşey değişmeyecek dedim. Lütfen şimdi birkaç eşyamı oraya taşımam gerek kim bana yardım edecek kutum fazla ağır.
Zorlukla gülümsedim. Tae ve Kook bana yardım edecekti. Odama geçip kutuyu kapıya doğru sürüklerken. Jimin hizla kutuyu aldı ve diziyle destekleyip dışarı çıktı. Bende arkasından hızlı adımlarla çıktım.
-Nerde şu benden habersiz tuttuğun ev.
-Parkın arkasındaki sokakda.
Hızlı adımlarla yürüyordu. Ona yetişmek için bende hızla yürüdüm.
-Kızmakta haklısın ama daha fazla Yoongi'ye yük olamam hem ev çok yakın. Lütfen böyle yapma hm.
-Yine de söylemem gerekirdi.
Eve çok yaklaşmıştık. Apartmanın önündeki merdivenlere kutuları bıraktı.
-Bunu yapma eve geri dön.
Ses tonu kısık ve yumuşaktı. Böyle diyince içim parçalamıyordu. Herşeyden vazgeçmek geliyor..
-Lütfen beni biraz anla.. Hem daha rahat olucak. Evde gizlenmek zorunda kalmayacağız.
Başını geriye atıp derin bir çekti. Sıkıca sarıldım ve dudaklarına kaçamak bir öpücük bıraktım. Kucağına alıp arkasındaki duvara yasladı. Öpücüklerini kısaltarak geri çekildi.
-Bu habersiz gidişin için seni cezalandıracağım.
-Affetin mi hm. Afettin değil mi?
Gözlerim kocaman açılmış ve gülümsüyordüm. O da dudaklarını ısırarak gülümsedi.-Henüz değil.
Göğsüne yavaşça vurdum. Duvarla arasında kaldığım yerden çıktım ve kutuları sürükleyip el salladım.
-Hadi git seni birkaç saat sonra beni almam için ararım.
Başıyla onaylayıp kapsolunu başına geçirdi ve gitti.
Kutuları asansöre sürüklerken Sehun arkamdan girip hızla kaldırmıştı.
-Sevgilin mi?
İrkilmiştim ve şaşkınlıkla ona baktım.
-Öpüstüğün çocuk diyorum sevgilin mi yoksa kutularını taşıdığı için ödüllendirdin mi.
Ne kadar cüretkar konuşuyordu. Bizi görmüş olması utandırsa da ikinci düşüncesi kötü hissetirmişti.
-Seni ilgilendireceğini sanmıyorum.
Kutularımı odaya sürükledim. Min'i selamladım ve odaya çağırdım. Çoktan yatak ve dolap gelmişti birde masa.. Onunla odada hem sohbet edip bir yandam da yerleştiriyorduk.-Ne zaman geliceksin. İlk gün parti yapalım hatta sen ve ben hm.
-(gülümsedim) Yarın tamamiyle geleceğim.
Ellerini çırptı ve yardım etmeye devam etti. Birkaç saat sonra oda tamamen dolmuştu. Min'e sarıldım. Onun gibi bir ev arkadaşım olduğu için şanslıydım.Işlerim bitince Jimin'i aradım ama telefonu kapalıydı.
-Herşey için teşekürler Min-ah yarın görüşürüz.
-Bu saate tek başına gitme,Sehun Jia ya eşlik et.
Başıyla onayladı ve önden çıktı. Yol boyunca da hiç konuşmamıştı. Eve yaklaşınca teşekkür ettim ve kapıya yöneldim.
-Heey!
Arkamı dönüp şaşkınca ona baktım
-Birşey unutmadın mı?
-Imm sanırım hayır teşekkür ettim ve şimdi eve gitmek gerek.
Bana yaklaşıp sertçe duvara yasladı.-Kutu taşıyan çocuğa ödülünü verdin o kadar yol yürüdüm ah cidden bu güzel bacaklarım çok yoruldu şimdi beni de ödüllendirmen gerek.
Yüzüme daha çok yaklaşıyordu. Onu ittip hemen eve girdim.
Ne derdi var benimle.. Tanrım cidden gün geçtikçe daha bir gıcık olmaya başlıyor.