...
Chanyeol'un adımı çığlık atarak söylemesiyle yüzümü buruşturdum. Burada ne işi var diye düşünürken o hızla yanıma gelip bana daha yakından baktı ve "Evet kesinlikle sensin! Burada ne işin var ?!" diye bağırdı. Hayır, bunu ilk ben sormalıydım.
Yeterince kamufle olamamıştım demek ki. 'Oh Sehun olduğumu inkar etsem yer mi acaba ?' diye düşündüm ve masadaki diğer varislerde bana cevap bekleyen bakışlar atarken bu düşüncemi uygulamaya karar verdim.
"Karıştırdınız herhalde."
"Hiç inkar etme, yemezler. Tekrar soruyorum Oh Sehun, ne işin var burada ?"
Daha fazla inkar etmeme gerek yoktu. İnanmayacağı açıkça belliydi zaten. Derin bir nefes aldığımda uzun süre bana ters bakışlar atan sarışın çocuk merdivenleri çıkıp elini omzuma koydu.
"Karanlıkta oturduğun için seni tanıyamadım. Chanyeol'un hayatını kurtardığın için sana minnettarım. Gerçekten sana olan hayranlığımı bir kat daha arttırdın." dedi ve gülümsedi.
"Vay canına gülebiliyorsun." dediğimde biraz daha büyük bir gülüş sundu ve kolumdan tutup diğerlerinin oturduğu masaya oturttu.
Chanyeol sarışını gösterip "Baekhyun. Dün gece vuruldum ya hani birazcık kendini suçluyor. Depresyondaydı ama şu an çıktı sanırım." diyerek güldü.
Bende ufak bir gülüş sundum. Baekhyun güzel gülüyordu. Daha fazla gülmeli diye düşündüm ve bakışlarımı masadaki diğer insancıklara çevireceğim sırada Chanyeol tekrar konuşarak dikkatimi dağıttı.
"Pekala şimdi neden burada olduğunu açıkla."
O an içimden birkaç küfür ettim ve sonra aklıma gelen fikirle kendime haksızlık ettiğimi fark ettim.
"Tişört. Sana tişörtümü vermiştim ya. Çok değerli benim için geri almaya geldim."
Masada bir sessizlik oldu. Herkes söylediğimi düşünüyor olmalıydı.
"Chanyeol'un burada olduğunu nereden biliyordun ?"
Kırmızı saçlı çocuk ilk defa konuşmuştu ve çok güzel bir noktaya parmak basmıştı. O güzel noktaya basan parmağını senin g-.. Derin bir nefes aldım ve kendimi sakinleştirmeye çalıştım.
Baekhyun çocuğun omzuna elini koyup "Kai öyle bakmayı keser misin ? Misafirimizi korkutacaksın." dedi.
'Ne misafiri burası babamın.' diye bağırmak istedim ama tabii ki bunu onlara söylemeyecektim. Ayrıca çocuk bana dövecek gibi bakmıyordu ki, daha çok... Her neyse.
Cevap vermem gerektiğini hatırlayıp "Pekala aslında sadece içmeye gelmiştim. Bay Cho eskiden babamın bir arkadaşıydı. Yani onu burada görünce biraz takıldık ve sonra Chanyeol seni gördüm ve tişörtü almak için yanına geldim."
Masadaki herkes anlayışla kafasını salladı. Tek bir kişi hariç. Kai kırmızı saçlarını yavaşça karıştırdıktan sonra ayağa kalkıp yanıma geldi. Belimden tutup beni nazikçe ayağa kaldırdı.
Sonra yumruk yaptığım sağ elimi tuttu ve parmaklarımı açmaya çalıştı. İçinde anahtar vardı bu yüzden tabii ki açamazdım elimi.
Yumruğumu iyice sıkıp ondan bir adım uzaklaştım.
"Ne yaptığını zannediyorsun ?" diye sorduğumda çarpık bir gülüş sunup beni sertçe duvara yapıştırdı.
Bedenini bedenime yaslayarak hareket etmemi engellemişti ve iki eliyle de yumruğumu açmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DeadLock ~ Sekai
FanfictionOh Sehun'un iki eli de kanlıydı. Biri doktor olduğu için, öteki katil olduğu için. Peki ya Kim Jongin, iki elini birden tutacak mıydı?