kim ile anlaşmamızdan sonra tekrar yürümeye başladık az önce kiyle tek farkımız bu sefer kalabalığa karıştık. benim melez kokumu saklayan kolyem olduğu için etraftan kimse bir şey fark etmedi. damon un sesiyle hepimiz ona döndük.
- ayrılalım böyle olmaz dikkat çekiyoruz kimse bizim gibi grup halinde yürümüyor
aslında haklı herkes ya tek başına ya da iki üç kişi yürüyor biz ordu gibi beş kişi dikkat çekiyoruz. kim başını sallayarak
- doğru haklısın siz eliesha ile düz gidin direk karşınıza çıkacak biz uzun yoldan gidelim. karşınıza görevli biri çıkarsa ne bileyim asker, savaşçı her kim olursa sizinle konuşmak isterse kaçın hemde çok hızlı.
- tamam
diyerek ayrıldık. ne hızlı ne yavaş bir tempo ile yürümeye başladık. arkama dönüp baktığımda diğerleri çoktan kaybolmuş. tuhaf bir şekilde azıcık da olsa kim e güvenmeye başladım. belki de bazılarına şans vermeliyim. tekrar önüme döndüğüm de karşıdan gelen bir grup gördüm. ellerinde kılıçlar oklar ve silahlar olmasaydı her şey normal olabilirdi. kim şehrin ortasında savaşa gider gibi bu şeyleri eline alır ki. tabii kim in dediği savaşçılar haricindekiler almaz. damon a biraz daha yaklaşarak oldukça sessiz bir şekilde
- ne yapıyoruz
diye fısıldadım.
- hiçbir şey sadece yürüyelim.
kafamı sallayarak aynı şekilde gitmeye başladık. neyse ki onları geçtiğimizde rahat bir nefes alacakken arkamızdan seslenmeleriyle donup kaldım.
- hey siz yüzünüzü dönün
gözlerimi kapatarak lanet olsun diye geçirdim içimden zaten şans ne zaman benden yana olurdu ki?
- size dedim yüzünüzü dönün
daha fazla beklemeyerek damon la birlikte olduğumuz yerde döndük.
- bir sorun mu var?
başları olduğunu düşündüğüm kişi yaklaşarak
- evet güzellik
dedi güzellik kelimesine biraz sinir olsam da benden daha fazla sinirlenen kişiler var mesela şu an elimi sıkmaktan mosmor yapan damon. elimi damon dan zor bela kurtararak konuşmaya başladım.
- nedir acaba?
- giriş kartlarınızı görebilir miyim.
işte şimdi sıçtık. giriş kartı ne ya bizde ondan yok ki. ben ne yapacağımızı düşünürken damon cebinden iki kart çıkararak adama uzattı. iyide bu ne zaman? ne ara yani? ben ona şaşkınlıkla bakrken adam kartları geri uzattı ve bir şey demeden arkasını dönerek tekrardan gitti. ben şaşkınlığımı üzerimden atarak başımı salladım ve
- iyi işti
dedim. omuz silkerek
- kim vermişti ihtiyacımız olur diye.
başımı sallayarak tekrar yürümeye başladık. neyse ki bu sefer sorun çıkmadan kulenin giriş kapısına geldik. uzaktan ürkütücü gelse de yanına gelince öyle ürkütücü havası kayboldu. yani bana göre ilk gördüğümde ki gibi ürkütücü gelmiyor artık. kapıdan girecekken damon bileğimden tutarak geri çekti. kaşlarımı çatarak anlamaz bir ifadeyle bakmaya başladım.
- emily ler gelene kadar girmiyoruz
- onlar arkamızdan da gelebilir
- olmaz birlikte gireceğiz diye anlaştık
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADİST MELEZ
VampirÖlüm ile yaşam arasında ince bir çizgi var. intikam ben o çizgideyim. Bana yaşatılanlardan intikam almak için. Beni bu hayata mecbur edenler den intikam almak için. Bana sevmek ve sevilmeyi yasak görenler den intikam almak için. İşte ben bu yü...