'Sonra da seni öpeceğim.'

926 104 22
                                    

Bölümü Jongin anlatacak. Fazla uzatmadan sizi onunla baş başa bırakıyorum. Umarım beğenirsiniiiiiz ^^

***

Bazen bir takım şeyleri arkanızda bırakmanız gerekir.

Üzerimizi değiştirmek için yatak odama çıktığımızda yaptığımız buydu. Cesetler, hançerler, ortadan ikiye ayrılmış masam, yandığı için berbat olan yemeğimiz... Kısacası Sehun kollarımda ağlarken, soğukkanlı rolü yine bana düştüğünden, Luhan'ı düşünmekten kafayı yemek üzere olduğum gerçeğini bir kenara bırakıp, mantıklı davranmak zorunda kaldım.

Bu hiç kolay değildi. İnanın bana, tüm samimiyetimle söylüyorum. Çoğu zaman kolaymış gibi görünse de arkamda bir kaos bırakarak yola devam etmek, uyumaya vakit bulabildiğim anlarda derin bir nefes alıp uyumak yerine kabuslarımın yakama yapışmasına ve beni nefessiz bırakmasına yol açıyordu.

Bu kadar fazla kayıp vermek sürekli tetikte olmak ve hayatımı dilediğim gibi yaşayamamak çok ağır bir yüktü. Bunu hak edecek bir şey yapmamıştım. Ben zaten bu hayatın içine doğmuştum. Bu yüzden kendi hayatımı yaşamak için önüme çıkanı öldürmek beni vicdanıma düşman ettirmiyordu. Ne yapabilirim ki yani? Biz buna mecbur bırakılanlardanız.

Düzgün bir hayatım olmasını, düzenli tatillerimin olmasını, maaşlı bir işte çalışmayı ve Sehun'un, gece nöbeti tuttuğu için yanımda uyuyamayacak olmasının tek derdim olmasını inanın bana, bende deli gibi isterdim. Ben geceleri ona gitar çalardım o da belki şarkı söylerdi. Konuşurken bile çok güzeldi sesi. Kim bilir belki şarkı söyleyerek eşlik etse bana, hiç gözlerimizi kırpmadan sabahlara kadar birbirimizi izlerdik. Birlikte film izleyip, sokakta el ele gezer, ne bileyim küçük kaçamaklar yapar, belki bir de evcil hayvan edinirdik. Tabii bunların hepsi bir hayalden ibaret.

Gördüğünüz gibi mükemmel bir hayatımız yok ama yanmış yemeğimizi bile doğru dürüst yiyemeceğimiz kadar berbat bir hayat yaşamamız da tamamen haksızlıktı. Yastığımın altına bir tabanca yerleştirmekten ve uyurken bile tam olarak uykuya dalamamaktan, yemek yemeyi unutmaktan ve sürekli ölüm görmekten yorulmuştum.

Daha kötüsü sevdiğiniz kişinin sizden daha berbat bir durumda olmasıydı. Sehun'un kollarımda ağlamasına kısa bir süre için izin verip -ki bu en fazla on saniyeydi- onu kucağıma almak zorunda kaldım. Bundan gücenmiyorum. Kollarımda olması hep hoşuma gidiyordu ama televizyon karşısında uyuyakaldığı için onu yatağımıza taşımak isterdim. Arkadaşımızı kurtarmak amacıyla  toparlanmaya başlamamız için değil.

Üzerimizi değiştirip yüzünü yıkamasını beklediğim sürede ağlamaya devam etmiş, sonrasında boynundaki kesiye sardığım sargı beziyle ağlaması durmuştu. Salonda bıraktığımız yıkıma ikinci bir kez bakmayarak evden çıkıp arabama yerleştiğimizde ikimizde konuşmamıştık. Tüm dikkatimi yola vermişken Sehun silahlarımızı kontrol ediyordu. Yedeklerimizle birlikte sağlam bir set hazırladığında tüm trafik kurallarını hiçe saymış ve çoktan orman yoluna girmiştim.

Yifan'a ya da Chanyeol'e ulaşamamıştım. Bu yüzden tek başımıza gelmek zorunda kalmıştık ama bu konuda herhangi bir endişem yoktu. İkimizde hiçbir şeyle uğraşamayacak kadar yorgunduk ve Sehun'un önüne geleni düşünmeden vuracağına bir şekilde emindim.

Luhan'ın evine yaklaştığımızı ileriden yükselen dumanlar sayesinde anlamak mümkündü. Kara bir sis ormanın üzerine hızla yayılırken ikimizde sessizdik. Endişelerimizi dışa vurmak bizi daha kötü hissettirecekmiş gibi tamamen susmuştuk.

"Dur!" Sehun hızla bağırıp elini direksiyondaki elimin üzerine yerleştirdiğinde, hız sınırını zorlayan ibreye aldırmayıp, yolun ortasında ani bir fren yapmıştım. Neyse ki altımdaki araba döneminin en kalitelilerinden biriydi ve bizi fazla sarsmamıştı.

DeadLock ~ SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin