Bölüm 6

222 12 0
                                    

 multi media da Barış var :)




  Altıma siyah dar paça kot pantolon, üstüme duman renginde boğazlı kazağımı giydim. Ayakkabı olarak siyah kemreli çizmelerimi geçirdim.

Omzumda olan sarı veya grimsi saçlarımı salınık bıraktım ve hazırdım. Sara'da hazırlanmıştı. Ve dışarı çıktık. Kapıdan çıkar çıkmaz, yan taraftaki odadan Ege ve Batın çıktı.

Ege "Ayza nereye?" diye sordu.

"Atlara bakmaya" dedim. 

"İyi bizde çocukların yanından sonra gelicez yanınıza." dedi.

"Hadi ama Ege ne anlaşma yapmıştık."

"Boşver anlaşmayı" dedi.

Oflayarak asansöre binip aşağıya indik. Otel yerinin karşısında restorant vardı. İlerlemeye devam ettik. Restorantın biraz ilerisinde at çiftliği vardı.

Bir görevli gördüğümde yanına gidip,

"Merhaba , bu okul gezisi sürecinde at sahiplenmek istiyoruz." dedim.

Görevli genç yakışıklıydı. Ama abimin sinir olduğu meteor kadar değildi.

Görevli çocuk "Tabi boş ve kullanılmayan atlarımız bu tarafta. Nasıl bir at istersiniz." diye sordu.

Görevliyi takip ederek

"Siyah bir at istiyorum. Güçlü ve hızlı olanlardan" dedim. Anlatırkende atları inceliyordum.

Çok güzellerdi. Görevli tam bir şey diyecekken Sara

"Yaaa bu çok güzel ayrıca çok tatlı. Asil bir tarafı var."dedi.

Merak edip Sara'nın yanına ilerledim. Görevli çocukta yanımıza gelmişti. Gerçektrn çok güzel bir attı. Beyaz, siyah benelki, beyaz gür yeleliydi.

Görevli çocuk "Evet. Bu atımız dişi. Güzel ve dediğiniz gibi asil bir havası vardır." dedi.

Sara "Bu benim olabilir mi?" diye sordu.

Görevli "Tabi isminiz ?"

"Sara Yılmazer" derken görevli çocuk atın bulunduğu parmaklıklara asılı olan kağıda yazmaya başladı.

"Numaranız ?"

"227"

"Okulunuz ?"

"Konak Anadolu Lisesi"

"Tamamdır." dedi.

İletlemeye devam ettik. En sondaki atın yanında durduk. Görevli çocuk bana dönerek,

"Bu atımız erkektir. Atlarımız arasında tek siyah olan ve en hızlı olandır."

Dediğinde gözlerimi irileştirip atı inceledim.

Harikaydı. Simsiyahtı. Uzun yelesi vardı. Özellikle buradaki atların arasından en hızlı olması ve tek siyah at olması beni heyecanlandırtmıştı. Hemen

"Tamam benim ki bu olsun" dedim.

"Pekala isminiz ?"

"Ayza Öztuna"

"Numaranız ?"

"256"

"Okulunuz ?"

"Konak Anadolu Lisesi"  dedim.

Sonra görevli ata bineceğimiz eşyaları getireceğini söyleyip gitti.

Onu beklerken etrafa bakınıyordum ve gözüme bir at takıldı.

Ama çok güzeldi. Bembeyaz. Hiç kir yoktu atta. Ata doğru yaklaşıp elimi uzattım burnuna dokunurken atla konuşmaya başladım.

"Aman Allah'ım sen nesin böyle. İnanılmazsın." derken

"Evet öyleyimdir." dedi biri.

Arkamı döndüğümde kimse yoktu.
Yok artık at konuşuyor olamaz . Olabilir mi ? Daha neler ya saçma düşüncelerimden sonra  atın arkasında bir kıpırtı oldu. Biri çıktı. Bu Ege'nin nefret ettiği çocuktu.

Salak ben atın konuşabileceğini bile düşünmüştüm. Allah'tan sesli düşünmedim neyse ki.

Çocuk " Sağol iltifatın için"

"Bu at senin mi? "

"Evet. Güzel değil mi ?"

"Fazlasıyla. Atların arasında beyaz at görmemiştim tek sanırım."

"Evet. Tek ve en güçlüsü" dedi.

Atı incelerken

" Sen niye tek siyah olan ve en hızlı atı aldın ?" diye sordu.

"Hızı seviyorum" dedim.

"İsmini koydun mu?"

"Evet. Gale." dedim.
Gale ingilizcede fırtına demek.

"Hmm. Fırtına"

"Öyle."

"Güzelmiş"

"Sağol"

"Ama umarım düşmezsin"

"At binmeyi biliyorum"

"Burdan öyle görünmüyorda" dedi.

Konuşma normal devam edsrken birden gıcıklaşmaya başladı. Uyuz.

"O zaman gözlük kullanmalısın." dedim.

Gülmüştü.

Sonra aklıma  bir an abim ve Batın geldi. Abim beni uyarmışken ben gelip konuşabiliyordum. Kesin yürek yedim. En büyüğünden hem de. Ege'nin 'birazdan bizde geliriz' dediğini hatırlayınca kalbim fazla atmaya başlamıştı.

"Imm şey her neyse gitmeliyim hoşçakal" dedim.

"Hoşçakal" dediğinde ben ordan Sara'nın yanına yöneldim. Ama arkamdan baktığını  hissedebiliyordum. Sara'nın elinde eğerler vardı. Görevli Sara'nın  atını çıkartmıştı ve benimkini çıkartıyordu.

Sara atına bakarak "Sana Lady dicem." dedi.

"Güzel isim." dedim.

"Seninkinin ismi ne ?" diye sordu.

"Gale" dedim.

"Vay güzelmiş"dedi.

Görevli Gale'i çıkarmıştı ve üstüne siyah eğeri yerleştiriyordu. Eğerin tutma yerinden tutarak görevliye

"Teşekkür ederim." dedim.

"Rica ederim." dedi.

Atlarımızı çıkartırken o hala ismini bilmediğim çocukla göz göze geldim.

OKUL GEZİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin