Oturduğum banktan yere düşen ince kar tanelerini umutsuzluk içinde izlerken beynim az önce Ufuk'un söylediği cümleleri tekrarlıyordu. Bunun etkisiyle duygularıma teslim olan gözyaşlarım soğuğun ısırdığı yanaklarıma birer birer düşmeye başladı. Çok geçmeden üstün körü incelediğim etraf yerini büyük bir karanlığa bıraktı. Gözlerimi hafifçe aralayıp baktığımda nerede olduğum hakkında bir fikrim olmasa da gözlerimin ışığa alışıp tamamen açılması ile birlikte hastanede olduğumu anladım. Ne olduğunu ve buraya nasıl geldiğimi düşünmeye başlamışken, aklımdan geçenleri anlamışcasına konuşmaya başladı hemşire:
-Ağır bir sinir krizinin etkisiyle bayılmışsınız. O sıra da yoldan geçen bir hanımefendi durumunuzu fark edip sert bir şekilde düşmemeniz için sizi tutmuş ve hastaneye getirmiş. Hemen sakinleştirici iğne yaptık bunun etkisiyle yaklaşık iki saattir uyuyorsunuz. Bebeğinizin de sağlığı gayet iyi. Az sonra Doktor Bey gelip sizi son kez muayene edecek. Ardından taburcu olursunuz.
Ne! Bebek mi? Şaka olmalıydı bütün bunlar. Terk edildiğim gün anne olacağımı öğrendiğim gün olmamalıydı. Hıçkırıklarımın arasına karışan gözyaşlarımdan olacak ki içeriye giren doktoru görmedim.
-Hemşire hanım ne oluyor burada?
-Hemşire verdiğim bu ani tepkinin etkisinden çıkmakta güçlük çekerek de olsa cevap verdi:
-Durumu hakkında kısa bilgiler verdim. Aniden ağlamaya başladı Doktor Bey.
-Hemşirenin verdiği cevaptan tatmin olmayan, endişeli doktor:
-Sorun nedir Şifa Hanım? Ağrınız mı var?
Diye tekrar bana sordu. İçine daldığım derin düşüncelerden sıyrılıp,düşüncelerimi,yaşadıklarımı açığa vermeyecek olan şu cevabı verdim:
-İyim,ağrım yok. Hamile olduğumu burada öğrendiğim için duygularıma engel olamadım.
Verdiğim cevap doktoru bu kez tatmin etmişti ama beni hayır. Ne kadar söylediğim yalana inanmak istesem de bu gerçek değildi. Gerçek olan tek bir şey vardı. Anne olacağımı öğrendiğim gün dört yıllık sevgilim ardına bakmadan beni terk ettiğiydi. Ondan arta kalan ise yıpranmış duygularım, birkaç güzel anı,kocaman bir yalnızlık ve karnımda ki bebekti. Şimdi ne yapacaktım? Kendi kendime yetmezken, daha doğmadan babasız kalan,hayata bir sıfır yenik başlayan talihsiz bebeğime nasıl yetecektim? Aklım düşüncelerimin istilasına maruz kalmışken bastıran ağrı ile yüzüm buruştu. Ve istemsiz bir şekilde acıdan inledim. Doktor, ağrım olduğunu yılların tecrübesiyle hemen anlamış ve elini karnımın sağ köşesine yavaşça bastırmıştı. Evet bastırdığı yer tam da ağrının saplandığı yerdi. Ağrıya sebep olan şey önem olmalıydı ki doktor daha ayrıntılı bir şekilde muayene etmeye başladı.
-Düşük riskiniz var. Bunun için sizi iki hafta kadar hastanemizde misafir edeceğiz.
Dedi. Doktorun sözleri bittiğinde uzun süredir tutmaya çalıştığım gözyaşlarım usulca akmaya başladı yanaklarıma. Tamam,yaşadıklarım güzel şeyler değildi. Ama Ufuk'un bende bıraktığı boşluğu şimdiden dolduran bebeğimi kaybetmek düşüncesi ve içinde bulunduğum bu durum ağlamama sebep olmuştu işte.
-Sadece bir risk. Ve birçok anne adayımızda görülen türden... Lütfen ağlamayın. Unutmayın siz ne hissederseniz bebeğiniz de onu hisseder. Eminim güçlü duran bir anne, ona da güç vererek gitmesini engelleyecektir.
Doktorun kullandığı cümleler beni sakinleştirmiş,ağlamamı durdurmuş ve umut kaynağı olmuştu. Her zamankinden daha güçlü olacaktım hemde bu kez bebeğim için.
-Haklısınız. Demekle yetindim.Tebessüm ederek devam etti
-Şimdi biraz dinlenin. Sizi yine muayeneye geleceğim. Diyerek ayağa kalktı.O sıra da hemşire .
-Rahat etmeniz ve yalnız kalmamanız açısından bir refakatçinizin olması iyi olur. Biz haber vermek için birilerini aradık ama ne bir adres ne de bir telefon numarası bulamadık. Haber vermek istediğiniz kişinin bilgilerini verirseniz ulaşırız.
Haber verecek kimsem yok diyemediğim için.
-Şuan kimseyi telaşlandırmak istemiyorum. Daha ayrıntılı muayene olup durumum hakkında kesin bilgi edindikten sonra haber veririm.
Dedim. Konuyu daha çok uzatıp beni baskı altına almamak için ısrar etmedi ve konuyu değiştirerek açıklama yaptı.
-Rahatlamanız için serumunuza küçük bir dozda kas gevşetici yapacağım. Bu sizi biraz olsun rahatlatarak çabuk uykuya geçmenizi ,daha çok dinlenmenizi sağlayacaktır. Dedi. Doktor:
-10 mg yeterlidir. Kırk dakika sonra kontrol et. Uyanınca da bana haber ver.
Diyerek odadan çıktı. Hemşire de yapması gerekeni seri bir şekilde yapıp gitti. Kısa bir süre içinde ağırlaşan göz kapaklarım tamamen kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavinin En Gece Tonu
Romanceİnişli çıkışlı, çokta güzel olmayan hayatında, güneşin sadece umut etme kabiliyetine sahip insanların üzerine doğduğuna inanan Şifa,yaşadığı hüzünlü olaylara rağmen umut etmeye devam edebilecek mi? Hiç beklemediği bir zamanda ansızın çıkıp gelen ve...