Medyadaki Efe.
Araba durunca takım elbiseli adam gelerek kapıyı açtı.
"Teşekkür ederim."
"Bir şey değil Kumsal Hanım."
"Sen benim adımı biliyorsun ama ben senin ismini bilmiyorum."
"Mert." diyerek sırıttı.
"Memnun oldum Mert."
"Bende Kumsal Hanım."
"Kumsal Hanım değil Kumsal."
"Pekala Kumsal." gülerek eve doğru ilerledim. Ev dediğime bakmayın saray gibi mübarek. Bu evde acaba neden dolu siyah takım elbiseli adam var. Düşüncelerimden sıyrılarak zile basarak beklemeye başladım. Kapıyı yaşlı bir tonton teyze açtı.
"Buyur kızım."
"Babama bakmıştım teyzecim."
"Gel kızım geç içeri." diyerek kapıdan çekildi. İçeri geçtim. Tonton teyzeye dönerek,
"Teyzecim babam nerde?"
"Üst kat sağdan ikinci kapı kızım."
"Saol teyzecim." diyerek merdivenlerden çıkmaya başladım. Tarif ettiği odanın kapısını sessizce açarak arkadan babamın gözünü kapattım.
"Ben kimimm?"
"Benim küçük meleğim." diyerek arkasını dönerek sarıldı. Ben de ona özlemle sarıldım.
"Kocaman olmuşsun." diyerek daha sıkı sarıldı. Babamı çok özlemiştim.
"Bu akşam iftara kalır mısın meleğim seni çok özledim."
"Tabiiki. Benim seninle konuşmam gereken bir konu var aslında."
"Konuşuruz kızım. Sen aşşağıya in ben geliyorum."
Odadan çıkarak aşşağıya indim ve koltuklara kendimi attım. Beş dakika sonra babam aşşağıya indi.
"Gel bakalım. Konuşalım senle." diyerek beni kendine çekti.
"Anlat bakalım." soru soran gözlerle bana bakıyordu.
"Annem hangi sebepten dolayısıyla senle görüşmemi istemiyor. Beni buraya göndermiyecekti fakat kavga çıkartarak geldim buraya. O arabaya binersen bir daha gelme bu eve dedi. Benim kalacak bir yerim yok. Sen de kalabilir miyim?"
"Tabiki saçmalama bende kalmayıp kimde kalacaksın. Annen olucak o kadın bizim görüşmemizi engelleyemeyecek. Bu arada akşam misafirimiz var."
"Babacım yemekleri ben yapabilir miyim?"
"Yap meleğim. Elinin tadına bakayım ben de." kıkırdayarak babama daha sıkı sarıldım. Üç senedir telefon görüşmeleri hariç görüşmemiştik.
"Bu arada iftara kaç kişi geliyor?"
"Bizle birlikte altı kişi meleğim."
"Tamam o zaman ben mutfağa gidiyorum."
"Zehirleme bizi." diyerek arkamdan kahkaha attı. Mutfağa giderek ne yapsam diye düşündüm bulmuştum.
Mercimek çorbası
Yaprak sarması
Fırında patates,köfte ve tavuk
Pirinç pilavı
Islak kek
Puding
Ellerimi yıkayarak işe koyuldum.
*********************************************************************
Sonunda yemekler bitince içerdeki koltuklara kendimi attım. Çok yorulmuştum. Babam aşşağıya takım elbise ile gelmişti. Galiba gelecek misafirler babam için önemliydi.
"Kızım üst kattan soldan 3. Kapı senin odan. Dolabın içinde kıyafetler var. İstersen üstünü değiştir."
"Bende tam sana soracaktım baba." diyerek odama çıktım. Odanın içinde bir kapı daha vardı. Açtığımda banyo idi. Hemen girerek hızlı bir duş aldım. Dolabımın karşısına geçerek kıyafetlere baktım.En sonunda siyah sıfır kollu bir badi. Kırmızı şifon tüllü bir etek ve topuğu mantar olan siyah topuklu ayakkabı giydim. Aynanın karşısına geçerek kırmızı rujumu sürdüm. Saçımı kendi haline bıraktım. Çilekli parfümümüde sıkarak aşşağıya indim.
Mutfağa geçerek masayı da hazırladım ve içeri geçtim. Oruç tuttuğum için dudağımı yalamamaya çalışıyordum. Kapı çalınca giderek açtım. İlk başta babam yaşında bir adam ve kadın vardı. Bir tane benim yaşlarında iri yapılı yakışıklı oğlan vardı ve karşımda Efe vardı. Şaşkınlıkla ve güler yüzle
"Hoşgeldiniz." dedim. Kadın cana yakın bir şekilde bana sarıldı.
"Ay! Ahmet'in kızı sen misin?"
"Evet." diyerek sarılmasına karşılık verdim. Benden ayrılarak kocası sandığım adama döndü.
"Şu kızın masumluğuna ve güzelliğine bak! Maşallah. Kızım sevgilin var mı senin?"
Efe ve abisi sandığım sert adam bana döndü. Efe'nin kardeşi mi vardı?
"Şimdilik yok teyzecim. Bu arada ayakta kaldınız buyrun geçin içeri." diyerek salona girmelerini sağladım.
Efeye giderek sarıldım.
"Hoşgeldin Efe."
"Hoş bulduk güzellik." diyerek yanağımdan öptü. Ona gülümseyerek baktım. Biz öyle bakışırken sert ses bizi birbirimizden ayırdı.
"Efe! Kardeşim gelsene yanıma kızı rahatsız etme!!"
"Ben gideyim abim sinirlendi." diyerek abisinin yanına oturdu.
"Kusura bakmayın ben hemen babama bakıp geleyim."
"Yok kızım ne kusuru git sen çağır Ahmet'i." bunu diyen ise Efe'nin babasıydı. Hemen çalışma odasına çıktım. Babam tam da tahmin ettiğim gibi işine yoğunlaşmıştı.
"Babacım misafirlerin geldi."
"Tamam geldim." diyerek bir kolunu belime dolayarak aşşağıya indik. Salona giderek babam amcanın yanına oturdu. Konuşmalardan anladığım kadarıyla Efe'nin abisinin adı Deniz,babasının Ferhat, annesinin ise Yasemin di. Akşam ezanının okunmasına 3 dakikanın kaldığını görünce mutfağa giderek suları da doldurdum ve yemekleri koydum. Geri içeri giderek,
"İsterseniz yemeğe geçelim."
"Evet geçelim." diyerek masaya yerleştiler. Ezan okununca herkes besmele çekerek yemeklerine başladılar. Yasemin teyze hemen,
"Kumsalcım sen mi yaptın yemekleri?"
"Evet Yasemin Teyze ben yaptım."
"Annen öğretti galiba." diyerek gülümsedi. Anne lafı geçince babam öksürmeye başladı. Babama hemen suyunu uzattım. O suyunu içerken daha fazla dayanamayacağımı anlayarak,
"İzninizle." diyerek masadan kalktım. Koşar adımlarla odama çıktım. Annem bu kadar düşmüş müydü benim gözümden? Sırf babamla görüşmemem için beni hiç saymamıştı. Bir daha adımını atma demek bu kadar mı kolaydı? Hıçkırığımın ağzımdan kaçmasına engel olamadım. Kapım tıklanarak odama Efe girdi.
"Kumsal iyi misin?"
Kafamı sadece sallamakla yetindim. Gelerek bana sarıldı. Sarılmasına karşılık vererek daha fazla ağlamaya başladım.
"Ştttt. Ağlama sil o incilerini. Hadi aşşağıya in herkes seni bekliyor."
"Tamam sen git ben geleceğim." kafasını sallayarak odadan çıktı. Banyoya giderek elimi yüzümü yıkayarak aşşağıya indim. Efe'nin dediği gibi herkes beni bekliyordu.
"Beklettiğim için özür dilerim." diyerek gülümsedim. Herkes benim gülümsememle rahatlamışa benziyordu. Herkes yemeğine döndü. Bir kişi hariç kafamı kaldırıp baktığımda Deniz'in telefonundan bir şeye bakıp gülümsediğini gördüm. Umursamayarak yemeğime döndüm. Herkes yedikten sonra masayı toplayarak ıslak kekleri tabağa koydum ve yanınada dondurma koydum. Dondurmanın üzerine çikolata sosu ile gülücük çizerek servis ettim. Tatlılarımızıda yiyerek onları da kaldırdım. Tam Deniz'in de tabağını alacakken tabağı benden önce alarak bana uzattı. Ben bu yaptığına anlam veremeyen de bana bakarak göz kırptı. Birşey demeden tabakları alıp mutfağa götürdüm ve yıkamaya başladım. Arkamda birşey hissedince hemen döndüm. Yerde küçük tatlı bir köpek duruyordu. Kucağıma alarak babamın yanına gittim.
"Baba bu köpek senin mi?"
"Hayır Kumsal benim değil."
"Kimin acaba?"
"Bilmiyorum Kumsal büyük ihtimal mutfağın kapısı açıktı oradan girmiş olabilir."
"Baba benim olabilir mi?"
"Hayır malesef meleğim. Dışardan geldi o. "
"Baba lütfeeennn.." babama yavru kedi bakışlarımı göndererek dudağımı büzdüm.
"Pekala fakat o tüy yumağını yıka."
"Teşekkür ederim." diyerek babama sıkı sıkı sarıldım.
"Hadi bakalım onu yıka ve gel."
"Tamam." diyerek odama çıkardım. İsmini de bulmuştum tombik tombul değildi fakat çok tatlıydı ve bu isim hoşuma gitmişti. Gülümseyerek banyoma koydum. Kapının açılmasıyla kafamı o tarafa çevirdim.Arkadaşlar bu bölümler sıkıcı olabilir fakat asıl bölümler birkaç bölüm sonra başlayacak. Bu bölümde oyunculara oruç tutturdum. Bizim tuttuğumuz gibi. Rahatsız olan varsa yoruma yazsın. Bu arada kapıdan içeriye giren kim? Diğer bölümde ne olacak? Düşüncelerinizi yazabilirsiniz. Pamuk eller votelere and yorumlara.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sert Mafya
General FictionSert bir mafya. Masum ve onun kadar sinirli bir kız. Babasının ölümünden sonra ona sahip çıkıp ona aşık olacak bir mafya. Sert bir aşk. Bakalım bu aşk ikisini de nereye sürükleyecek. İnstagram=esra_dnzdumlupinar Snapchat=esradumlupinar1