11- Güneş'in Olsun Gönlünde ❣

41 5 7
                                    

Merhaba kuzucuklarım❤
Öncelikle nereden başlasam bilemiyorum.  Dolu ve yorgun bir kafa, size mahcup bir yüz, okurcanlarını öylesine çok özlemiş bir kalp. Kendimi ,düşüncelerimi, zihnimi toparlamak çok zaman aldı; okulların açılışıyla bu stres de ikiye katlandı, hâlâ daha toparlamış değilim ya kendimi, neyse..😔 sizi unuttum, bıraktım sandınız, benim size ihtiyacım var, nasıl bırakırım o masum sevgilerinizi? Güzel yürekleriniz anlarsa beni ve yine canımın en dibinde bana destek olursa, çok mutlu olurum.. Aradan geçen bu uzun aradan sonra, umarım yeni bölümü beğenirsiniz❤ Ayrıca bölümün sonunda Yağmur'a bir sürpriz varr! Sizinde sevineceğinize eminim😍 Üzücü bölümler yavaş yavaş bitiyor, en mutlusundan bölümler ufukta, geliyor..💙 Az biraz sabır...
Keyifli okumalar :')

Aniden başımdan aşağı hissettiğim soğuk suyun şokuyla ,olabildiğince ufak ve temkinli tavırlarla, sol yönünde çevirdim musluğu bu defa. Suyu yeterince ılıklaştırdığım anda sanki çok büyük bir iş başarmışçasına, ellerimi sevinç içinde birbirine çırptım! Tamam fazla masum ve saf olabilirdim, ancak bu hâlimden gayet memnundum. Hayat bana kaybettiğim neyi geri verirse versin, kalabalıklaşmak istemiyordum.. Ben hep yalnızdım; ve yalnızlığın yancısı da, çaresi de olmazdı..
Lifi elime aldığım gibi sabunu aramaya koyuldum bu defa. Yine kovayı bulamadığım gibi, kalıp sabunu da bulamadım. Derin bir of çekerek elime rastgele gelen şampuanı saçıma sıktım ve iyice köpürtmeye başladım. Saçlarımın köklerini de iyice ovaladıktan sonra suyu yeniden açtım ve saçlarımı duruladım. Gözüme çarpan bir diğer kutunun üstündeyse, 'Lavanta Özlü Duş Jeli' yazısı dikkâtimi oldukça çekti. Sanırım insanlar artık kalıp sabunun tek kelimesini bile anımsamıyor, bu şampuan benzeri sıvıyla yerini dolduruyorlardı.
Kapağı açtığım gibi lifime henüz azıcık duş jeli sıkmama rağmen, avuçlarımda köpürtmek için ettirdiğim ritmik hareketlerle oluşan köpüğü seyredurdum birden..
Tenime sıkıca bastırdığım lif sayesinde, vücudumda sabunlanmadık yer bırakmadım. Ardından yeniden suyun altına geçtim ve durulandım. Suyu öyle çok seviyordum ki.. Belki de, adımın Yağmur oluşundan ve balık burcumdan dolayı bu denli suya düşkündüm. İhtiyarları anımsatan buruşmuş tenime rağmen, kokum buruna öyle hoş geliyordu ki.. Artık huzur doluydum işte...
Duş kabininin camını açtım ve sıcaktan buharlaşan banyoya baktım. Bakışım çok uzun sürmemişti, ta ki üşüdüğümü hissedene dek.. Ardından çırılçıplak olduğumu fark eder etmez, havluyu aramaya koyuldum. Hemen askıdaki asılı olan havluyu görüşümle, gözlerim çölde su bulmuş gibi açıldı! Hemen fayanslardan kaymamak adına verdiğim mücadelemin sonuna geldim ve elime aldığım beyaz havluyu gövdeme sardım. Belime yetişen saçlarımı saracak bir havlu bulamamanın yarattığı hüzünle, saçlarımı tepeden dağınık bir topuz yaptım ve yerde duran çamaşırlarımı, çamaşır sepetine koydum. Yavaş ve bir o kadar da ürkek adımlarla kapıya doğru ilerledim ve kilidini açtım. Banyodan çıkar çıkmaz, Ayperi babaanneyle karşılaşmam bir oldu.
"Ah, Yağmur'cuğum çıktın mı banyodan? Sıhhatler olsun kızım. Ayol bende de akıl mı kaldı deli kız! Üşüteceksin burada, haydi marş marş! Yürü odana. Bende çamaşırları yıkayayım, gelirim sonra yanına."
Emiri aldım yine duyduğunuz üzere. Acele adımlarla salonun hemen yanındaki boş odaya, misafir odasına, ilerledim. Odadan içeri girer girmez burnuma dolan yumuşatıcı kokusuyla kendimi âdeta cennet bahçesinde gibi hissettim.. O huzur dolu koku, öyle sinmişti ki çarşafların üzerine... Hatta sanki bana, 'Hey! Benim üstümde uyu Yağmur, benim benim!' der gibiydi..
Hafif kıkırdamama alıkoyamadan, kapıyı yavaşça örttüm ve bavuluma uzandım. İçini açtığımda ortada giyilebilecek hiçbir şey yoktu, daha doğrusu bavulum bomboştu. Peki ya benim kıyafetlerim de neredeydi? Odada 360 derece bakışlarımı çevirdikten sonra gözüme ilişen, krem tonlarındaki ahşap dolap oldu. Ayperi babaanne sanırım yine yapmıştı yapacağını!
Dolaba yöneldim ve kapağını hızlıca açtım. Tam da tahmin ettiğim şey olmuştu. Ayperi babaannem kıyafetlerimi dolaba çoktan yerleştirmişti. Zaten çok fazla bir eşyamda yoktu, o yüzden kıyafetlerimi dolaba yerleştirmekte çok fazla zamanını almamıştır. Doğrusunu söylemek gerekirse, çok düzenli bir kız olduğumu söyleyemem. Bana kalsa o bavul aylarca orada, odanın bir köşesinde, göçebe görünümü sergileyebilirdi. Sonuçta bana bir zararı var mıydı? Elbette hayır.
Elime gelen üst raftaki pembe ayıcıklı pijamamı çıkarttım. Rastgele gözüme ilişen alt raftan, çiçek desenli iç çamaşırlarımı da aldıktan sonra dolabı kapattım.
Üzerimi giyindikten hemen sonra, tarağımı çıkartmayı unuttuğumu fark ettim ve dolabı tekrar açtım. Tarağımı aldım ve dolabı ,bir daha açmamak üzere, kapattım. Belime uzanan ipeksi saçlarımı narince taradım. Ardından biraz üşüdüğümü hissedince yataktan kalktım, üzerindeki örtüyü kaldırdım ve kendimi adetâ kuş tüyü yumuşaklığındaki yatağa bıraktım.

EYLÜL.. #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin