"Kanayana dek sev. Sonra parçalara ayrıl."

841 56 11
                                    

Bölüm parçasını ismin olduğu yerde açarsanız iyi olur.

Kolumdan tutup ona bakmam için beni kendine çevirdi. Deliye dönmüş gözlerini görünce korkudan bir adım geri çekilmek istedim. Ama kolumu kavradığı eli buna izin vermedi.

"Ne demek bu akşam onunla buluşacağım? Sen delirdin mi? Sana ben olmadan hiç bir şey yapmayacaksın demedim mi!" diye kükredi. Onu öfkeliyken bir çok kez görmüştüm. Ama bu sefer farklıydı. Gözleri kararmış, kolumu canımı acıtırcasına sıkıyordu. Korkmuştum ama susmayacaktım. Dengesiz tavırları sinirlerimi bozuyordu. Ve onun bunu bilmesi gerekiyordu.

"Evet delirdim! Buraya geldiğim günden beri deliyim! Çünkü sen, aptal adam, beni delirten sensin. Gözümü kaparken yanımda oluyorsun, gözümü açtığımda başkasının yanında! Senin yüzünden gözümü açmaya korkar oldum. Hayatımı senin için karanlığa gömdüm!"

Derin bir nefes alıp gözlerine baktım. Sessiz bir şekilde beni dinliyordu. Bir süre sessiz kalıp doğru kelimeleri bulmak için çabaladım. Aklımdan binlerce kelime, yüzlerce cümle geçiyordu. Kalbimi kırmıştı. Ve bunu ona en doğru şekilde ifade etmek istiyordum.

"Babam, Jason, Kate, Mike. Hepsini yaşadım bitti. Ama sen hep yanı başımdasın, seni her gün yaşıyorum. Ve sen sadece kalbimi kırıyorsun!"

İfadesiz bir şekilde bana bakarken "Taylor'a söyle, onunla gitmeyeceksin." diye devam ettim. Bileğimi tutan eli sıkılaşırken korkum ikiye katlanmıştı.

"Kendini ne sanıyorsun? Sevgilim falan mı?.."

Olmadığımı biliyordum. Ama öyle davranmakta geri çekilmiyordum. Az önce ona emir vermiştim. Şimdi bu yüzden tüm öfkesini bana kusacağı belliydi.

"Sana bana karışabileğini ne düşündürttü bilmiyorum. Bak, Zoey. Ben o sana yemekler yapan her saçma sapan hastalığında başında bekleyen adam değilim. Onların hepsi yalandı, oyundu. Ben sandığın adam değilim. Öyle biri yoktu. Sadece bana denileni yaptım." dediğinde ne yapmaya çalıştığını anlamıştım. Beni kendinden uzaklaştırmak istiyordu. Ama sebebini bilmiyordum. Sebebinin Taylor olmasından korkarak "Seni yinede seviyorum." diye fısıldadım.

Komik birşey söylemişim gibi güldü. Her zaman ona yakıştığını düşündüğüm gülüşü şimdi canımı yakıyordu.

"Tam bir gerizekalısın. Güçlü görünmeye çalışıp her bulduğu fırsatta seffileri oynayan bir gerizekalısın. Daha 17 yaşında bir çocuksun. Benim gibi birinin seninle gerçekten uğraşmak isteyeceğini nasıl düşündün bilmiyorum. Ama kızım, seni sevmiyorum. Duydun mu beni? Seni sevmiyorum. Artık düş yakamdan." dediğinde kalbim zaten kırıktı. Şimdi etrafa saçılan parçaları ayağıyla ezip un ufak ediyordu. Bunu sanki üzerimde yapıyormuş gibi o parçalar tenime batıyordu. Ellerimde, boynumda, sırtımda, bunu her yerimde hissediyordum. Sesimin çatlamasını umursamadan "Sana inanmıyorum." dedim. Sinirini sesinden kusarak sertçe devam etti.

"İnanmıyorsun öyle mi? Neden? Seni öptüğüm, seninle aynı yatağı paylaştığım için mi? Uyan artık! Bunlar aşk gerektirmiyor bebeğim. Bu kadar mız mız olmasan tadına da bakabilirdim. Ama uğraşmaya değmezsin."

Her kurduğu cümle de canımı daha çok yakarak devam ediyordu. Benimle nasıl bu kadar çirkin konuşabilirdi? Mız mız olmasam tadıma bakacaktı. Bu ne demekti? Nasıl bu kadar iğrenç olabilmişti? Güvenip sarıldığım adam nasıl bu kadar pislik çıkabilmişti..

Beni sevmiyordu evet, yalan söylememişti. Sinirden deliye dönmüş gözlerinde bunu görebiliyordum. Aşık bir adamdan çok bıkkın bir adam gibi bakıyordu. Sesinde, dudaklarında, gözlerinde ona ait herşeyde bu fark ediliyordu. Peki ben nasıl fark edememiştim?

Sadece Bir Dans.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin