hatıran yeter 5

17K 1.1K 84
                                    


Merhaba, hikayemize yeni katılan dostlar hoşgeldiniz😉

Bu bölüm kitaplarını severek okuduğum,kalemi güzel anne-yazar arkadaşıma gelsin💖
NevraMutlu iyi ki varsın 💕

HATIRAN YETER 5

Kartal, hastaneden çıkar çıkmaz Azra'nın başucundaydı. Bugün bir şeyler farklıydı sanki... Mezarın etrafına diktirdiği bitkiler çiçek açmıştı. Başucunda ki çam ağacı daha fazla gökyüzüne yükselmiş, gövdesi genişlemiş sanki gölgesini daha çok paylaşmak ister gibiydi. Kartal mezarlıkta ilk kez duyduğu kuş seslerinin kaynağını aramak için etrafa bakındı. Ağaçlara, çeşmenin etrafına baktı. Göremediği kuşların sesini dinledi. Azra'nın isminin yazılı olduğu soğuk mermere tebessüm etti. Ve bir yıldır dudaklarını kımıldatmadan kalbi ile konuşan Kartal dile geldi;

" Nerden başlamam lazım bilmiyorum... Zaten sen beni görüyorsundur. Rüyalarıma gelmiyorsun diye o ilaçları alıyorum... Hayaller gerçekten daha acısız sen gittiğinden beri. Bana kızdığını biliyorum... Devam etmiyorum diye, nasıl öfkelisindir bana... Reklam kampanyasını elimizden kaçırdığımız gün, ben anlaşma kâğıtlarından gemi yapıp rakıda yüzdürdüğüm de seninle ayağa kalkmıştım. Sabah tekrar başlamıştık çalışmaya. Yaşama sevincim yok diye kızma bana..."

Kartal, düğümü çözülmüş çuval gibi içindekileri fark etmeden dökmeye devam etti.

"Bu sabah sende gördün mü O'nu? Önce sen sandım, hayal görüyorum yine sandım. Dikkatli bakınca... Milyon tane fark buldum. Evet dikkatli baktım, inceledim... Koluma dokundu elleri, buz gibiydi. Senin eline ilk dokunduğumda da buz gibiydi, son dokunduğumda da. Beş yıl ellerini ısıtmak için ellerimden hiç bırakmadım. Su an her yerim donmuş gibi. Kalbimin içinde buz kütlesi var sanki... Onu anlatıyordum değil mi? Sizin hastanede gördüm. Benim orda ne işim mi vardı? Bildiğine eminim. Kızma bana... İntihar etmiyorum. Midemi yıkamış, bak sen. Birde çok konuşuyor kafam şişti. Gereksiz Utku ile de tanışmışlar. Çıkarken gelirim dedi, gelmedi. Utku'ya kart bırakmış, arasın demiş, sözde benim yardıma ihtiyacım varmış. Beni bahane edip görüşecekler galiba. Utku kız tavlamada artık beni de kullanıyor görüyor musun?"

Kartal bir an Zara ile Utku'yu çift olarak düşününce midesine yumruk yemiş gibi oldu. Yutkundu. Fark etti ki, konuşmak iyi gelmişti ama gereksiz şeyler düşünmek midesinde ağrı yapıyordu. Avuç içiniöperek Azra'nın adı yazılı soğuk mezar taşının üzerine elini yasladı.

" Beni merak etme" diyerek mezarlığın çıkışına doğru yürüdü.

∆∆∆

Zara, Gül Hanım'ın yardımcısından gelen telefon ile apar topar Kıbrıs'a gelmişti. Ne ile karşılaşacağının belirsizliği ile yol boyunca dua etmişti. Gül annesini sağlıklı ve iyi görmeyi diledi. Bu merkeze ilk kez geliyordu. Ortadoğu ve Avrupa da ki kurumları sıkça ziyaret ederdi. Onun için ülkeler arası gezmek sorun değildi, ama nedense Türkiye hiç rotasında olmuyordu. Türkiye'nin doğu sınırına yüzlerce kez gelip, sınırın bu tarafına hiç geçmiyordu. Gül Hanim, O'nu bizzat olduğu ülkelerde ziyaret eder, hasret giderirlerdi. Çağrılmasının altında yatan sebebi artık merak ediyordu. Onu çok seviyor yaşadığı acıyı anlıyor ne isterse kabul edeceğini biliyordu. O'na borcunu asla ödeyebileceğini sanmıyordu.

Gül Hanim, Kıbrıs'ta ki merkezde tüm düzenlemeleri yapmıştı. Azra ölmeseydi, o gün transfer olacak olan embriyolar, acı haberin gelmesi ile dondurucuya konulmuştu. Azra ardında bir çocuk bırakmış olsaydı o çocuğa nasıl sahip çıkacaksa, Gül Hanım bu embriyolara da öyle sahip çıkacaktı. O kadar kıymetliydiler onun için. Hem damadını, hem kendinihayata bağlayacak mucizeydi onlar. Yasal engellere takılmamak için dün özel uçak ile Kıbrıs'a getirmişti. Taşıyıcı anne adayı için Zara'dan daha uygun kimse olamazdı. 23 yıl ona çok emek vermiş ve çok sevmişti. Zara da onu örnek almış ve doktor olarak en ücra köşeler de görev yapıyordu.Azra'sına çok benzettiği bu kömür gözlü kız, hem iyi yürekli hem mükemmel bir insandı. Azra, hayalperest, sanatçı ruhlu bir kızdı. Anne ve babasının mesleği ile hiç ilgisi yoktu. Gül Hanim Zara'yı kendi gençliğine benzetir ve veliahttı gibi görürdü. Şimdi sadece şirketi ve hastaneyönetimini değil torununu da birine emanet etmesi gerekiyorsa bu

Zara'dan başkası olamazdı. Ama Zara'ya bir çocuğu doğur ve bana ver demenin haksızlık olacağını biliyordu. Aile sevgisine aç yaralı bir kalbe bunu yapmak vicdanına uymadı. "Ben zaten gideceğim, yolun sonuna yaklaştım, bu düzeni Zara ve dünyaya getireceği torunuma bırakırım, onlarda ayrılmamış olur" diye düşündü. Birde Kartal faktörü vardı. Ne yapacağını kestiremiyordu Gül Hanım. Şu an duysa karşı çıkabilir, ya da çocuk sadece benim diyebilirdi. Geçen gün hastanede karşılaştıklarını Utku'dan öğrenmişti. Rahmetli kızının eşi olduğunu öğrenmesi en son isteyeceği şeydi. Zara embriyoların Azra'nın olduğunu bilirse sağlıklı karar veremez ve vefa borcu ağır basar asla reddetmezdi. İradesi ile karar versin istiyordu. Kartal ile yolları karşılaşmışsa onu enişte olarak değil de Kartal olarak tanısın istedi. Kader ondan yanaydı.

Deniz kenarında ki şık restoranda Gül Hanım ile Zara karşılıklı oturmuş, birbirini tartan bakışlar ile sohbet etmeye çalışıyorlardı. Havadan, sudan, sağlıktan, işlerden yapılan usulen sohbet bir süre sonra yerini sessizliğe ve bakışmalara bıraktı. Konuşmaya Gül Hanım başladı.

" Kızım, senden başka kimseye anlatamayacağım benim için çok önemlibir istediğim var." dedi. Zara merakla irileşmiş gözleri ile konuşan kadının ağzına bakıyordu.

" Hayatta ki son isteğim olacak bu ve senden başkasından asla isteyemeyeceğim bir şey." Zara dinlemeye devam etti.

"Sevdiğin, evlilik düşündüğün biri var mı? Hayatında biri var mı Zara ?"Zara olumsuz anlamda başını salladı. Konunun ne olduğu ile ilgili merakı gittikçe yükseliyordu.

"Kalbinde biri var mı peki?" Zara, bu soru karşısında gözünün önüne neden o yeşil gözler geldi diye düşünmeden gülümseyerek cevap verdi

"Gül Anne izdivaç yaptırmaya mı çağırdınbeni." Gül Hanım, neden olmasın diye düşündü. Ama gönül meseleleri ol diyerek olunacak gibi değildi. O bu dünyada aşkı bulup yasamış en şanslı insanlardandı.

"Zara" dedi masada ki ellerini tutarak.

"Senden başkasının bebeğini doğurmanı istiyorum." Zara'nın ihtimaller listesi yapsa aklına hiç gelmeyecek bu durum dile dökülmüş ve ona bakıyordu. Ama Zara önce duyduğunu inkâr etmeyi düşündü, yanlış anlamış olmalıydı. . "Doğurmak mı dedin?"

"Evet, kızım... Doğru duydun. Senden istediğim başkasının kanından olan bir çocuğu dünyaya getirmen. Tıpta ki imkânları biliyorsun. Hazırda ki embriyoyu taşımanı istiyorum. Eğer gebelik olumlu olursa da doğurmanı." Zara, o kadar iri gözlerle kadına bakıyordu ki, Gül Hanım'ın ciddiyeti dağılmaya başladı. Karşısında şaşkın surat ile dakikalardır kendine bakan kız sonunda suskunluğu bozdu;

"Kimin çocuğu?"

"Kimsesiz."

"Senin için çok önemli olmalı Gül anne, yoksa bunu istemen inanılır gibi değil. Beni benden iyi tanıyorsun. Nasıl başkasının kanından dersin, 9 ay benim kanımla beslenecek bir canı nasıl başkasının derim?"

Zara yaşadığı şoku atlatıp, aklında ilk gelenleri heyecanla söylemeye başladı.

"Canımda can bulacak, içimde bir kalp atacak Gül anne! Nasıl yaparım! Kimsesiz diyorsun. Dünya kimsesizlerle dolu. Değerli ki, onu isteyen ama doğuramayacak biri var ki şuan bunları konuşuyoruz..." Zara gözündenakan bir damla çenesine ulaşmadan sildi.
"Gül anne, eğer kabul edersem, nasıl vazgeçerim?"

Hayallerinde aşık olduğu adamla evlenip, en az 5 çocuk dünyaya getirdiğini düşündüğü zamanlar olmuştu Zara'nın. Kimsesizliğine karşı, kendinden bir parça dünyaya getirerek bütün olacağını düşünürdü bazen. Ama bu durum hiç aklına gelmeyen bir şeydi. Karşısında ki yıllarca örnek aldığı kadın olmasaydı, arkasına bakmaz buradan çıkar giderdi. Dolu dolu olmuş, şaşkın gözleri ile anne diyerek sevdiği kadına baktı. Gül Hanım, Zara'nın yaşadığı şaşkınlığı çok iyi anlamıştı.

"Sana söz! Eğer kabul edersen onun hayatından hiç çıkmayacaksın. Kendini doğuranın sen olduğunu bilecek. Ben dünyada olsam da olmasam da sen, istediğin zaman çocuğun yanında olacaksın." dedi.

"Benim için çok önemli Zara..." Sessizlik... Gözleri ile konuşan ikili kelimelerin tükendiğini anlamışlardı. Zara daha fazla cevap alamayacağını biliyordu. Gül Hanım'da daha fazlasını açıklayamayacağını. Zara, her zaman yaptığı gibi ciğerlerine derin bir hava doldurdu ve minnetle baktığı kadına cevabını verdi. Yıllar sonra, bu anı hatırlayıp iyi ki mi? keşke mi? diyeceğini bize ve Zara'ya zaman gösterecekti.

"Düşüneceğim." İşte şimdi şaşırma sırası Gül Hanım'daydı.

HATIRAN YETERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin