Bölüm 24

68 3 0
                                    

Media da KUZEY var!... 💟

Kuzey'e başımla onaylayıp yanından ayrıldım. Acıktığımı fark ettim ve kafeye doğru ilerledim.  Kafeye vardığımda bizimkilerin gitmiş olduğunu gördüm. Nihayet yalnızdım. Yalnız olmayı seviyordum. Kafa dinlemek iyi geliyordu. Güzelce bir karnımı doyurdum. İstemsizce tekrar düşüncelere daldım. 

Peki şimdi ne olacak? Kime, nasıl davranacağım? Açıkçası bu soruların cevabını bırakın bilmeyi tahmin bile edemiyordum. Kendimi üzmemin bir anlamı yoktu. Sonuçta aşık olmamıştım. Sadece hoşlanmış ve beğenmiştim. Kendisi kaybeder. Hayat sadece Barış'dan ibaret değil. Öyle değil mi?

Biraz daha oturduktan sonra otele gittim. Sara'da odadaydı ama ona aldırmadan kendi odama geçtim. Yorganı kafamın üstüne kadar çekip, yatağıma gömüldüm. Sara tıkırtımı duymuş olacak ki yanıma geldi.

"Ayza ne oldu? Kafeye girdiğin gibi çıktın."

"Bir şey olmadı."

Sara "Emin misin? Bana pek öyle gelmedi."

"Eminim Sara, sorun yok."

Sara "Peki o zaman. Ben Batın ile at binmeye gidiyorum sen de gelmek ister misin?"

"Hayır ben çok üşüdüm. Siz gidin."

Yanağımdan öperek ve bana yavru kedi bakışları atarak gitti. Uyumak istemiyordum. Öylece boşluğa dalmış etrafı izliyordum. Bir süre sonra telefonumun melodisi kulaklarımı doldurdu. Ekrana baktığımda bilmediğim bir numara vardı. Soğuk düz bir sesle telefonu açtım.

"Efendim?"

"Ayza?" ses sanki tanıdıktı ama çıkaramadım. Konuşması için bekledim. 

"Ayza, ben Kuzey." Kuzey mi? Numara mı nereden bulmuştu?

"Evet?" 

"Kaçıncı odadasın? yanına gelmek istiyorum." Bu soruya şaşırmıştım. Az önce yanından ayrılmıştım.

"41"

"Tamam geliyorum." Cevap vermeden telefonu kapattım. Yataktan kalktım ve lavaboya gittim. Kendime gelmem için yüzümü soğuk suyla yıkadım. Anın da pişman oldum çok soğuktu. 

Çıktıktan sonra kapı çaldı. Kuzey gelmişti. 

Mahcup olmuş gibi bir sesle "Rahatsız ettiğim için üzgünüm."

"Önemli değil. İçer gel." içeriye geçtiğimizde yanıma oturdu. 

Merakla "Numaramı nasıl buldun?" diye sordum.

"Çok zor olmadı, Caner sağ olsun." Zaten başka kim verebilirdi ki?

"Ben sadece şaşırdım. Az önce yanından ayrılmıştım."

Kuzey "Biliyorum. Moralin bozuk bir şekilde yanımdan gittin ve aklım sen de kaldı. Gerçi her saniye aklım sen de dee... neyse." Son söylediğini duymamazlıktan geldim. 

"Yok ya sağol iyiyim. Moralim falan da bozuk değildi. Hem niye bozulsun ki?"

Kuzey "Bilemiyorum. Barış'dan dolayı olabilir." Tam bir şey söyleyecektim ki tekrar konuştu. "Sana bir şey sormak istiyorum." Başımla onayladım. "Barış'dan hoşlanıyor musun?"

O kadar belli miydi? Ama son hareketinden dolayı öyle birinden hoşlanmayı gururuma yediremiyordum. Bu yüzden net bir tavırla "HAYIR" dedim. 

Kuzey "Bunu duyduğuma sevindim." diyerek gülümsedi. Ben de ona gülümsediğimde elimi tuttu. Ne tepki vereceğimi bilmiyordum. Bakışlarını ellerimize çevirdi. Sonra, üzerinde sonsuzluk işareti olan siyah kalın bir bileklik çıkardı ve bileğime taktı. Aynı bilekliğin on da olması dikkatimi çekti. Gözlerimin içine bakıyordu. soran gözlerle ona bakıyordum. Derin bir nefes aldı.

OKUL GEZİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin