"Sıkıntılı günler."

1.2K 51 7
                                    

Boynuma kondurduğu küçük öpücükten sonra bana baktı.

"Kokunu seviyorum."

Huzurla nefes verdim.Saçlarımı kulağımın arkasına atıp gülümsedi.

"Tanıştığımız günü hatırlıyor musun?"

Biraz düşünmem gerekti. Çünkü onu küçüklüğümden beri tanıyordum.

"Çantanı toplamış evi terk ediyordun. Bende seni yolda görüp bize getirmiştim..."

O anı, küçük Adam ı hatırladığım zaman dudaklarım elimde olmadan yukarı doğru kıvrıldı.

"Baban beni görüp babama haber verdiği zaman çok ağlamıştım."

Kıkırkayıp dudaklarıma yaklaştı. Küçük sevimli bir öpücüğün ardından devam etti.

"Seni sevdiğimi ne zaman fark ettim biliyor musun?"

Başımı sallayıp 'I-ıh.' diye mırıldanınca yanıma tamamen uzandı. Tavana bakarken geçmişi düşünmeyi sürdürüyordu.

"Ağaçtan düşmüştün. Dizin kanıyordu ve..."

"Ve sen kan göremiyordun."

O gün kan göremediği için bayılmıştı ve ben kendi acımı unutup onu ayıltmaya çalışmıştım. Sırıtırken yüzüyle oynamaya başladım.

"Uyandığımda başımda oturmuş seni gördüğüm zaman 'ya ben bu kızı seviyorum.' demiştim."

"Ve bunu bana söylemen iki yılını aldı."

Kalkıp üzerime eğildi. Ellerini başımın iki yanına koyup bedenini, bedenime yasladı. Gözlerimle dudaklarım arasında gidip gelirken gülümsedi.

Dudakları, dudaklarımı bulduğunda elimi ensesine yerleştirip saçlarıyla oynuyordum. Dili dudaklarımın arasından kayarken inlemelerime şaşıyordum.

Ondan ayrılırken sıcak ve aşk dolu öpücüğü karşısında şaşkındım. Onu tam yedi yıldır tanıyordum. İki yıldır çıkıyorduk ve nerdeyse hergün beni sevdiğini söylüyordu. Ama sıcak öpüşleri ilişkimizin ilk yılında bitmişti. Sonrasında hep başka kızlar aramıza girmişti.

"Rüyadayım sanki."

"Zoey. Rüyadasın."

Justin beni dürte dürte uyandırdığında sinirle homurdandım. Neden rüyamı bölmüştü. Ona beni uyandır dememiştim. Uyuzdu işte. Dün yaptığı şeyden sonra iyice uyuz olmaya başlamıştım ona.

Chris ile şişenin sonunu bulurken yanımıza gelmiş, ona ters ters davranıp beni nerdeyse zorla eve götürmüştü. Yaptıklarına sebep olarakda 'etrafa karşı dikkatli olmamız gerek' diye karşılık vermişti. Buraya geldiğimizden beri bi garipti. Eski ilgi çekici hoş çocuk yerini sinir bozucu büyükbabaya bırakmıştı. Ya da ben de birşey vardı.

Yemeğimle oynarken tıpkı babam gibi konuştu.

"Önüne bak ve yemeğini ye."

Ters ters bakarken koca bir salamı midesine indirmekle meşguldu.

"Senden emir almıyorum."

Tabağındaki peyniri parçalarken güldü. Bana bakmaya tenezzül bile etmiyordu.

"Ben senin abinim."

"Ya, evet."

Yüzümü daha yıkamadığım için uyanamamıştım. Saate bakıp ona yaklaştığını görünce aceleyle tabağımdan bikaç domates i ağzıma teptim. Gözlerimi ovalayıp çayımın sonunu sıcak oluşuna rağmen içtim. Masadan kalkarken dikkatle bana bakıyordu.

Sadece Bir Dans.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin