Üzerimden şaşkınlığı attıktan sonra "Meltemmmm" diye çığlık atıp, Meltem'in üstüne atladım. Benim kadar olmasada karşılık verip içeri girdi. Çantasını girişe bırakıp mutfağa geçti. Masanın en köhne tarafına oturup benide hemen yanıbaşına oturttu. Normal gitmeyen bir şeyler vardı. Meltem çok soğuk ve mesafeliydi. Aynı zamanda sanki bir şeyler anlatmak istiyor fakat anlatamıyor gibiydi. En sonunda kendi içinde yaptığı muhasebeyi kazanmış olacak ki konuşmaya karar verdi. "Seni çok seviyorum. " dedi kelimeleri gırtlağını sıkarak. "Biliyorum sende beni çok seviyorsun. Küçüklüğümüzden beri birbirimizin dostu, arkadaşı, kardeşi, ailesi ve her şeyi olduk. Hep beraber mücadele verdik. Beraber güldük beraber ağladık. Bu yaşa kadar bize kötü yüzünü gösteren hayat artık güldü. Hayatlarımız yoluna girdi. İyi insanlar karşımıza çıktı ve aşık olduk. Şimdi ise artık gitme vakti benim için. Londra'da büyük bir firmadan iyi bir maaş karşılığı çalışma teklifi aldım. Kariyerim için geleceğim için kabul etmeliydim ve ettim. İkimiz açısındanda çok zor olduğunu biliyorum. Bu duruma alışmamız baya bir zaman alacak ama benim iyiliğim için mecburuz. Yarın akşam uçağım kalkıyor. Beni anlayacağını, hak vereceğini umut ediyorum." anlatacakları bittiğinde konuşmaya çalıştım ama olmadı. Kelimeler boğazıma düğümlendi. Bunun kötü bir şaka olduğunu umarak yutkundum. "Ben sensiz ne yaparım?" diyebildim zorlanarak. "Konuşuruz sürekli. Yanıma gelirsin. Ben de gelirim sık sık. Bensiz kalmayacaksın ki. Sadece artık aynı evde aynı şehirde olamayacağız. " Tek yapabildiğim ağlayarak ona sarılmaktı ve öyle yaptım. Kendini tutmak İçin üstün çaba gösteren Meltem de dayanamayıp ağladı. Kabul edip saygı göstermekten başka yapacak bir şeyim yoktu. Onu kendi menfaatlerim uğruna böyle büyük bir fırsattan alıkoymam doğru değildi. Yapamazdım. Oda iyi şeyleri hakediyordu onunda iyi şeyler yaşamaya ihtiyacı vardı. Hem tamamen yalnız değilim Burç ve bebeğim vardı artık derken Meltem'in odasına geçtik. Yarın için Meltem'in eşyalarını toparlamaya koyulduk. Ağzımızı açmadan bütün kıyafetlerini 3 büyük valize yerleştirdik. Odasında ona ait bir tek resim ve biblolar kaldı. "Canım? Canım? Şifa? Nerdesin yahu?" Diye seslene seslene gelen Burç odaya girip Meltem'i gördüğünde en az benim kadar şaşırmış olacak ki gözleri sonuna kadar açıldı. Sonra kendine geldiğinde daha önce dikkat etmediği odanın ortasında duran valizler dikkatini çekti. "Hoşgeldin Meltem." "Hoşbulduk Burç. " " Bu valizlerde neyin nesi? "Gidiyorum" "Tatil için fazla değil mi?" " Tatile gittiğimi kim söyledi. Londra'ya gidiyorum. Gidiyorum derken kalıcı olarak yani." Burç ne diyeceğini bilememişti. Lafları ağzında kekeleyerek geveleme aşamasını geçtikten sonra"Ne zaman gidiyorsun?" Diye sordu." Yarın akşam." Bu kararı bu kadar hızlı vermene sebep olan bir şey mi var?" "Sadece bu büyük iş fırsatını kaçırmamak istememem. Tek sebep bu." Konuşma sevimsiz bir diyalog halinde ilerleyerek son buldu. Akşam Burç, Meltem ile beni veda yemeğine çıkardı. Meltem beni Burç'a emanet edip, aksi bir şeylerim gerçekleşmesi durumları İçin ise üstü örtülü bir şekilde tehdit etti. O geceyi Meltem'le Yanyana uzanıp, geçmişi, anılarımızı gözyaşı ve kahkahalarla yad ederek geçirdik. İçimde Hiç dolmayacağını düşündüğüm koca bir delik var gibiydi. Kim gelirse gelsin ora öyle kalacaktı. Aynı dipsiz bir kuyu gibiydi. Ne kadar taş atarsam atayım dolmayacak olanlardan hani. Ertesi gün olup vakit yaklaştığında işimizi şansa bırakmamak amacıyla 2 saat erkenden yola çıktık havaalanına gitmek için. Yetiştiğimizde uçağın kalkmasına 40 dakika kalmıştı. Gerekli her türlü işlem halledildikten sonra sıra veda etmeye gelmişti. Çok veda etmiştim ama hiçbir zaman alışamamıştım ve alışamayacaktım. Ağlayarak salya sümük birbirimize sarıldık ve zorda olsa ayrılmayı başardık. Arabaya bindiğimizde yeri süpüren suratımı güldürmek için elinden gelen her şebekliği yapan Burç böyle olmayacağını anlayınca arabayı sağa çekti. Gözlerimin için bakıp ellerimi tuttu. "Sana üzülme demeyeceğim. Ama kendini bu kadar harap etme en azından. Her insanın bir limanı vardır. O limandan kimi gemi kalkar kimisi demir atar. Kimisi gider sonsuza dek kimisi gidip gelir. Meltem orada daha iyi olacak. İyi bir işe ve yüksek bir yaşam standartına sahip olacak. En azından onun mutlu olma ihtimalini düşünerek sıkmasan canını? " "Mutlu olur değil mi?" "Tabiki. Olmazsa bile geri döner. Bilirsin deli kız hiç sıkıntıya gelemez." "Gelemez haklısın dedim." tebessüm ederek. Bilmediğim aralardan arabayı geçirip bir yere park etti. Zorla bir restauranta götürüp yemek siparişi verdi. "Meltem gitti artık evde nasıl hayatını idame ettirmeyi düşünüyorsun?" "Her işi kendim halledebilirim" "Edemezsin bu halde." "Ne varmış halimde?" Bir şey ama daha az hareket etmen ve daha az yorulman gerekiyor." "Haklısın ama yapacak bir şey yok. Eğer bir çözüm önerin varsa söyleyebilirsin." "Aslında var." Nedir?" "Bana taşın. Temizliği halledip, yemeği hazırlayan bir yardımcım var. Ev büyük ve merkezde. Hastaneye gelip gitmen rahat olur. Yalnızda kalmazsın hem" Burç
, ağzımdan girip burnumdan çıkmış beni ikna etmeyi başarmıştı. "Kendi evinizi dağıtmayın. Birçok hatıra var orada. Hem Meltem tatile, gezmeye veya ziyarete gelirse orayı kullanır rahat etmek için" "Haklısın." Meltem'in gidişi çok şeyi değiştirmişti. En başta ilişkimizin seyrini. Burç müsait olduğu her dakikayı değerlendirip bana mesaj atıyordu. Ben ise onu çalışma saatlerinde daha çok ziyaret ediyordum. 4 gün sonunda bütün eşyalarımı toplamıştım. Burç valizleri indiriyordu bir bir. En sona kalan küçük valizi eline alıp belimi sarmaladı. Anlımı öpüp, çenesini başımın üzerine koydu yavaşça. Sıcaklığını ve hafifçe alıp verdiği soluğu kafamda hissediyordum."Hadi veda zamanı artık." "Doğru. Zaman geldi." Sağ gözümden bir damla yaş geldi. "Nasıl oluyorda yaşanan onca şey hiç yaşanmamış, hiç olmamış gibi oluyor. " Burç yanıtladı: "Yaşayacağın güzel günlere yer açılsın, imkan tanınsın diye belki" "Belki" "Hadi çıkalım artık. " Konuşmak şu an bana dünyanın en elzem işi gibi geldiğinden cevap vermedim. Hadi anlamında elini tuttum. Son kez evin koridorlarından geçip, kapıyı kitledim. Aşağı inip son valizi yerleştirdikleri sonra Burç'un evine gitmek için yola çıktık. Burç'un evine girdiğimde gördüklerim beni hayrete düşürmüştü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavinin En Gece Tonu
Romanceİnişli çıkışlı, çokta güzel olmayan hayatında, güneşin sadece umut etme kabiliyetine sahip insanların üzerine doğduğuna inanan Şifa,yaşadığı hüzünlü olaylara rağmen umut etmeye devam edebilecek mi? Hiç beklemediği bir zamanda ansızın çıkıp gelen ve...