4.Bölüm:Geçmişin Pençesinde

233 86 27
                                    

Soğuk içime işliyordu.
Buzdan bir bıcak kalbime saplanmış gibi.
Eski evimizin koridorlarında yürüyordum.
Her yer çok karanlıktı....

"Kimse yok mu?"
Sadece sesimi yutan bir boşluk.
Biraz daha ilerledim.
Sanki biri beni takip ediyordu.
Arkamı dönmemle bir karartının yok olması bir oldu.
Nerdeydim ben?!
"Lütfen cevap verin. KİMSE YOK MU?"

Bir kapı kapanma sesi.
Hızla o tarafa doğru yürümeye başladım.
Ayak seslerim etrafı çınlatıyordu.
Ve tam o anda karşımda bir kız silüeti. Bu küçükcük bir kız, tıpatıp bana benziyor.
Ben gülümseyip yaklaştıkça, benden uzaklaşıyor.
"Merhaba, bana yardımcı olur musun?"
Kıza bunu söylememle çığlık atıp, hıçkırarak ağlaması bir olumuştu.
Şok olmuştum.
Neden ağlıyordu ki?
Ben kıza biraz daha yaklaştıkça kızın ağlaması gücleniyordu
ve ben tam önünde durunca, elini yüzünden çekmişti.
Aman Allahım! Yüzü kanlar içinde.
Elimi yüzüne yaklaştırdığımda, bana kızgınlıkla bakıp bağırarak
"Bana bunu sen yaptın. Beni bu hale sen getirdin. Hepsi senin suçun."
ve o an da elinde bir hançer belirdi. "Hayır, hayır, hayır seni
tanımıyorum bile. Ben nasıl böyle bir şey yaparım?"
Kız sinirle hançeri
havaya kaldırıyor.
Ben hemen ayaklanıp koşmaya başlıyorum.
Nefes aldığımı bile
hatırlamıyorum.
O an da bir kız kahkahası.
Arkamı dönmemle bir ormanın ortasındayım.
Etrafıma bakıyorum.
Ama ağaçtan başka
bir şey yok.
Yavaşça ilerliyorum.
Önümde o kız beliriyor.
Ben çığlık atıp, koşmaya
başlıyorum ve takılıp düşmem bir oluyor.
Yerde bir su birikintisi var.
Yüzümü görebiliyorum.
Arkada da o küçük kız elindeki hançerle beliriyor.
"Hayır! Bana
neden bunu yapıyorsun?"
Ses yok acı bir sessizlik ve hançeri kalbime hızalıyor.
"Imdattttt!"

Çırpınıyorum.
Biri beni sallıyor.
Kısık sesle
"Ben kimseye bişey yapmadım. Yapmadım."
diyorum.

Tanıdık bir ses adımı sesleniyor.
Gözlerimi açıyorum.
Berk benimle telaşlı bir şekilde konuşuyor. Ama hiç bir şey anlamıyorum.
Ne saçmalıyor bu çocuk? Ve beni kolları arasına alıyor.
Hiçbirşey hissetmiyorum.
Konuşmayı unutmuş gibiyim.
Harfler kelime oluşturmuyor zihnimde.
Ben titriyor muyum?
Berk benden ayrılıp,
elindeki suyu bana içiriyor.
Sanki ruhum odadaki üçüncü şahıs gibi etrafı gözlemliyor.
Tepki veremiyorum. Şok içerisindeyim.
Berk'e sarılıyorum.
"Ben hiçbir şey yapmadım?"
diyorum ve
o an da bütün sesler beynime hücüm ediyor.
Berk benim için telaşlandığını söylüyor.
Tabi ya! Benim kabuslarımdan haberi yok çocuğun.
"Kumsal neler oluyor?" verecek bir cevabım yok.
Çünkü bende bilmiyorum.
"Bilmiyorum. Hep kabuslar görüyorum. Hepsinde hep aynı şeyler oluyor."
Bunu söylememle gözlerimden yaşlar süzülmesi bir oldu.
İki yıldır bu kabuslarla yaşıyordum.
Ama sebebini bilmiyorum.
"Biraz hava almak ister misin?"
dedi.
Duvardaki saate baktım 23.45'e geliyordu.
Hava alma fikri bana iyi gelebilirdi.
Bu yüzden yavaşça
başımı salladım.
Berk odadan çıkınca, üstüme rahat bişeyler giyip,
aşağıya indim.
Berk de ayakkabılarını
giyiyordu.
Ben de yanına gidip ayakkabılarımı giydim
ve dışarı çıktık.
Yürümeye başladık.
Aramızda bir sessizlik vardı.
Fakat bu sessizlik daha çok, 'Kafanı toplaman için zaman
tanıyorum.' türündendi.
Zaten 15 dakika sonra, Berk'in konuşması da bunu ispatlamış oldu.
"Ne zamandır böyle?"
"İki yıl."
"Sebebini hiç araştırmadın mı?"
Ben bunları anlatmak istemiyordum ki. Ben bunlardan
kurtulmak için taşındım.
Gittiğim psikolog da benim şehir değiştirmemin
yararlı olacağını söylemişti.
Cevaplardan kaçmak için
"Kuzişim sende hiç bir şeyler yok mu?"
Berk de konuyu değiştirmek istediğimi anlayıp, anlayışla cevap verdi.
"Ne gibi?"
gülümseyip
"Mesela aşk hayatın ne durumda?" ben bunu söyleyince, Berk'in 'Ciddi misin?'
bakışlarını üstümde hissettim.
"Ne be merak ettim. Yakışıklı çicuksun. Çok kalp kırmışsındır kesin."
Ben bunu söyleyince, gözlerini devirip "Kızlarla ilgilenmek mi? İlgilenirsem annem kızı iki güne kaçırtır."
Ben en başta 'Kızlardan değil de erkeklerden etkileniyorum.'
deyeceğini sanıp, kaşlarımı çattım. Ama cümlesini tamamlayınca kahkaha atmaya başladım.
Evet kesinlikle haklıydı.
Teyzem kötü biri değildi. Berk'in kaçırtmaktan maksadı:
Kızı ilgi manyağı eder manasındaydı.
Benim gülmeme karşılık Berk de gülmüştü.
Sahile gelmiştik.
Bu çocuk beni iyi tanıyordu.
Denize giremezdim. Ama sesi, kokusu,  görüntüsü beni rahatlatıyordu.
"Sende hiç böyle şeyler var mı?" dediğinde kızarmıştım.
Söylese miydim acaba? Hiç sevgilimin olmadığını.
Söylesem ayrı dert. Söylemesem ayrı dert. İki ucu b*klu deynek.
Ne biçim iş? Dürüst olmalıyım.
"Berk benim hiç ilişkim olmadı." söylediğime öyle şaşırmıştı ki elinde içecek bir şey olsa püskürtecek gibiydi.
İnanamamıştı.
İnanamayacak ne var cınım?
"Hadi canım. Sen ciddi misin?"
"Ne olmuş yani olamaz mı? hıh" "Olabilir de şaşırdım. Ay bizim Kumsalımız sap mı geziyormuş."
"Sen kendine bak,Sırık Bey."

Sırıtarak
"Ben birinin olup olmadığını söylemedim ki."
Doğru söylememişti. Bu çocukla işim vardı benim ya.
"Yani biri var?" düşünür gibi yaptı. Sonra "Tabi ki var."
Bende heyecanla "Kim?" diye saçma bir soru sordum.
Söylese bile çok tanırdım sanki. Berk de iç sesimi duymuş gibi.
"Mahalleden Necmiye. Tanıyor musun? " dedi.
Ben 'Tamam tamam sormadım.' dercesine ona bakınca sustu.
Benim daha onu soru yağmuruna tutacağımı anlamış olmalı ki kolundaki saate bakıp
"Saat çok mu geç oldu ne?"
dedi.
Bende telefonuma baktım saat 00.35'ti.
Gözlerimi kısıp "Yooo çok geç değil ne o Sırık Bey tırstınız mı?"
Sinirli bir şekilde
"He Kumsal. Çok tırsıyorum. Götür beni Kumsal."
dediğinde "Tamam hadi dönelim." demiştim. Ama zaten dönüş yolundaydık. Pis kurnaz.
Eve geldiğimizde iyi geceler deyip odalarımıza geçtik.
Üstümü değiştirip.
Saçımı ev topuzu yaptım.
Telefonu elime aldım.
Masamın üzerindeki kulaklığımı alıp yatağa uzandım
ve Teoman~Mavi Kuş ile Küçük Kız şarkısını açtım.
Gözlerimi kapatırken, gözümden bir göz yaşım istemsizce akmıştı.
İki yıl önce ne yaşadım ben?
Bu düşünceler zihnimi istila ederken, uyku beni esir alıyordu.

***

Umarım beğenirsiniz. Lütfen yorum yapın düşüncelerinizi çok merak ediyorum.Öpüyorum çoooook. :*

SİLİK GEÇMİŞİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin