"Tam üç gündür uyuyorsun."

1.6K 73 2
                                    

Gözümü açamıycak kadar yorgundum. Ama sesler duydukça gözlerimi sonuna kadar açmak için çabaladım. Keşke açmasaydım.

Bir an hayal gördüğümü sandım. Gözlerimi açamadığımı, aslında rüya gördüğümü düşündüm. Ama beni buraya getirenin o olduğunu anlayınca, hayal görmediğimi de anladım.

Fotoğrafçı, Allie nin sevgilisi olan çocuk. Pencereden dışarı bakarken ellerini arkada birleştirmiş ve şarkı söylüyordu. Uyandığımı farkedince bana döndü. Gözleri yerinden pörtlemesine ramak kalmış şekilde kocaman açmıştı ve şimdi bana bakıyordu. İç sıkıcı bir sessizlik oldu.

"Günaydın."

Günaydın mı? Cevap vermek için ağzımı açtığımda ağzımın nasıl bu kadar kuruduğuna şaşırdım. Karşımdaki masanın üzerinde duran bardağa su doldurup bana getirdi. Kalmak için çabalarken boş eliyle elimden tutup oturmama yardım etti. Elleri terliydi. Başka bi zaman olsa, ıslak avuçlardan ne kadar nefret ettiğimi dair şikayet eder dururdum. Suyu verirken yatağın yanındaki koltuğa oturdu. Bardak dudaklarımı bulurken onu izliyordum. Başını yere eğip, ellerini saçlarında gezdirdi.

"Tam üç gündür uyuyorsun."

Sakinlikle söylediği şey karşısında suyu boğazıma kaçırarak tepki verdim. Uzun bir öksürük nöbetine kapılırken yaptığı aptal şakayı idrak edebilmiştim.

"Sakin ol, dalga geçiyorum..."

"Gerçekten soruyorum. Manyak mısın?"

Beyaz dişlerini bir hediye gibi gülüşüyle sundu bana.

"Koridorda bayıldın bende seni buraya getirdim. Merak etme sana baktılar. Birşeyin yokmuş. Yorgunluktan olabilirmiş. Hazırlan, seni eve bırakayım."

Daha ben ağzımı açıp adam akıllı birşey söyleyemeden odadan çıkmıştı. Bi süre odada çantamı aradım. Bulamayınca daha fazla dayanamayı pis kokan odadan dışarı kendimi hızla attım. Yaklaşık yarım saat önce düştüğüm koridordan geçerken içimi bi sıkıntı sardı. Gene bayılsam bana kim yardım edecekti? Adını bilmediğim çocuk yine gelir miydi?

Arabaların olduğu yere ilerlerken, diğerlerinin derste olduğu için sevindim. Ama hala dışarda gezen bi kaç kişi vardi.  Bana bakan etraftaki birkaç kızı görmezden gelmek için büyük çaba gösterdim.

Onun yanına geldiğimde kendi arabamı işaret ederek konuştum.

"Arabam burda. Yardımın için teşekkür ederim. Ama kendi arabamla gitsem iyi olucak. Çantam sende mi?"

Hiç tepki vermeden yolcu kapısını açıp beklemeye başladı. Derin bir nefes alıp arabaya bindim. Zaten araba sürmek için yorgundum. Bi kaç saniyeye o da sürücü koltuğuna oturmuş, arabayı çalıştırmış ve çoktan yola koyulmuştu.

"Çantam?"

Gözlerini bir saniye bile yoldan ayırmadı.

"Arkada."

Zar zor arka koltuklardaki çantama uzandım. Cep telefonumu çıkarıp Jessie ye çıkışta Ryan la gitmesini beni beklememesini mesaj attım. Telefonu çantaya geri atıp ona döndüm. Adını öğrenmek istiyordum. Ama nasıl sormam gerektiğine bi türlü karar verememiştim.

"Pekala, burdan sonrasını senin tarif etmen gerekiyor."

Tarif kelimesini kullanınca buraya kadar ben tarif etmeden nasıl geldiğini merak ettim. Ama elime geçen fırsatı kaçırmamak için bu merakı bi kenara attım.

"Şurdaki köşeyi dönünce ilk ev.."

Oysa daha cümleyi tamamlayamadan evin önüne gelmiştik. Arabayı durdurup inmem için bana bakıyordu.

Sadece Bir Dans.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin