13

948 121 231
                                    

Yaşadıklarımdan sonra ne ile karşılaşırsam karşılaşayım, şaşıramıyordum. En büyük darbeyi katili öğrendiğimde yiyeceğimi düşünüyordum. Ondan sonrası veya öncesi artık beni şaşırtamıyordu, tıpkı Vanessa'nın Jin-ri'yi tanımasının şaşırtmadığı gibi. 

Lina şüpheyle kaşlarını çatsa da bir şeyler düşündüğünü anlayabiliyordum. Ne düşündüğünü anlayacak kadar hayalet güçlerinde uzmanlaşmamıştım ama. O yüzden düşüncelerini öğrenmek için dile getirmesini beklemem gerekecekti. İnsanların konuşmasına muhtaçtım şu sıralar. 

Jin-ri tekrar Lina'ya dönerek "Araya girdim sanırım. Neyse, başka bir sorguya katılırım artık, ben gideyim." diyerek gülümsedi ve dışarı çıktı. Lina kaldığı yerden devam etmiyordu. Vanessa'yı sorgulamıyordu. Gözlerimi yeniden Vanessa'ya diktiğimde  endişeyle Jin-ri'nin çıktığı kapıya baktığını gördüm. Bir an gözlerini yere dikti, bir şeyler düşündü ve ardından kabalık olup olmayacağını düşünmeden kalktığı gibi odadan çıktı. Dedektif Vanessa'ya baksa bile Lina bakmıyordu. Gerçekten bir şeyler düşünüyordu. Ardından düşüncelerini bir sonuca bağlamış olacak ki dedektife baktı.

"Şu okula...ben de gideceğim."

-

Lina şimdi bir karakolun kapısından değil, okulumun kapısından giriyordu. Fark etmiştim ki, orayı bile çok özlemiştim. Ama şu saatten sonra neyi özlersem özleyeyim geri gelmeyecekti. Bunu düşünerek, özlemimi arka plana attım ve Lina'ya odaklandım. Omzunda duran çantasını düzelterek kapıdan içeri girdi. 

Okuldan içeri girildiğinde tam karşı koridorda müdür odası ve okul işleriyle ilgilenen bir çok kişinin odası vardı. Lina onları geçti ve merdivenlere yöneldi. Buranın bir alt katında kafeterya vardı, diğer üst katlarda da sınıflar vardı. Lina alt kata indi ve bir süre gözleriyle masalarda oturan öğrencileri taradı. Ardından istediğini bulmuş gibi gözü bir yere takıldı ve doğrudan oraya ilerledi. Nereye gittiğine baktım ve gözüm Lina'nın gittiği Taehyung'a değil de, ona doğru koşarak gelen Yoongi'ye takıldı. 

Yoongi koşarak Lina'nın yanına geldi, nefes nefese bir şekilde kolundan tutarak bir şeyler mırıldandı. Lina onu kafasıyla onayladı ve Taehyung'u boş vererek Yoongi'yi takip etti. Tabii ben de arkalarından. 

Geçen gün Vanessa ile konuştuğu odaya getirdi Yoongi Lina'yı. Kapıyı arkalarından kapattı ve konuştu.

"Her nasıl anlarsan anla, içimde gerçekten tuhaf bir his var. " 

Lina kollarını göğsünde toplayarak "Ne gibi bir his?" diye sordu. 

"Onunla ilgili. Sanki...katil çok yakınımız da ve her an bir şey olacakmış gibi bir his. Geceleri uyuyamıyorum ve onun katilini bulamama fikri beni delirtiyor." Ah Yoongi...Ben de isterdim şuan hala hayatta olayım ve o küçük aşkımızı saklama oyununa devam edelim. Ama olmuyordu. Muhtemelen senin de tanıdığın birinin beni en yakın arkadaşının partisinde acımasızca bıçaklaması sonucunda şuan ikimizde acı çekiyorduk. 

"Onu ben de hissediyorum ama bu kadar ağır değil. Sence de bu kadar endişe fazla değil mi?" diye sordu Lina şüpheci bir şekilde. Yoongi'yi suçlarcasına konuşmasına rağmen Yoongi'nin yüzünde şaşırmış bir ifade yoktu. "Öyle ve bu beni korkutuyor." Lina birden şüpheci bakışlarını yok etti. 

"Endişelenmene gerek yok. O bir daha hiç birimize zarar veremez çünkü onu bulacağım. Birilerinin umudu olmak istiyorum ve olacağım. " Yoongi minnettar bir ifadeyle Lina'ya baktı ve "Teşekkür ederiz." dedi. Ben ve Yoongi, teşekkür ediyoruz sana. Bizi arkada bırakmadığın ve umudumuz olduğun için.  

Daha sonrasında Lina Yoongi'ye karakola gelmesini söyledi. Yoongi odadan çıktı ve Lina odada tek başına kaldı. Çantasını yavaşça yere bıraktı ve duvara yaslanarak oturdu. 

 Ghost||BTS✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin