"Cehennem ateşi."

1.2K 50 7
                                    

"Ne zaman fark ettin?"

"Uyandığımdan beri yok. Yaklaşık üç saat geçti. Ne olduysa sen bıraktıktan sonra olmuş olmalı."

Bi süre gözleri pencereden dışarıya odaklandı. Daha sonra cebinden telefonunu çıkarıp birşeyler yapmaya başladı.

Endişeliydi. Çok endişeliydi. Eğer ben onun yerinde olsam ve kaybolan Taylor olsa bu kadar endişelenmezdim. Çünkü bir yere takılmış, bir yere gitmiş olabilir diye düşünürdüm. Belki yürüyüşe çıkıp sonrasında da bir yerlere uğramıştı.

Sonuçta Chris in, Jason dan, babasından onun aslında kim olduğundan haberi yoktu. Tehlikede olabileceğinden haberi yoktu.

Ama benim vardı. Çantamı toplayıp arkama bakmadan kaçabilecek kadar çok şey biliyordum. Jason ı tanıyordum. Onlara ihanet ettiğim için alacağım cezayı biliyordum. Ölümdü. Kesinlikle ölümdü. Zoey i kurtarmak için bedenime kurşun sıkılıp herhangi bir ormanın içine gömülmeyi göze almıştım. Ama onu yinede kurtaramamıştım.

Ona cehennemin dibine git dediğim günü hatırladım. İsterse kendini asmasını, gebermesinin bile umrumda olmadığını söylemiştim.

Lanet olsun.

Umrumdaydı.

Ortadan kayboluşunu fırsat bilip bu evi, bu şehri, bu ülkeyi terk edebilirdim. Bir kez bile onu aklıma getirmeyebilirdim. Zaten onun yüzünden hayatım tehlikedeydi. Onun yüzünden kaçıyordum.Onun yüzünden mutsuzdum.

Ama onu bırakmazdım. Nedenini hala bilmiyorum. Ama onu bıramam. Ve bırakmayacağım.

Taylor elini omzuma koyunca bir an irkildim. Yanıma oturup elimi tuttu. Bu kızın sürekli temasta bulunma isteği canımı sıkıyordu. Ya koluma giriyor, ya elimi tutuyor, ya da öpmeye çalışıyordu.

Kırk yıldır erkek görmeyen bir dul gibiydi. Zoey nin tam tersiydi. O bana dokunmaya korkuyordu. Tıpkı benim ona dokunmaya korktuğum gibi. Onun yanında tir tir titriyordum.

Ama artık yoktu. Belki yüzünü bile bir daha göremeyecektim.

Hayır, buna izin veremem. Onu bulmak için işe bir yerlerden başlamam gerek.

Düşün Justin düşün.

Eğer onu alanlar Jason ın adamlarıysa beni neden almadılar? Ve neden pencereden girdiler.

Hayır, tek seçenek Jason da olsa bunlar saçma geliyor.

Koltuk sanki dikenlerden, çivilerden ve iğneden yapılmış gibi batıyordu. Terleyen elimi Taylordan çekip saçlarımla oynadım. Sessizlik ve birşey yapamamak canımı sıkıyordu. Taylor da rahatsız olmuş ki oturuş şeklini değistirip konuştu.

"Artık polisi aramalıyız."

"Hayır!"

Chris ile aynı anda bağırınca hızla dönüp ona baktım. Birşey biliyordu. Hatta belki onun nerede olduğunu biliyordu.

Gerekirse onu öldürürdüm.

Ayağa kalkıp tehditkar bir tavırla ona baktım. O da ayağa kalkıp yanıma gelince yakasından tutup çekiştirdim.

"Ne saklıyorsun?"

Ellerini ellerime koyup kurtulmaya çalıştı. Soruma cevap vermediği her saniye daha çok çıldırıyordum. Daha sıkı tutup oturduğu koltuğa geri ittim. Damarlarımda ki kanlar su gibi akarken yumruğumu sıkıyordum. Ona doğru bir hamle yapıp yumruğumu yüzüne indirmeye hazırlanırken Taylor ın çığlığıyla bir an duraksadım. Chris te elini kaldırıp beni durdurdu. Konuşmadan önce yutkundu.

Sadece Bir Dans.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin