"O bir gay."

1.2K 44 7
                                    

Tam üç gündür evden çıkmıyorum. Hatta odamdan bile sadece yiyecek bir şeyler almak için çıkıyorum. Sabahtan, tekrar sabah olana kadar odamda oturup yeni bilgisayarımdan izlediğim dizilerin kaçırdığım bölümlerine bakıyorum. Ağlamamaya söz vermiştim. Öyle ki vampir günlüklerinde Alaric in öldüğü bölümde bile ağlamadım.

Justin in yüzünü sadece bi kaç kez gördüm. Çünkü beyfendi öğlene kadar uyuyup, uyandığı anda dışarı çıkıyor gece geç saatlere kadarda eve adımı atmıyor. Hatta eminim ki dün gece eve geldiğinde zil zurna sarhoştu. Çünkü şu an da kapının dibinde kollarından başının altına yastık yapmış, dün gece ki kıyafetleriyle salyalarını akıta akıta uyuyor.

Ona aldırış etmeden mutfağa kendime kahve yapmak için ilerledim. Kahvem olurken mutfağın kapısından başımı uzatıp yerde uyuyan Justin e baktım. Acaba dün nerdeydi? Kiminleydi?

Tamam büyük ihtimal Chris in kardeşiyle birlikteydi. Bazen odasının önünden geçerken onunla konuştuğunu duyuyordum. Yalana gerek yok, bi kaç kez kapısını dinlemiş olabilirim. Her neyse kız çok seksi. Ve bu durum canımı sıkıyor.

Bir şekilde Justin i uyandırmam gerekiyordu. İlk uyandığı anlarda öyle sersem oluyor ki ağzından banka şifresine kadar herşeyi alabiliyorsunuz. Bir kahve bardağı da onun için çıkarıp işe koyuldum. Önce dolap kapaklarını çarpmakla başladım. Ama ne kadar sert çaparsam çarpayım uyanmıyordu. Sonra gidip telefonum çalıyormuş gibi son ses müzik açtım. Bi süre abuk subuk mırıldanıp uyumaya devam etti. Gidip kendi odamın kapısını da sertçe çarpıp uyandırmayı son bir kez daha denedim. Kapıdan sadece bi kaç metre uzak olmasına rağmen yinede uyanmadı. Sinirle olduğum yerde zıplayıp bu işe son vermem gerektiğini anladım. Artık onu uyandırmanın tek bir yolu vardı. Elime bardakları alıp dibine kadar girdim. Diz çöküp belki kahve kokusuna uyanır diye bi süre sıcak bardağı burnuna tuttum. Uyanmayınca sinirle içinde su olan bardağı da diğer elime alıp dökmeye hazırladım. Az daha sinirle farketmeyip içinde kahve olan bardağı döküyordum. Hemen elimi geri çekerken Justin in uyandığını görüp panikle kahveyi elime döktüm. Çığlık atıp geri çekilirken Justin de hızla yattığı yerden kalktı.

"Neler oluyor?"

Elime üflemeye başlayıp alnı kırışmış, bacaklarını kaçacakmış gibi bi pozisyonda tutan Justin e baktım. Bi süre etrafına bakıp bana döndü.

"Napıyorsun burda?"

Napıyordum burda? Endişeyle bana bakarken birşeyler söylememi bekliyordu. Elimi gösterip sonunda konuştum.

"Sana kahve getirmiştim. Seni uyandıracaktım ama o ara kendin uyandın, kahve elime döküldü."

Ellerini saçlarına atıp etrafa göz gezdirdi. Gözleri yorgunlukla bana döndüğünde elime üflemekten bayılmak üzereydim.

Bi süre daha bana baktı. Kendiyle hesaplaşıyormuş gibiydi. Çünkü ona yaptığım abuk subuk bi kaç davranıştan sonra benimle bağlantısını kesmiş gibiydi. Hiç konuşmuyor suratıma bakmıyordu. Sonunda dayanamayıp yanıma oturdu. Yanan elimi avuçlarına alıp baktı. Sonra odasına gidip bir tüp krem kutusuyla geri döndü. Elime parmaklarıyla kremi sürerken bende yüzünü izliyordum. Kaşları bi çatılıp bi düzelirken ne düşündüğünü gerçekten merak ediyordum.

"Dün gece nerdeydin?"

Yüzüme o sinir bozucu ciddi ifadesiyle baktı. Seni ilgilendirmez diyip beni sinir edebilirdi ama o çoktan seni ilgilendirmezin daha iyisini bulmuştu.

"Taylor ile takıldık. Tanrım o kız insanı nasıl uçuracağını biliyor."

Son cümlesini söylerken dilini dudaklarında gezdirmişti. Sinirle elimi çektim. Bu kadar krem yeterliydi.

Sadece Bir Dans.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin