Teklif ?/ Tehdit ?/ Tercih ?

1.9K 193 87
                                    


Sabah kucağımdaki yastıkla uyanmış olmam dün gece kızılla uyuduğum konusunun aslında sadece bir rüya olup olmadığını sorgulamama neden olmuştu ama yatağıma bulaşmış kokusu büyük bir kanıttı.

Yüzümü hızlıca yıkadıktan sonra Yifan'ı yatırdığım odaya girdim ancak orada değildi. Salona indiğimde evimin kapısının önüne astığım büyük tabloyu izleyen kızıl haricinde yalnız olduğumu fark ettim.

Kafasını bana çevirmeden "Çok çirkin. Sanat bu değil." diye mırıldandı.

"Daha iyisini yapamıyorsan sesini kes." dediğimde ise yüzünü buruşturup cevap vermemeyi seçmişti.

Derin bir sessizlik olduğunda salondaki koltuklarımdan birine oturup "Yifan nerede ? Ve diğerleri ?" diye sordum.

Vakit kaybetmeden başka bir koltuğa oturup ayaklarını ortadaki masaya uzattı. Bu fazlasıyla gevşek hareketine göz devirip cevap vermesini bekledim.

"Gönderdim. Diğerlerinide. Durumu iyi ayrıca ettiği küfürler için özür dilemeyecekmiş ama yardımın için teşekkür etti."

Yifan tüm sülalemi elden geçirmişti ama o an fazlasıyla acı çektiği için çenesini kırma isteğimi bastırmıştım.

"Sanırım bir özrü hak ediyorum. Sonuçta sizin yüzünüzden evimi adamlar bastı, onları dövmek zorunda kaldım."

Sözlerimin üzerine kızıl çok büyük bir kahkaha sunmuş ardından çatılı kaşlarıyla gözlerimin derinliklerine sert bir bakış atmıştı.

"Sana Chanyeol'un ya da Yifan'ın hayatını kurtardığın için teşekkür etmek zorunda değiliz. Senden evini adamlar bastığı için ya da onları dövmek zorunda kaldığın için özür dilemek zorunda da değiliz. Sen zaten bunları yapmak zorundasın."

"Değilim." sesim onun ki kadar olmasa da sert çıkmıştı. Ayaklarını uzattığı masadan çekip normal oturuş pozisyonuna geçti. Dirseklerini dizlerine yaslayıp hafifçe bana doğru eğildiğinde gözlerinden birçok şey geçmişti.

"Kaçtın. Tüm yükü bizim omuzlarımıza bırakıp kaçtın. Şimdi seni bulmuşken kendi isteğinle dönmen için sırrını sakladım. Ama görüyorum ki senin gibi korkak bir nankör bunu kesinlikle hak etmiyormuş."

Sözleri ağırdı. Bu zamana kadar kimse benimle böyle konuşamamıştı. Konuşturtmamıştım. Şimdi kalkıp çenesini kırmam gerekiyordu ama açıklama yapma ihtiyacı hissetmiştim.

"Babamın bıraktığı şeyi devam ettirmek zorunda değilim. Kaçmadım ben. Sadece başka bir hayatı tercih ettim. Hepsi bu. Siz de yapabilirdiniz. Bu sizin sorununuz. Şimdi gelip bana yükten falan bahsetme."

Yine bir kahkaha attı ama bu sefer ki daha küçük, daha alaylı, acı bir kahkahaydı.

"Tercih öyle mi ? Bizim tercih etme hakkımız yoktu. Öldürmek için her hareketimizi kollayan kaç kişi vardı biliyor musun ? Daha babamlar ölmeden önce soktular bizi bu işe. Sen sıyrıldın ama bu iş bizim peşimizi hiç bırakmadı. Bırakmayacakta. Baban seni korudu ama aynısını babamlar yapmak istediğinde nasıl tepki aldıklarını biliyor musun ? Bizi tanıyorlardı. Bizim babalarımız senin baban gibi bizi tanıyan herkesi öldürüp kimliğimizi saklamayı göze alamadı."

Başım döndü. Midem kasıldı. Ayak tabanlarım yandı. Soğuk soğuk terlemeye başladım. Kulaklarım uğulduyordu. Hayır. Babam kimliğimi saklayabilmek için böyle bir şey yapmış olamazdı. Hayır bu doğru olamaz.

Ben henüz cümlesini anlamaya çalışırken bana daha fazla zaman tanımayıp konuşmaya devam etti.

"Bir keresinde kaçırıldık. Baekhyun, Chanyeol, Yifan ve ben. Bir varis daha olduğunu biliyorlardı. Yerini söylememiz için bize işkence ettiler. Hiç birimiz bilmiyorduk... Ama ne biliyor musun ? Bilsekte söylemezdik."

DeadLock ~ SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin