Anna'nın sinirli sesi gece rengi gözlerinde kaybolduğumu yeni fark ettirdi. Kendime sövdüm. Tamam muhteşem ötesi gözleri vardı ama onun gözlerinde bu kadar kaybolmak doğal degildi. Anna sinirli bir şekilde
-Yeter beni dinle !
Diye bağırdı. Gözlerimi kırpıştırdım. Kendi içimdeki çatışmada kaybolduğumu yeni fark etmiştim.
-Üzgünüm.
Dedim. Anna kaşlarını şaşkınlıkla çattı. Özür dilememe neden bu kadar şaşırmıştı ? Anna
- Hmm birşey mi oldu ?
Dedi. Sesinde merak vardı . Garip diye iç cektim.
-Seni ilgilendirmiyor .
Dedim. Anna'nin kaşları öfkeyle çatıldı. Dişlerini sıktı . Ve
- Demek beni hiç ilgilendirmiyor ha ?
Dedi. Yanından geçip gitti bir kez bile bana bakmadi. Şaşkınlıkla Anna'nın arkasından baka kalmistim. Bu kız iyi miydi ? Yada ben mi bir şeyi atlamıştım ? Anna evleneceğim kişiydi. Benden nefret ediyordu. Ama neden benim ile ilgili birşey bilmemek onu sinirlendirmişti ? Hmm büyük ihtimalle benden bilgi almaya çalışıyordu. Aldığı bilgilerle muhtemelen bana şantaj yapacaktı. Sonuçta o bir kadındı. Herşeyi beklerdim ondan . Ama bazen keşke nefret etmese diye düşünmüyor da değildim . Aklımdan bu hayali uzaklaştırdım. Hem benden nefret etmese ne olacaktı ki ? Onu mu sevecektim sanki (!) Yumruklarımı sıktım. Gözlerimi kapadım ve derin bir nefes aldım. Gözlerimi açtım. Onu gördüm. Karşımdaydı. Calente gülümseyerek bana bakıyordu. Üstünde kırmızı sade bir elbise vardı. Kalbim deli gibi atmaya başladı . Calente konusmadı gözlerini gözlerime dikerek bana yaklaştı. Teninimin soldugunu ve istemsiz tiredigimi fark ettim. Calente olamazdı karşımdaki kişi C-Calente'yi kendi ellerimle öldürmüştüm. Ağzımdan istemsiz bir cümle çıktı
-Sen ölmüştün.
Gözlerimi kapayip tekrar açtım. Yerinde değildi. Derin bir nefes aldım kafayi yemeye başlamıştım. Birde bu eksikti . Ellerimin ve bacaklarimin titredigini hissediyordum. Sadece bir hayal diye mırıldandım. Bedenim sakinleşti. Odama doğru hızlıca yöneldim. Uykuya ihtiyacım vardı. Kafamı acilen toplamak gerekiyordu. Pencereye baktım. Siyah bir kuzgun gözlerini bana dikmişti. Doğru diye mırıldandım. Bende kan kokuyordum. Hızlıca odama girdim ve kapıyı sertçe çarpıp yatağa kendimi bıraktım.
Prensesin Bakış Açısı
Tanrım bu herif beni uyuz ediyordu ! Ne vardı da bana söylese evlenecektik. Ne kadar birbirimizden nefrette etsek bu olacaktı. Tabi Arlen Arşidük olmazsa diye iç geçirdim. Ama yinede birbirimize güvenmek zorundaydık. Bunu anlayamaycak kadar aptal miydi ? Yada beni yanlış mı anlamıştı ? Ona şantaj yapacağımı sanmiyordu değil mi ? Sinirle iç çektim. Dusununce Kontla ilgili hiç birşey bilmiyordum. Onu arastirsam iyi olurdu. Babam mutlaka birşeyler biliyor olmalıydı. Taht odasına yürümeye başladığım sırada birine carptim. Şaşkınlıkla carptigim kişiye baktim. Arlen'di . Zümrüt yeşili gözleri mutlulukla parladı ve dudağından öptü ona karşılık verdim. Dük Frederich Claw
Arlen ve Prensesi şaşkınlıkla izledim. Onların sevgili olduğunu biliyordum. Ama Grimm için uzulmustum. çocuğun hayatı hiçte kolay olmamıştı. Birinin ona sevgi göstermesine ihtiyacı vardı yoksa içindeki nefret onu paramparça edecekti. Arlen ve Prenses sonunda öpücüklerini sonlandırdılar ve birşeyler konuşmaya başladılar. İkisininde gülüşleri nedense sinirimi bozmuştu. Grimm burada olsa acaba neler olurdu ? Ortaya çıkacak kaosu hayal ettim. Bu istemsiz beni guldurdu. Grimm Arlen'i öldürse benim içinde iyi olurdu. Hmm acaba bunun bir yolu var mı ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Grimm De Madcount
Historical FictionSteinsberg'in genç kontu Macarların korkulu rüyası Deli Grimm de Madcount 'un hayatı... Kont sayıca üstün olan Macar ordusuna baktı . " Tanrı acaba gök yüzünden bana bakıp bu salak ne yapıyor diyor mu ?" Diye iç çekti. Güldü ve "Umrumda değil. Hİ...