Jordan kollarının arasındaki sıcak bedeni dalgınlıkla okşarken neredeyse tamamen üstüne uzanmış haldeki karısının nefes alıp verişini dinleyerek huzur buluyordu. Titreyerek kıpırdanınca uyandığını anladı. Tüm günü ve gecenin büyük bir kısmını ona defalarca kez sahip olarak geçirmişti. Neredeyse hiç konuşmadan birbirlerinin bedeninde tutkuyla kaybolmuşlardı. Bu yüzden yorgun düşen kadının bir süre daha uyuyacağını düşünmüştü.
Katherine her noktasının sızladığını hissettiği bedenini rahatlatma umuduyla biraz gerindi ve kocasının çıplak göğsündeki tüylerle oynayarak konuşmak için uygun bir cümle aradı. Aslında ne için tartıştıklarını tam olarak hatırlamıyordu ve umurunda da değildi.
"Bir daha böyle bir rezaletle karşılaşırsam sana dokunmaya cüret eden erkeği tereddüt etmeden öldürürüm Kate."
Konuşan taraf Jordan olmuştu. Sesindeki sakinliği sağlayabilmek için tüm akşamı konuşmadan geçirmesi gerekmişti ve şimdi ancak bu kadar anlayışlı olabilmişti. Elbette Katherine itiraz etme isteğine engel olamadı ve doğrularak su yeşili gözlerini üzerine dikti.
"Bu kadar barbar olmamalısın. Jordan soylu bir İngiliz beyefendisisin. Yıllarca saraydaydın. Kraliçe ve etrafındaki tüm soyluları tanıyorsun. Tanrı aşkına sen Gloucester Düküsün! Sarayda tanık oldukların..."
"Bu yüzden karıma hiç kimsenin dokunmasını istemiyorum ve seni lanet saraydan uzak tutuyorum."
Bıkkınlıkla iç geçirdi leydi. Ardından itirazına kaldığı yerden devam etti.
"Önce manastır sonra burası... On sekiz yaşında bir genç kadının yaşıtları gibi eğlenmek isteyebileceğini düşünmek çok mu zor?"
Jordan sırtını yasladığı yastığı eliyle düzeltip sakin, soğuk bir sesle cevap verdi.
"Senin için yarattığım cennette mutlu olmak yerine şikâyet etmeyi bıraktığın gün eğlenmeye de başlayacağını düşünüyorum."
Yatağın kenarındaki tuniğini giyen kadın bir düşes zarafetiyle yataktan çıktı ve kendisine bir kadeh şarap doldururken aklından geçeni dile getirmekten çekinmedi.
"Sen beni koruyabilmek için altın bir kafese hapsettin. Mutsuz olmamak, mutluluk anlamına gelmiyor. Etrafımda bu kadar az insan varken onlarla görüşmemi de engelleyerek..."
Cümlesini tamamlayamamıştı. Çünkü iri gövdesiyle yataktan çıkan adam gözlerinin içine bakarak dikkatini dağıtmıştı. Yanına gelip elindeki kadehi aldı ve tek dikişte bitirip boş kadehi masaya bıraktı. Katherine'in dudaklarına minik bir öpücük bıraktıktan sonra sessizce fısıldadı.
"Yasakladığım şey görüşmen değil, hiçbir erkeğin ya da kadının ellerini üzerinde görmeyeceğim Katherine. Bu konuyu tartışmayacağız."
Kocasının bakışlarındaki karanlık dizlerini titretince istemsizce yine ona sokuldu ve omuzlarına tutunarak kendisini anlatma çabasına devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafesteki Cennet (Tamamlandı)
Fiction HistoriqueKatherine Jane Wright; henüz altı yaşındayken kaderine karar verilmiş bir genç kadındı. Aynı yaşta annesizliği tatmış, kârlı bir evlilik anlaşması karşılığında kendisi gibi her şeyden habersiz bir oğlan çocuğuyla nişanlandırılmıştı. Zalim bir babanı...