32- 3.2.1..

116 10 2
                                    

-araftan-

ne ara okuldan çıkıp yangının olduğu kafeye geldim hatırlamıyorum bile. iki saattir içeride, kafenin başıma yıkılmasını göze alarak o şerefsizin yaptığı, ardında bıraktığı en ufak hatayı arıyordum. ama bi bok bulamadım. hayal kırıklarıyla dışarı çıktım. ruhum artık bedenime ağır geliyordu. bedenim ise ayakta kalmam için bir neden arıyordu ve o neden de 'intikam' oluyordu. derin ama güçsüz ve titrek bir nefes aldım. ve hemen ardından bedenim ve ruhum arasındaki savaşı ruhum kazandı ve dizlerimin üstüne düştüm. aldığım titrek nefesi yine titrek bir şekilde verdim. çok geçmeden titrek nefeslerimin yanına gözyaşlarım da eklendi. yine her zamanki gibi kendimden güç aldım ve zorda olsa ayağa kalkmayı başardım. taksi çağırdım. şirkete doğru yola koyulduk. parasını verip arabadan indim. şirketin önünde durup o uzun kuleye baktım. yüzümü acı bir tebessüm kapladı. o şerefsiz kızlarının cenazesine bile gelmemişti. yüzümdeki tebessümün yerini nefret alırken hızla girişe yöneldim. ben girerken meriç dışarı çıkıyordu. büyük ihtimal beni burda arıyordu. beni görünce yönünü değiştirip benim arkamdan gelmeye başladı. asansörü es geçip merdivene ilerledim. en üs kata kadar ikişer ikişer çıkmam karşısında yorulmuştum. meriç ise hala merdive çıkıyordu. hızla 'kenan bey' in odasına ilerledim. kapıyı çalmadan açıp hızla içeri girdiğimde beyimizin kucağındaki kızla sinir kat sayım artmıştı. kıza bakıp

-çık dışarı. dedim. kız üzerini düzeltti ve kapıya gelirken beni alıcı gözüyle süzdü. sonra gülümseyip çıktı. tekrar kenan beye döndüm.

-Ooo hoşgeldin oğlum. keşke haber verseydin.

-şerefsizsin. kendi kızlarının cenazesine bile gelmeyecek kadar şerefsizsin. yavaş yavaş yanına yaklaşıyordum. en sonunda karşısında durdum ve ona yumruk attım. kenan beyimiz (!) yere düşerken ben daha hızlı yumruk atmaya başlamıştım bile. koridordan gelen gürültüye aldırmadan altımdaki şerefsizi yumruklamaya devam ettim. kapı açıldı. içeri kim girdi bilmiyorum ama bana dokunmuyordu bile. kesin güvenliktir. çünkü onlar biliyorlar. eğer karışırlarsa kendileri için daha kötüsü olucaktı. beni kaldıran kişi içeri yeni giren meriç olmuştu. sinirle solurken bağırdım.

- çıkın lan dışarı. şu şerefsizi de alın. Güvenlik kenanı götürdü. Bende odama geçtim. Asistana ihtiyaç duymadığım için asistanımın odası meriçindi. O da odasına geçti. Mustafayı arayıp o kafeyi görüntüleyen bütün kamera kayıtlarını bulmasını istedim. Ahmete de ipeğin öldüğü sokağın kamera kayıtlarını bulmasını istedim. Yaklaşık iki saat sonra CDler masamdaydı...

-meriçten-

İki aydır CDleri izleyip en ufak ipucunu arıyorduk. CDyi başa alıp tekrar izledim. İpeğin cansız bedeni ve bunu yapan her kimse, ipeğin bedeninin yanına, ipeğin kanıyla '1' yazıyor. Sanırım bu bir işaret. Koşarak arafın odasına gittim. Kapıyı çaldım ve içeri girdim.

-abi buldum...

-neyi buldun lan?

-ipucu buldum.. Bilgisayarı masaya koydum. CDyi başa aldım. O bölüme gelince durdurdum. Arafa '1' i gösterdim. Küfür mırıldandı. ardından kendi bilgisayarından diğer cdyi başa aldı. burda ise kafenin duvarında '2' yazan bir tablo vardı. araf anlamamışa benziyordu.

-ne yani şimdi bu 1-2-3-4.. diye devam mı edicek?

-hayır.dedim bi kağıt aldım. bide kalem. kağıda ipek yazdım. sonra üzerine çarpı attım.

-ilk olarak ipekle başladı.çünkü ona çok değer veriyordun. daha sonra derya ve deniz. dedim ve onların da ismini yazıp üzerlerine kocaman bi çarpı koydum. ardından asya,azra ve seniha yazdım.

Daha Yeni Başlıyoruz.. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin