6.Bölüm:Kumsal Holmes

214 79 25
                                    

Gerçekten şuan çok kötüyüm. Ülkemizde olan olaylardan dolayı çok üzgünüm. Bu yıl hepimiz için çok zor bir yıl oldu. Bu sene sınava girmiş biri olarak olayların getirdiği psikoloji artı sınav stresi gerçekten çok berbattı. Ölen masumlar için ailelerine baş sağlığı ve direnme gücü diliyorum.

Dünyanın en şanssız insanı olmalıyım. Şanssızlık benim kanıma işlemiş resmen.

Hayatımdaki en gıcık insanla liseyi beraber hatta, aynı sınıfta mı okuyacaktım?

(Sanki hayatında kaç kişi var-Kumsalın kafasındaki öbür ses)

"Hadi kuzen gir şu kapıdan. Ay darılıcam bak. O kadar kötü mü benimle aynı okula gitmek?"
Ay darıl ne olur dalır. Kurbanın olayım darıl.

Lan seninle aynı okula gitmek mi? Aynı evde yaşıyoruz. Okulum bana özel olsaydı bari. Tabi ki öyle demedim. Yapmacık bir gülüşle, tabi oda bunu anladı.
Yanına gittim.
"Uff ne yapalım 2 sene seni çekecem." Gülümseyip saçımı karıştırdı.
"Ya yapma böyle sevmiyorum."
deyip omzuna vurdum. Ama güldüğüm için ciddiye almadı.
Kafamı okula çevirmemle, uzaktan bana kötü kötü bakan bir kızla karşılaştım.
Tamam çirkin olabiliriz de yüzümüze vurma be ablacım.
Ben Berk'e döndüm ve
"Ben bi müdürün yanına gideyim. Sonra görüşürüz "
deyip okula girdim.
Okul çok büyük olduğu için öğretmen kılıklı birine müdürün odasını sordum.
Kısaca tarif edip gitti.
Bu kadını hiç sevmedim.
Kapıyı tıklatıp içeri geçtim.
Müdür çok tatlı tonton biriydi.
Sıcacık bir gülümsemeyle
"Kumsalcım hoş geldin. Lütfen otur."dedi
Ben de gülümseyip işaret ettiği yere oturdum.
"Senin gibi başarılı bir öğrenciyi okulumuzda görmek beni çok mutlu etti."
"Asıl ben teşekkür ederim. Burada okumak benim hayalimdi. Siz benim hayalimi gerçekleştirmeme çok yardımcı oldunuz."
Bunu söylediğim gibi zil çaldı.
Sınıfımın yerini öğrenip çıkmak için izin istedim.
Koridorda hızlı adımlarla ilerlerken, yuh be o ne biçim çarpma. Japonya bile bu kadar sarsılmadı.
Çok sinir olmuştum.
Hem bide bir özür dilemeden kaçıp gitti.
Yüzünü niye göstermiyorsa? Emo kılıklı kalas.
11/C yazan sınıfın içine girdim.
Berk yoktu.
Kesin basketbola dalmış.
Birazdan gelir.
Ben Berk'in çantasından onun sırası olduğunu anlayıp arka sırasına yerleşecekken, bi kol engel oldu.
Kafamı kaldırınca, bugün beni bakışlarıyla rahatsız eden kız olduğunu gördüm. Kaşlarımı çatıp ona baktım.
"Bu sıra benim."
Ne o öyle mahalle ağası tavırları.
"Fakat burda hiç çanta yok."
elindeki çantasını sıranın üstüne bırakıp
"Artık oldu yeni kız."
Ben tam çantasını alıp atacakken, tanıdık bir ses duydum
"Bir sorun mu var?"
sağol kuzen ya. Beni ilk günden katil edeceklerdi de.
"Buraya oturacaktım. Ama arkadaş burada oturduğunu söyledi."
Kız sanki kızarmış mıydı? Yok canım. E niye o zaman kafası domates gibi oldu?
İçimden bir his bu kızın Berk'den hoşlandığı sinyallerini veriyor. Ama du bakalım daha erken.
"Hayır arkamdaki sıra boştu arkamda oturması daha iyi değil mi Arya?" adının Arya olduğunu öğrendiğim kızın çantasını ona verip benimkini koydu.
Ben öyle davranmasını istememiştim. Sanki onların arasında birşey varmış gibi görünüyor.
Neyse ya ilk günümde Berkin çok çekici(!) özel hayatıyla beynimi yoramam.
İlk dersimiz türkçeydi.
Türkçe sevdiğim tek sözel ders bu yüzden hocayı dikkatle dinlemeye başladım.
Ama dur hoca niye oturup telefonuyla oynuyor?
Ben Berk'i dürtüklemeye başladım.
Biraz sert yapmış olabilirim
ve Berk'in tiki olduğunu da umutmuş olabilirim.
Berk sinirle arkasını dönünce, en şirin gülümsememi takındım.
Ama böylede makyaj yapılmış bir maymunun gülmesi gibi olmuştu.
Berk bana soran gözlerle bakınca, "Hoca neden ders işlemiyor?" dedim.
Berk yüzünü ekşitip
"Pisss inek seni okulun ilk günü ders mi olur lan?"

SİLİK GEÇMİŞİM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin