Bölüm 19

112 5 0
                                    

Evet yeni bölüm geç geldiği için üzgünüm

İyi okumlar arkadaşlar ...

:)
:)



Telefonumun melodisini duyduğum an arayan kişiye küfür ettim. Rüyamda ne güzel Taylor Lautner'i görüyordum. Taylor'ımın kaslarını 8 baklavalı...

Israrla telefonum çalınca düşüncelerim bölündü. Arayanın kim olduğuna baktığımda Barış'tı.

"Ne var düz beton ya. Rüyalarımın katili. Sabahın köründe kargalar kahvaltısını bile yapmadan beni uyandırıyorsun 3 gündür. " dedim.

"Cırlamayı kesip orman yolundaki yere gel." deyip telefonu kapattı.

Düz beton ne olucak. Barış'a küfürler yağdırarak sıcacık yatağımdan kalktım. Üstümü değiştirip kalın kıyafetler giyerek otelden çıktım. Otelden çıktığım an çok şaşırmıştım. Gördüğüm manzarayla kalakaldım. İnanmıyorum. Kar yağmıştı. İzmir'e kar yağması çok nadir görülen bir şeydi. Dolu dolu kar olmasada ağaçların üstünü, yerleri beyaz örtüyle kaplayacak kadar vardı.

Gülümseyerek etrafımı inceleyerek Barış'ın söylediği yere gitmeye başladım. Uzun bir yolun ardından ormanın içinde üstü çadır etrafı açık olan masa vardı. Üstünde kahvaltılıklar vardı. Ama kimse yoktu. Diğer etraflarda da böyle çadırlar oluyordu. Fakat sadece bu masa donatılmıştı. Bir süre sonra ağaçların arkasındana Barış çıktı. Etraf bembeyazdı.

Barış gülümseyerek yanıma geldiginde

"Bu manzarayı kaçırmanı istemedim." dedi.

Kıyamam ben sana ya bir de o kadar küfür etmiştim. Ben fark ettim de sadece kahvaltı yapıyordum. Yemeğimi düzene sokmam gerekiyordu. 

Barış'ın bu süprizine çok sevinerek ona sarıldım. Baştan çıkarıcı erkeksi kokusunu çok seviyordum.  Kollarımı boynuna doladığımda ellerini belimde hissettim. Başımı göğsüne yasladım ve birkaç saniye sonra ondan ayrılarak

"Açım" dedim ve gülümsedim.

O da gülümsedi. Gülüşü çok güzeldi.

Karşılıklı oturduğumuzda etrafı inceliyordum. Sabah 7'ydi. Büyük ihtimal öğleye doğru karlar kalkardı. Yani İzmir'de genelde öyle oluyordu. 

Büyüleyici bir ortam vardı. Aslında Barış odunun dibiydi, böyle bir şey düşüneceği aklımın ucundan geçmezdi.
Hava soğuk olduğu için çay içmeyi tercih ettim. Bedenim üşürken sıcacık çayın içimden geçtiğini hissedebiliyordum.

Küçük küçük lokmalar almaya başladım demeyi çok isterdim ama hiçte öyle değildi. Bariz bir şekilde hayvan gibi yiyordum. Bu konuda Barış'tan utanmama gerek kalmıyordu çünkü o da benim gibi yiyordu. 

Barış yemeğini bitirdikten sonra beni izlemeye başladı ve sırıtmaya. Hem ağzıma peyniri tıkarken hem de 'ne var' dercesine kaş göz işaretleri yapıyordum. Tabi o benim hareketlerime daha çok gülmeye başladı. Ama itiraf etmeliyim ki kaş göz hareketleri yaparken hiçte havalı görünmüyordum. Barış gülümsemesini genişleterek bir pecete alıp dudağımın kenarını silmeye çalışıyordu. Şimdi utanmadım da değil yani.

Barış "begendin mi ?" diye sordu.
"Bayıldım" dedim gülümseyerek. Cidden çok beğenmiştim. Çok güzeldi.

Yerimden kalkarken Barış'a sinsi bir sırıtış - halk arasında piç smile diyoruz - attım. Barış bir şeyler planladığımın farkına varmıştı. Koşarak ağacın arkasına saklandım.

Barış "Ayza" diye bağırdı. Arkamdan geldi önümde durdu ama beni fark etmedi. Kendi kendime gülerek yerden kar aldım elimle top haline getirerek Barış'a attım tam kafasına gelince kahkahalarımı tutamadım. Barış neye uğradığını şaşırmıştı. Bana sinirle bakınca dudağımı ısırıp etrafıma bakındım.

Ne taraftan kaçabilirdim ?
Sol taraftan kaçsam ağaçlar az pek saklanamam yol üstü çünkü sağ taraftan kaçsam kaçabilirim, ağaçlar daha fazla aslında şurdan...

Düşüncelerimi bölen yüzüme gelen koca bir kar topuydu. Ben robot gibi kalakalmışken şimdide Barış gülüyordu. Hatta gülmek kelimesi hafif kalırdı. Resmen anırıyordu.

"Sen şimdi görürsün " deyip kar almak için yere eğilirken saçıma bir kar topu daha geldi. Daha fazla kahkaha atmaya başlamıştı.

Elime karları alıp bağırarak Barış'a doğru koştum. Başından aşağıya elimdeki karları  döktüm. Ben de gülmeye başladım. Ben gülerken bir anda kendimi yerde buldum. Barış hem beni gıdıklıyor hem de üzerime karları atıyordu. Hem gülüyordum hem de üşüyordum.

"Barış tamam dur çok üşüdüm ahahah" dedim.

"Ha ha nasılmış karlar altında kalmak" dedi.

"Çok soguk ahaha tamam yeter ahaha çok üşüdüm." dedim.

Sonra gıdıklamayı bıraktı. Barıs hala üstümdeydi ve ikimizde nefes nefeseydik. Yeşil gözleri tekrar beni etkilemişti...

OKUL GEZİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin