hatıran yeter 9

15.5K 1K 89
                                    

Selam,
@AydanDemir, GulbaharYalcinKorkut
Ummhnnn27 @42derya313
@sibel-515151
nursenbakir (cansın)
elifkepti (💖)
Bu bölüm sizlere... Yorumlarınız benim için çok önemli. Sevgiler

İki dövüşçü kendi köşelerinde alkışlar içinde maça başladılar. Kartal adını haykırarak bağıran kalabalığa karşı sağır olmuştu. Tıpkı dün geceden beri susturamadığı beyninin içinden gelen seslere olduğu gibi. Bu karşılaşmanın Çakal denen o adama iyi para kazandıracağını biliyordu. "Birilerine faydam dokunuyor o da beş para etmez insanlar için" diye düşündü Kartal. Yüzüne aldığı yumruk darbesi kumdan kale gibi düşüncelerinin yıkılmasına yardımcı oldu.

Dakikalardır kazananın olmadığı karşılaşma, seyirciyi iyice coşturmuş, bahisler on misline çıkmıştı. Demirlere vuran kalabalık iki taraf olmuş, yerdeki kan izlerinin üzerine basa basa dövüşen iki adam için çatışıyordu. Adamlar umurlarında değil, tek amaç; verdikleri parayı misli ile kazanmaktı. Hepsi antrenör olmuş,
"Ağzına vur!",
"Solu boş bırakma",
"Aşağıdan çalış", diye çığlıklarla komut veriyorlardı. Kartal ağzında birikmiş paslı tadı yere tükürdü, midesinden yukarı doğru gelen bulantı hissi ayakta durmasını zorlaştırmaya başlamıştı. Kaşından ve burnundan sızan kan dudağının etrafında yol yapmış, her darbesinde hız kazanan nehir gibi akıyordu. Kartal aylardır girdiği bu kafeste, çok defa kendini dövdürmüş, çok defa da hıncını çıkarmak ister gibi adam dövmüştü. Bugün bir tuhaflık olduğunun farkındaydı. Yarasa lakablı rakibinin silüeti gözünün önünden silindi, sesler arı kovanı uğultusuyla uzaklaştı, en son hatırladığı suratına aldığı bir darbe ile zemine çarpan yanağıydı.

Utku, dostunun Yarasa ile yapacağı maçı son anda öğrenmiş, dövüşün yapıldığı mekâna son hızla gitmişti. Karanlık mekruh binanın önünde son model arabasını durdurup içeri doğru koşmaya başladı. Ugultu gibi duyduğu sesler eski duvarlarda yankılanan konuşmalar mı, yoksa beyninin ona oyunu muydu? ayırt edemedi. Ringin olduğu geniş alana girince kafesin içini boş ama bazı tanıdık yüzleri ringin alt tarafında toplanmış olarak gördü. Kalbinin çarpıntısını boğazında hissetti. Yerde yüz üstü yatan, adeta kendi kanında boğulmuş gibi görünen Kartal'ı görünce oluğu yerde çakılı kaldı dizleri kendini taşıyamadı.

" Yetişemedim" dedi.

Kartal'ın etrafında koşuşturan adamların onu tahtadan sedyeye benzer bir şeye koyup götürdüklerini gördü.

"Yaşıyor, çok kan kustu, çabuk" sesleri ile kendine geldi Utku. Arabasının arka kapısını koşup açtı. Aynı anda bir eli ile telefonda çoktan Zara'nın adını tuşlamış açmasını beklemeye başlamıştı.

"Zara..., yetişin" dedi nefes nefese. Karşıdan ses gelmemesi ile devam etti.
-" Kartal... şey onu offff.. Hastaneye götürüyorum, yardım edin."
"Hekimoğluna uzağım ne yapacağım ben."

- " Sakin ol Utku" dedi Zara. "Nefes alıyor mu ?"

-"Evet, yaşıyor dediler."

-"Kanaması var mı ?"

-"Zara her yerinde kan var. Kan kusmuş."

-"Gaza bas Utku, konum at bana hemen. En yakın hastaneye yönlendireceğim seni."

Beş dakika içinde acil servisten önce Utku girip Kartal'ı doktor ve hemşirelere teslim etmişti. Ardından Zara ve Özlem üstleri ile yaptıkları telefon trafiğinden sonra aldıkları özel izin ile acil ameliyata girmişlerdi.
Utku haber alamadığı iki saatin sonunda aklını oynatmak üzereydi. Tek bir tane iyi düşünce aklına gelmiyor, tüm felaket senaryolarını yazıyordu. Koridorun aydınlığı florasan ışığından gün ışığına geçince 'Gül Anne' ismini aradı. Kartal'ın belki de sona geldiğini hasta kadına anlattı. Hastanesinden iki doktorunda orada olduğunu, kim olduklarını anlayan Gül Hanım kaderin kendinden yana olduğunu, ama Kartal'ın vadesinin yetip yetmeyeceğine emin olamadı. Yolculuk yasak olduğu için Utku'ya talimatlarını verdi. Her saat bilgi için kendisine mesaj atmasını istedi.

HATIRAN YETERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin