Gözlerimi uzaklara dikmiş şehrin o büyülü ışıltısına bakıyordum. İşlek caddeler görsem de genel olarak sakindi. Otelin havuzu yukarıdaydı ve havuzun bulunduğu bölgenin kenarları uzun camlarla kapatılmıştı. Karnıma kadar gelen camlara kollarımı koymuştum ve o kadar çok ışığa rağmen hala zift gibi kapkaranlık gökyüzüne bakıyordum. Hafif bir esinti vardı ancak üşütmüyordu beni. Sadece perçemlerimi dans ettiriyor birazcık da eteğimi uçuruyordu.
Arkadan belime dolanan kolları garipsemedim. Ateş kafasını omzuma koymuştu ve arkadan sarılıyordu bana. Kokusunu içime çekip tebessüm ettim. "Sana gazoz aldım," Benden ayrılınca elindeki şeffaf baloncuklu sıvı dolu olan bardağı bana uzattı. Kendisine ise koca bir bardak bira almıştı.
"On sekiz yaşındayım Ateş," Gözlerini bana dikip ne demeye çalıştığımı anlamaya çalıştı. Yutkundum. "Ben de bira içebilirim, babam bile izin verir buna." diye sızlandığımda omuz silkti ve birayı bana uzattı. Şaşkınlıkla ona baktım. Bu kadar kolay mıydı? Bence mantıklı düşünmüş ve bunda bir sakınca olmadığına karar vermişti. Büyük bardağı iki elimle kavrayıp dudaklarıma götürdüm ve bir yudum aldım. Tadını biliyordum zaten ama her zamanki gibi iğrenç gelmişti bana. Yüzümü buruşturmamak için kendimi zor tutup bir yudum daha almıştım. Sonra tadını beğenmediğim bir şeyi zorla içmenin hiçbir mantığı olmadığına karar verip bardağı Ateş'e uzattım. Ateş gülümseyerek bardağı benden aldı ve kafasına dikti. Birayı neredeyse tek yudumda bitirirken imrenerek ona bakıyordum. Keşke ben de bu şeyi güzel bulanlardan olsaydım. En azından karaciğerimi çürütmüyorum, iyi yanından bakılırsa.
"Beğenmeyeceğini biliyorum Alya, bu yüzden sana almadım." Gözlerimi kısarak ona baktım ve tekrar gökyüzüne döndüm. "Gazoz?" Ona döndüm ve yapmacık bir gülümsemeyle gazozu elinden aldım. Ateş gülümseyerek bana bakıyordu. "Hadi havuza girelim,"dediğinde gözlerimi pörtlettim. Ağzımı açmama fırsat vermeden konuşmaya başladı.
"Kıyafetlerle mi Ateş? Bu saatte mi Ateş? Hava esiyor Ateş? Kimin umrunda? Hadi!" Elimi tutup beni peşinde sürüklemeye başladığında şaşkınlıkla etrafıma bakıyordum. Bunlardan hiçbiri benim için bir sorun değildi ki... Ateş sudan nefret ederdi. Bir sürü insan vardı burada. Rezil olmaktan korkmuyor muydu?
Elimi bıraktığında havuzun tam kenarındaydık. Gecenin karanlığında havuzun mavi fayansları Ateş'in yüzüne yansımıştı. Koktuğu belliydi. Muhtemelen şuan atlasa neler olacağını düşünüyordu. Cebindeki telefona uzandım ve çıkarttım. Kendi telefonumu da aldıktan sonra ikisini de en yakındaki şezlonga bıraktım. O ise ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Üstümdeki beyaz tişörtü çıkarttım ve siyah yarım atletimle kaldım. Ateş şezlonga attığım tişörte bakıyordu.
"Tamam, yapacağım."dedikten sonra o da kendi tişörtünü çıkartmıştı. Elini tuttum ve birlikte suya atladık. Su sımsıcaktı. Hava esiyordu ancak suyun bu kadar sıcak olması beni şaşırtmıştı. Suyun sıcaklığı ile afallamıştım ve bu sırada Ateş'in elini bıraktığımı fark ettim. Etrafıma bakındığımda Ateş'in havuzun kenarlarına tutunmuş bir şekilde bana baktığını gördüm. Ayaklarımı ve ellerimi hareket ettirerek suyun üstünde kaldığımı görünce şaşırmıştı. "Su çok güzel,"diye mırıldandım.
"Evet,"dedi ancak çenesinin titrediğini görmüştüm. Fena derecede korkuyordu sudan. Yanına doğru yüzdüm ve kollarımı boynuna doladım. "Korkma, lütfen."diye mırıldandığımda gözleri beni buldu. Hala çenesi titrerken hafifçe tebessüm etti. "Korkmuyorum," Tek kaşımı kaldırıp ona baktığımda ofladı. "Sadece biraz garipsedim. Suyun içinde rahat olmamı bekleme benden." Kafamı sallayıp sırtımı havuzun duvarına verdim. Bir anda beni belimden yakaladı ve kendine doğru çekti.
"Ama belki rahatlamama yardımcı olursun?" Dudaklarımız arasında kalan milimlik mesafeyi kapatıp dudaklarımı onunkilere örttüm. İki eli de belimi sıkıca sarmıştı. "Bir oda bulun kendinize!" Kafamı kaldırdığında karşımda Sertab'ı ve Kuzey'i görmeyi hiç mi hiç beklemiyordum. Kuzey gülümseyerek tişörtünü çıkarttı ve havuza atladı. Ben hala şok olmuş bir şekilde Sertab'a bakıyordum. Gerçekten buradalar mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çöplük [ c.d ]
Teen FictionAslında sevmezdim okulumu. Hem de hiç sevmezdim. O ortam o karakterler midemi bulandırırdı. Tam bir çöplüktü benim için. Ama onla tanıştım. Onun yanındayken ne o lanet çöplük ne de nefret ettiğim insanlar umrumdaydı. Tamam durmadan kavga ediyoruz...