....İçimdeki fırtınalar ne kadar gürültülüyse sokakta o denli sessizdi.
Yavaşça yürüyordum.
'Buradan çıktıktan sonra bastığın toprak bile sana hain diye bağıracak.' demişti bir tanesi.
Ne diyebilirdim ki ? Aksini ispatlayamadıktan sonra cevap veremezdim ayağımın altındaki taşa, toprağa.
Kafamı yukarı kaldırıp gökyüzüne baktım bir süre.
En az ruhum kadar karanlık gökte tek bir yıldız vardı şimdi bana göz kırpan.
Huzuru hissettim bir anlığına.
"Yaşayabilir miyim eskisi gibi ? Sen söyle küçük yıldız. Sen söyle, ufacıkta olsa bir umut var mı benim için ?"
Bir süredir onu izleyerek aslında kendi kendime konuştuğum yıldız bir anda hiçliğe doğru kaydı ve beni simsiyah, karanlık gökyüzüyle yalnız başıma bıraktı.
Sol gözümden akan damlaya rağmen gülümseyip fısıldadım.
"Bu hayır demekti sanırım."
Kafamı biraz daha kaldırıp derin bir nefes aldım. Ciğerlerimi yakmıştı soğuk hava.İliklerime kadar hissettim çaresizliği.
'Nefes almaya bile hakkın yok. Sen bir hainsin.' demişti bir başkası.
"Sen de mi öyle düşünüyorsun ? Nefes almaya bile hakkım yok mu ?" diye söylendim boşluğa doğru ve derin bir nefes daha aldım.
Yine yanmıştı ciğerlerim. Aldığım nefes bile düşman olmuştu bana.
Bir damla daha düştü sol gözümden.
'Madem idam edemiyoruz o halde sınır dışı edilsin. Bu ülkede yaşamaya devam etmesi tüm halka saygısızlık.' diyeni de unutmamıştım.
Yanımdan geçen bir genç uzun süre bana baktıktan sonra yüzünü ekşitip yolunu değiştirmişti.
Gözlerimi sıkıca kapatıp acıdan kıvranan kalbime elimi bastırdım.
Bir damla daha düştü sol gözümden. Engel olamadım.
Ağlaya ağlaya yürürken muhtemelen bir taşa takılıp yere kapaklandım.
'Dizlerinin üstüne çök. Kimlerle iş birliği yaptığını anlat ve seni affetmemiz için yalvar.'
Tüm bu kötü anılar hızlı hızlı beynimin her köşesini istila ederken yağmurun başlamasıyla daha şiddetli ağladım.
"Ben yapmadım ki. Hain değilim ben. Hak etmiyorum tüm bunları."
Tüm dünyaya haykırmak istediğim bu sözler el ele tutuşup bir yumru halinde boğazıma takıldı. Ne öksürüp atabilmiştim onları ne de yutup kurtulabilmiş.
Belki cümlelerim de karşıydı bana. Aynı yerdeki taşlar, gökteki yıldızlar, etraftaki insanlar, hatta aldığım nefes kadar.
Bir insanın hayatı on beş saniyede nasıl yerle bir olur diye düşündünüz mü hiç ?
Kulağa ne kadar acınası geliyor değil mi ? İşte o insan benim.
Hayatım tam on beş saniye içinde mahvoldu ve şimdi tüm Kore, hatta tüm dünya yaptığım hainliği konuşuyor.
Sorun şu ki ben asla kötü taraftan olmadım ve şu an bu durumda olma nedenim de tam olarak bu.
Kısa oldu ama giriş gibi bir şey farz edin. Güzel olacak sanırım. Birkaç gün önce rüyamda gördüklerimi fice uyarlamaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DeadLock ~ Sekai
FanfictionOh Sehun'un iki eli de kanlıydı. Biri doktor olduğu için, öteki katil olduğu için. Peki ya Kim Jongin, iki elini birden tutacak mıydı?